
Medya-siyaset ilişkilerinin klasik döneminde medya, siyasetteki güç temerküzünü dengeleyen ve en önemlisi de kamuoyunun taleplerini siyasete aktaran bir araç olarak düşünülmüştü. Demokratikleşme anlatısının temel bileşenlerinden biri olan medya, hem politik yapının hem de gelişmişlik endekslerinin vazgeçilmez bir parçası kabul edilmiştir. Bu nedenle bir toplumdaki medya yapısı ve medyanın özgürlüklerle ilişkisi, siyasetin ana gündemlerinden biri olmuştur. Fakat 20. yüzyılın sonu ile başlayan ve 21. yüzyılın başında çok daha belirgin biçimde hissedilen medyanın siyasete etkisi konusu, daha çok olumsuz yönleri ile gündem olmuştur. Medyanın kendi fonksiyonunu aşarak ticarileşmesi ve aşırı derecede politize olması, medyanın bir vesayet aracı haline gelmesine de neden olmuştur. O nedenle medya-siyaset ilişkisi bir yönüyle siyaset alanının özgürleşmesi iken diğer yandan da geniş ölçekli bir vesayet mücadelesinin yansıması olmuştur.
Trump’ın ilk döneminde medya ile kurduğu ilişki ve bu ilişkinin ikinci döneme olan yansımaları, medya-siyaset ilişkilerinin tarihi açısından da oldukça öğretici bir süreç. Son olarak BBC ile ciddi bir kriz yaşayan Trump’ın, medyayla mücadelesinin ikinci döneminde, birinci dönemden kalan bazı hesaplarını görme ihtimali yüksek. Nitekim Trump, ilk döneminde başta CNN olmak üzere birçok medya grubu ile ciddi sorunlar yaşamış ve Trump ile medya arasında çetin bir iktidar mücadelesi söz konusu olmuştur. Sadece konvansiyonel medya ile sınırlandırılamayacak olan bu durum, Trump’a karşı kolektif bir mücadeleye dönüşmüş ve 2020 seçimlerinde Facebook ve Twittter gibi sosyal medya platformlarının sansürü ile Trump karşıtı cephe genişlemiştir. Popülist siyasetçiler için bir sığınma alanı olan sosyal medya platformları Trump için de benzer bir işlev görmüş ve Trump medya muhasarasından başta Social Truth olmak üzere alternatif yöntemlerle çıkmayı denemiştir.
Trump’ın bugün, birinci dönemine göre siyaseten çok daha güçlü olan konumu, medyayla ilişkilerini de dönüştürmüştür. Özellikle konvansiyonel medya başta olmak üzere yerli sosyal medya platformlarının ikinci dönemdeki tavrı birinci döneme oranla değişmiş ve Trump’ın gücünü kabul eden bir medya patronajı söz konusu olmuştur. Trump’ın, dışarıdan içeriye müdahale etme ihtimali olan TikTok gibi platformları baypas etmesinin yanı sıra içeride de medyanın kendisine karşı aksiyonları dengelemesi kendi iktidarını tahkim eden bir süreci beraberinde getirmiştir.
Trump’ın ikinci dönemindeki en önemli tartışmalardan biri de BBC ile yaşadığı sorun. Hatırlayacak olursak BBC, Kasım 2024’te yapılan seçimler öncesinde başkanlık yarışını konu alan bir belgesel ile (Trump: A Second Chance?) duruma müdahil olmuş ve belgeselde kongre baskını başta olmak üzere tartışmalı konulara temas ederek seçim öncesindeki pozisyonunu izhar etmişti. Söz konusu belgeselde BBC, Trump’ın kongre baskını ile ilgili iki farklı konuşmasını montajlamış ve tek bir konuşma gibi paylaşmıştı. Halbuki Trump’ın protestoculara daha mutedil davranmaları gerektiği yönünde uyarı yapmasına rağmen BBC, ilgili bölümleri bu montaja eklemlememiş ve farklı parçaların birleştirilmesiyle konuşma tek bir akış gibi sunulmuştur.
Trump’ın beş milyar dolarlık dava ile tehdit ettiği BBC’nin konu ile ilgili geri adım atması ve bu olayın hemen akabinde üst düzey istifaların yaşanması, Trump’ın medya alanındaki mücadelesinde bir zafere daha yaklaştığını gösteriyor. İngiltere ile ABD arasında krize dönüşen bu olayda BBC’nin geri adım atması, medyaya dair de çok şey söylenebileceğini göstermektedir.
Peki neden 2024 seçimleri öncesinde gösterilen bir belgesel bugün yeniden bir tartışma konusu oldu. BBC’de üst düzey görev alan birinin kanalın yayın politikasına dair yazdığı bir yazıda, BBC’nin başta Gazze olmak üzere göç ve ırkçılık konularındaki yayınlarından ötürü bir eleştiri yer alıyor. Aynı eleştiride, Trump’ın bahse konu belgeselde kongre baskını ile ilgili sözlerinin nasıl çarpıtıldığı ve aslında söylenmeyen sözlerin montajlanması sonucunda bambaşka bir tablonun ortaya çıktığı ifade ediliyor. Trump ile Starmer arasında soğuk rüzgarların esmesine de neden olan BBC neden ve hangi saiklerle 2024 seçimlerini etkilemeye çalıştı? Hangi motivasyonlar ABD’de Trump’a karşı oluşan medya gücüne BBC’nin katılmasını tetikledi? Tüm bu sorular ve Trump iktidarının ikinci dönemi sadece siyaset açısından değil medya ilişkileri açısından da tarihi bir dönemin yaşandığını gösteriyor hiç kuşkusuz.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.