Doğu Türkistan Seyahatnamesi

04:002/08/2025, Cumartesi
G: 2/08/2025, Cumartesi
Taha Kılınç

Birkaç haftadır gece-gündüz yoğun bir şekilde üzerinde çalıştığım Doğu Türkistan Seyahatnamesi’ni nihayet tamamladım. Planladığımdan daha uzun ve ayrıntılı bir metin ortaya çıktı. Gulca, Kaşgar, Artuş, Yarkent, Hoten, Urumçi ve Turfan başta olmak üzere Doğu Türkistan’ın kadîm şehir ve ilçelerini adım adım gezdiğim, fotoğraflar ve videolar çektiğim, gözlemler yaptığım seyahatin notlarından oluşan kitap, nasipse Eylül başında Ketebe Yayınları etiketiyle okurlara takdim edilecek. Şu anda son okuma

Birkaç haftadır gece-gündüz yoğun bir şekilde üzerinde çalıştığım Doğu Türkistan Seyahatnamesi’ni nihayet tamamladım. Planladığımdan daha uzun ve ayrıntılı bir metin ortaya çıktı. Gulca, Kaşgar, Artuş, Yarkent, Hoten, Urumçi ve Turfan başta olmak üzere Doğu Türkistan’ın kadîm şehir ve ilçelerini adım adım gezdiğim, fotoğraflar ve videolar çektiğim, gözlemler yaptığım seyahatin notlarından oluşan kitap, nasipse Eylül başında Ketebe Yayınları etiketiyle okurlara takdim edilecek. Şu anda son okuma ve teknik hazırlık aşamasındayız. Çokça fotoğraf ve haritaya da yer verdiğimiz bir “belgesel-kitap” olsun istiyoruz.

Doğu Türkistan, Çin’in uyguladığı katı ve yoğun enformasyon blokajı sebebiyle, hakkında doğrudan bilgi edinmenin çok güç olduğu bir coğrafya. Yine aynı sebeple, üçüncü şahısların ve çevrelerin aktardığı bilgilerin doğruluk derecesini tespit ve teyit etmek de zor. Fiziksel uzaklık ise bir başka handikap. Ulaşım ve erişim sıkıntıları sebebiyle, ha deyince gidip gelebileceğiniz bir yer değil. “Gözden ırak olan, gönülden de ırak olur” misali, kendi yakın çevremizdeki krizlerin gerisinde ve gölgesinde kalan bir mesele Doğu Türkistan.

Bu yüzden “Başkalarının anlattıklarıyla yetinmeyeyim. Ben kendim Uygur Türklerinin yaşadığı coğrafyaya bizzat gideyim, göreyim ve yazayım” diyerek çıktım yola. Yer yer meşakkatli ve gergin ama çok bereketli ve semereli bir seyahat nasip oldu. Karşıma çıkan bütün tabloları ve şahitlik ettiğim hadiseleri ayrıntılı biçimde kayıt altına aldım. Seyahatnameyi okuyanlar, başlıca şu soruların birinci elden şahitlikle elde edilmiş cevaplarını bulacaklar:

Camiler ibadete açık mı? Camilerde beş vakit namaz ve cuma namazı kılınıyor mu? Ezan okunuyor mu? Yıkılan veya yok edilen camiler var mı? Mezarlıklar ziyaret edilebiliyor mu? Tarihî şahsiyetlerin türbe ve kabirleri ziyarete açık mı? Sokaklarda İslâmî çerçevede örtünen, mütesettir hanımlar serbest bir şekilde dolaşabiliyor mu? Sakallı, sarıklı, cübbeli ve takkeli erkekler, kamusal alanda görünür halde mi? Anlatıldığı gibi, şehirlerin her tarafı kameralarla izleniyor mu? İnsanlar konuşmaya çekiniyor mu, yoksa rahat ve özgürler mi? Bölgenin genel atmosferi ve manzarası nasıl? Çin’in nüfus siyasetinin sahadaki yansımaları neler? Şehirlerde demografik dengeler hangi istikamete ilerliyor?

Yola çıkmadan evvel Doğu Türkistan’daki her şehri cadde cadde, sokak sokak çalıştığım için, bölgeye ayak bastığımda neyi nerede bulacağımı (veya bulamayacağımı) gayet iyi biliyordum. Bu da seyahatin semeresini artıran bir unsur oldu. Bölgenin şartları gereği yanıma yerel bir rehber alamazdım zira. Her şeyi kendim halletmek durumundaydım.

Doğu Türkistan Seyahatnamesi’ni kaleme almakta üç temel hedefimin olduğunu söyleyebilirim: 1) Müslüman Uygurların Çin yönetimi altında karşı karşıya bulundukları hakikatleri, mümkün olduğunca anlaşılır biçimde aktarmak, 2) Gelecek nesillere, bugünlerde yaşananlara dair bir kanıt ve kayıt bırakmak, 3) Doğu Türkistan havzasının coğrafî, tarihî ve kültürel derinliğinin anlaşılmasına mütevazı bir katkıda bulunmak.

Seyahatname boyunca sadece gördüklerimi anlatmadım. Aynı zamanda şehirlerin, mekânların ve buralarla ilişkili insanların öykülerine de bolca yer verdim. Yakın ve uzak tarihin çok çeşitli dönemleri ve şahsiyetleri, seyahatin çeşitli aşamalarında sıklıkla okurları selamlıyor bu yüzden. Söz konusu ayrıntılara girerken hem arka plan bilgisi vermek istedim hem de meraklı okurları daha fazla okuma ve araştırmaya yönlendirmeyi amaçladım. Muhammed Yakub Bey’in, Abdürreşid İbrahim Efendi’nin, Abdulkâdir Dâmolla’nın, Sâbit Dâmolla’nın, Mehmet Emin Buğra’nın, Osman Batur’un, Alihan Töre Sagunî’nin isimleri her geçtikçe, dikkatli ve rikkatli kalpler hemen oraya bir ünlem koyacak ve bu yiğit adamların hikâyelerine odaklanacaktır.

Doğu Türkistan Seyahatnamesi’nin hayırlara vesile olmasını ümit ediyorum. İslâm coğrafyasına meraklı dostlarla kitap bağlamında yapacağımız samimi buluşmaları ise şimdiden heyecanla bekliyorum.

#Doğu Türkistan
#Hayat
#Taha Kılınç