Almanya Başbakanı Friedrich Merz, “İsrail, İran’da bizim kirli işlerimizi yapıyor” dedi. Bu önemli cümle çoğu insanı şaşırtmıştır. Bu yazıda Siyonizm ideolojisine uygun olarak Holokost kavramı etrafında oluşturulan büyük anlatıya zıtlık oluşturan cümleyi, bağlamı içinde değerlendirmeye çalışacağım. Neredeyse bütün dünya Merz’in sözünde işaret edilen gerçekliğin aksine inandırılmıştı. Çünkü Siyonizm ideolojisine uygun olarak İsrail etrafında mitolojik bir anlatı kuruldu ve Almanya başta olmak üzere Avrupa ülkelerinin ve ABD’nin Yahudilere boyun eğdiği düşünüldü. 7 Ekim 2023’ten sonra dahi bu mitolojik anlatı kırılmadı. Hatta çok kimse hıncını alabilmek için İsrail’i ve Netanyahu’yu Nazilere ve Hitler’e benzetmekten geri durmadı. Hâlbuki Alman devleti Hitlerden önce Afrika’nın kolonizasyonu yarışına katılmış, Germen kabileleri Kuzey Amerika’da yeni bir Avrupa icat edilmesinde büyük rol oynamıştı. Naziler ve Hitler figürleri ise Almanya’nın geçmişinin geri planda tutulmasına imkân vermiştir. Dolayısıyla Merz’in sözünü tam olarak izah edebilmek için Yahudiler, Holokost, Naziler ve Hitler etrafında örülen anlatıyı bir kenara bırakmak gerekir. Çünkü İkinci Dünya Savaşı devam ederken yaşanan hadiseler Batı medeniyetinin iç meselesidir. Onlar da zaten bu hadiseleri bir iç mesele olarak gördüler.
Almanya en başından itibaren İsrail’in kurulmasını istedi. Daha önce yazmaya çalıştım, bir istihbaratçımızın 1917 tarihli raporunda Almanya’nın da Filistin’in tarihî topraklarında Yahudiler için yeni bir yurt inşa edilmesini desteklediği not edilmişti. ABD ve İngiltere bu yeni yurdun inşasında çok büyük bir rol oynadı. Fransa da İngiltere ile birlikte Doğu Akdeniz’in kolonizasyonuna aktif olarak katıldı. Ne yazık ki bizim için bu yeni olguyu tanımlamak mümkün olmadı. Neokolonyalizm, Fransa ve İngiltere manda yönetimleri için en doğru tanım olsa da sömürgecilik gibi daha çok yer altı ve yer üstü zenginliklere odaklanmamızı zorunlu hâle getiren bir kavram dilimizi ve zihin dünyamızı istila etti. Hâlbuki yanı başımızda yeni bir koloni devlet inşa ediliyordu ve bu yeni yapıyı ortaya çıkaran güçler on dokuzuncu yüzyılın kolonyalist devletleriydi. Bu yeni koloni yapıyı doğuran İngiltere’dir. 1917’den 1948’e kadar geçen otuz yıllık dönemde Yahudi yerleşimciler, Filistin’i İngiltere’nin himayesinde istila etti. Himaye bir rejimdir ve “protectorate” anlamındadır. Filistin’in tarihî topraklarında manda ve himaye yönetimleri iç içeydi. Bilindiği gibi Fransa da nükleer teknolojiyi kurdu.
Siyonist Yahudiler adı geçen devletlerin tümüyle ilişkiye girdi. Siyonistler, uluslararası siyasetin kendilerine sunduğu fırsatları değerlendirerek hayal ettikleri devlete kavuşacaklarına inandı. Fakat bunun bir bedeli olacaktı. Batı medeniyetinin temsilcisi olmak demek, İslam coğrafyasında ileri karakol vazifesi olmayı gerektiriyordu. Oryantalizmi de bu bağlamda düşünmek gerekir. Doğu hakkındaki düşünceleri oryantalist bir bağlam içinde oluştu. Onlara göre Filistinliler ulus olmayı dahi başaramamıştı, vatan düşüncesine sahip olmadıkları için direniş göstermeyeceklerdi. Fakat Batı’daki hesap Doğu’da tutmadı. Friedrich Merz’in kirli işlerini de bu bağlamda analiz edebiliriz. “Bizim” ile kast edilen Batı medeniyetidir. Bu söz Merz’in aşırı derecede ırkçı olduğunu gösterir, Doğu’ya ve Doğululara bakışını yansıtır. Merz, Batı medeniyetinin bir parçası olan Siyonist Yahudilerin Doğu’da Filistinlilerle ve şimdi de İranlılarla mücadelesini kutsuyor ve onları cesarete getiriyor. Alman ve Fransız seçkinleri, devlet aklının bir gereği olarak Siyonist Yahudilerin bütün “pis işlerine” ortak oldukları ilan etmiş oldular. Gazzeliler, gerçekliğin üstündeki kirli örtüyü kaldırdı.
İsrail için kullanılan “parya devlet” kavramı izaha muhtaçtır. İran ile açık savaşa girdikten sonra İsrail, Batı’ya ne kadar derinden bağımlı olduğunu gösterdi. Netanyahu, ABD’nin savaşa fiilen dâhil olması için Trump’a adeta yalvarıyor. Hâlbuki bu zamana kadar İsrail’e silah ve asker tedariki bakımından ABD geri durmadı. Seçilmiş olduklarına ve ırk üstünlüğüne inanıyorlardı. İki bin yıl sonra da devleti kurduklarına inandılar. Fakat küçücük Gazze’yi aşamadılar. Türkiye otuz yıldan sonra coğrafyada yeni bir düzen inşa etmeye başlayınca bölgesel düzeydeki hayalleri de boşa düştü. Bu sebeple İran’ı karmaşaya sürükleyerek bağımlı terör gruplarına alan kazandırıp Türkiye’nin kurmaya çalıştığı düzeni de yıkmak istediler. Ama İran, şu ana kadar onlara hiç de ummadıkları bir cevap verdi. Paryaya dönüşü bu çerçevede görmek gerekir.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.