Lütfen alıcınızın pardon yazı başlığınızın ayarıyla oynamayınız, orijinali böyledir.
***
Demokrat Parti cephesi “Bu, ülkemizin şu ana kadarki en önemli seçimi; faşizm ile demokrasi arasında bir seçim yapıyoruz” hikayesi anlatıyor.
***
“Donald Trump seçimi kazanırsa faşizmi getirecek; diktatör olacak” diye aylardır feveran edenler…
Eski Başkan’ın son dönemde başına gelenleri “demokrasi” diye tarif ediyorlar!
***
Neydi?
Başının üzerinde dört iddianameyle Yargı Kılıcı’nı sallandırıp hapse atmak istediler; olmadı…
Ardından, onu derin bir suikastla ortadan kaldırmaya teşebbüs ettiler, ölümden kıl payı kurtuldu.
Beyaz Saray’da kim oturursa otursun…
ABD, içeride-dışarıda faşist bir devlettir!
***
İsrail’in Gazze’deki soykırımının ortağı Siyonist Biden onun Başkanlık yarışına giren yardımcısı Kamala ve azılı rakibi Trump; alayı, kandan beslenen İsrail’in devlet terörünü kucaklıyor.
Hakaretlerin, küfürlerin karşılıklı olarak havada uçuştuğu seçim kampanyasında; Bunak Başkan Joe Biden’ın “Kamala’ya destek vereyim” derken sarf ettiği sözler Sarı Kovboy’a yazdı.
Biden, bizdeki “Göbeğini Kaşıyan Adam ve “Bidon Kafa” hakaretlerini bile solladı:
-Trump’ın seçmenlerine “Çöp” dedi!
Sarı Kovboy ise çöp kamyonuna binerek Ayaklı Mumya’ya muzip bir karşılık verdi.
***
Biden, durmadı; “Bunlar kıçlarına şaplak atmak isteyeceğiniz türden insanlar” diye Cumhuriyetçi seçmenlere ağır bir hakaret daha etti!
Belden aşağı ve küfürlü beyanlar, Trump için rutin konuşmalar; Kamala ile bunak patronu Biden ise Trump’la “bu meşum dalda da yarışınca” kampanyaları yara aldı.
Demokratlar; Biden’ın yarıştan çekilmesi, yerini Kamala’nın almasıyla elde ettikleri olumlu havayı, çıkışı sürdüremedi.
Kamala, fevkalade berbat bir Başkanlık dönemi geçiren Biden’dan “nasıl farklı olacağı, olabileceği” hususunda bir ümit vermedi.
***
Bir röportajda “Biden’dan farklı olarak ne yapacaksınız?” sualine verdiği şu cevap onu batırdı:
“Şu açıdan aklıma gelen bir şey yok; ben etkili kararların çoğunun parçası oldum.”
O röportajın ilerleyen kısmında “vaziyeti kurtarmak” hesabıyla “Benim farkım şu olacak” diye verdiği örnek ise berbatlığın zirvesiydi:
“-Kabinemde bir Cumhuriyetçi olacak!”
Trump, Biden’ı nakavt ettiği ekrandaki münazara sonrasında onun yerine gelen Kamala Harris’e ekran ringinde sayıyla kaybetmişti.
Ancak çabuk toparlandı ve at başı giden yarışta kritik salıncak eyaletlerde çok az farkla öne geçti.
***
Bu durum, teknoloji patronlarını Trump’a yöneltti.
CNN, yoğunlaşan görüşme trafiğini şöyle tanımladı:
“Teknoloji şirketlerinin patronları Donald Trump’ın yüzüğünü öpmek için sıraya girdi!”
Elon Musk ise baştan beri fanatik Trump taraftarı ve Sarı Kovboy’a ciddi bir katkısı var.
***
Kamala’yı destekleyen “büyük” gazeteler, Afacan Elon Musk’ın işbu etkili desteği karşısında paniğe kapıldılar; Soğuk Savaş döneminden kalma baltalarını çıkardılar.
Mesela, The Wall Street Journal “Musk’ın Putin ile Gizli Görüşmeleri” manşeti ile sahne aldı.
***
Rupert Murdoch’ın gazetesi “Dünyanın en zengin adamı ile ABD’nin baş düşmanı arasındaki düzenli temaslar güvenlik endişelerini artırıyor” iddiasındaydı.
Abartılı bir haber ile klasikleşmiş “Ulusal Güvenlik” silahını kullanarak DJ Trump’a ateş ediyorlardı.
Amerikan seçimlerinde ülke genelinde en fazla oyu almak Başkan olmaya yetmiyor.
Hillary Clinton’ın DJ Trump’a kaybettiği 2016 Seçimi, bu durumun yakın tarihteki örneğidir.
***
“İkinci Seçmen” denilen delege sistemi var; dar bölge uygulamasıyla bir eyalette tek oy farkla kazanan bile o eyaletin tüm delegelerini alıyor!
Toplamda 270 delegeyi kazanan “Başkan” oluyor.
***
ABD’deki 50 eyaletin 43’ünde delegelerin tercih ettikleri partiler, neredeyse hiç değişmiyor.
“Bir Demokratlara bir Cumhuriyetçilere giden” anlamında yedi salıncak eyalet ise seçimin neticesini belirlemede başrolleri paylaşıyor.
Salıncak eyaletlerdeki, “belki birkaç bin belki de birkaç yüz oy farkı” Başkan’ı belirleyecek!
Bu eyaletlerdeki küçük farklar, seçimlerin maniple edilmesini ve “hile” yapılmasını da kolaylaştırıyor!
***
Postayla oy kullanılabilmesi de “seçimin güvenliğine” dair şüpheleri beraberinde getiriyor.
2020’deki seçimde tam 60 milyon seçmen posta yoluyla oy kullandı…
Yani: “Posta Arabası Soygunu” sadece bir filmin adından ibaret değildir!
***
Anketler, yedi salıncak eyaletin çoğunda Trump’ın çok az bir farkla önde olduğunu gösterse de bunun bir garantisi yok.
Bugünkü seçimi kim kazanırsa kazansın; ABD’yi “Kaos” bekliyor.
Seçim mitinginde öldürülmek suretiyle tasfiye edilmek istenen Trump kazanırsa, Derin ABD kirli-kanlı yöntemlerle devreye girecek!
Şayet, Kamala kazanırsa; bu defa da “hile yapıldı, oylar çalındı” feveranıyla başta fanatik MAGA’cılar olmak üzere Trump’ın taraftarları ayaklanacak!
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.