Kurumsallaşan İslamofobi

04:006/03/2025, Perşembe
G: 6/03/2025, Perşembe
Turgay Yerlikaya

Laikliğin katı ve sekter uygulamalarının söz konusu olduğu toplumlarda, örtük ya da açık İslamofobik eğilimler söz konusu olabilmektedir. Son dönemde Batı’da yoğun bir kamusal karşıtlığa dönüşen İslamofobik eğilimlerin Müslümanların hayatını zorlaştırdığı bir gerçek. Nitekim eğitimden sağlığa, ibadetten farklı pratik alanlara kadar bir dizi engeller, İslam’ın kamusal temsillerine önemli ölçüde sınırlandırma getirmektedir. Başörtüsü yasağı, sünnet konusundaki yasaklar ve istihdam süreçlerinde karşılaşılan

Laikliğin katı ve sekter uygulamalarının söz konusu olduğu toplumlarda, örtük ya da açık İslamofobik eğilimler söz konusu olabilmektedir. Son dönemde Batı’da yoğun bir kamusal karşıtlığa dönüşen İslamofobik eğilimlerin Müslümanların hayatını zorlaştırdığı bir gerçek. Nitekim eğitimden sağlığa, ibadetten farklı pratik alanlara kadar bir dizi engeller, İslam’ın kamusal temsillerine önemli ölçüde sınırlandırma getirmektedir. Başörtüsü yasağı, sünnet konusundaki yasaklar ve istihdam süreçlerinde karşılaşılan ayrımcı tavırlar, açık bir karşıtlığa işaret etmektedir.

Batı toplumlarının yanı sıra son dönemde Çin ve özellikle Hindistan’da Modi iktidarında yükselişe geçen Hint milliyetçiliğinin İslamofobik dışavurumları da hesaba katıldığında bu pratiğin genişleyerek devam ettiği görülmektedir. Küre ölçeğinde yoğunlaşarak devam eden bu karşıtlığın kurumsallaşması ise ayrı bir konu. İslamofobinin kurumsallaşması olarak kastedilen şey, var olan karşıtlığın yasal ve hukuki düzenlemelerle tahkim edilmesi ve İslam’a dair sembol ve pratiklerin kamusal alanın dışına itilmesidir. Batı’daki yasaklar üzerinden ilerleyen bu çerçevenin kamu haricinde özel sektördeki karşılığı ise yine yazılı kanunlar üzerinden çerçevelendirilmiş birtakım engelleri barındırdığı gibi daha rafine dışlama yöntemleriyle de kendisini göstermektedir. Örneğin bir Müslüman birey, eğitimde yazılı hukuki engellerle karşılaşırken (başörtüsü yasağı) aynı kişi, işe kabul süreçleri ile ilgili de örtük ayrımcılıklara maruz kalabilmektedir.


YERLİ İSLAMOFOBİ
İslamofobinin sadece Batı ya da Hint deneyimi ile sınırlandırılmaması gerektiği, nüfusun önemli ölçüde Müslüman olduğu toplumlarda da görüldüğü, son dönemde literatürün sıklıkla üzerinde durduğu bir olgu.
Yerli İslamofobya olarak da adlandırılabilecek bu olgunun neden ve hangi sebeplerle Müslüman toplumlarda görüldüğü üzerine yapılan tartışmalarda, ilgili toplumların modernleşme süreçleri ve laiklik algısına dair vurgular yapılmaktadır. Mısır, Türkiye ve Tunus tecrübelerinde yoğun biçimde gözlemlenen bu olgunun bütünüyle ortadan kaldırıldığını söylemek mümkün değil.

ŞİRKET İÇİ ZORBALIK VE İSLAMOFOBİ
Geçtiğimiz günlerde bir özel şirketin iç yazışması neticesinde ortaya çıkan tablo, çok etkili kurumlarda benzer bir ayrımcılığın sürdürüldüğünü göstermiş oldu. Şirket içi Ramazan tebriğinin olağan biçimde yapılması üzerine, şirketin bağlı olduğu grubun CEO’su bu tebriğe karşı çıkmış ve kurum kültüründe Ramazan tebriğinin yer almadığı ve bundan böyle de zinhar bu tür duyuruların yapılmaması gerektiğini ifade etmişti. Mailde, grubun yetmiş yıllık tarihinde Ramazan ayı kutlamasının yer almadığı ve bundan sonra da olmaması gerektiği dikte edilmekte, bu tutum, şirketin dinden bağımsız bir duruşa sahip olması ile gerekçelendirilmektedir.
Çok uluslu ve her dinden çalışanın olduğu bir kurumsal kültürde, İslam’a ait özel bir tebriğin yer almaması gerektiği fikri, tam da ayrıştırıcı ve bir inancı farklı yönleriyle bastırmaya dönük bir tavır aslında.
Çok popüler bir şirkette karşılaşılan bu durum bize yeni birtakım tartışmaları yapmanın mecburiyetini de göstermektedir. Türkiye’de 2010’ların ortalarına kadar kamuda süren ve yasal mevzuatla tahkim edilen yasakların ortadan kaldırıldığı bir vasatta, özel sektörün bu vasata ne düzeyde entegre edildiği bir muamma. Ya da başka bir deyişle,
Türkiye’de özel sektörde beyaz yaka ve üst düzey pozisyonlarda, ne tür örtük ve açık ayrımcılıklar uygulandığı, üzerinde durulması gereken bir konu.
Benzer bir tartışma başlığı da, bu tür şirketlerde, istihdam süreçleri başta olmak üzere iş hayatında karşılaşılan İslamofobik eğilimlerin ne düzeyde olduğu.

AŞILMASI GEREKEN SINIRLAR

Türkiye gibi kültürel, ideolojik ve etnik düzeyde çatışmaların yoğun biçimde yaşandığı ve bu alanlarda önemli gediklerin açıldığı toplumlarda, çatışmayı asgariye indirecek ya da mutlak biçimde çözecek önlemler alınmalıdır. Kırk yılın üzerinde devam edegelen terör sorununu çözme noktasına gelen ve bu alanda kuvvetli bir irade sergileyen Türkiye’nin, diğer alanlardaki gedikleri de kapatması bir mecburiyet.

Son olayda da görüldüğü üzere, sehven bütün alıcılara gönderildiği anlaşılan bir mailin yol açtığı kamusal tepki, şirketin bu konuda bir aksiyon alma mecburiyetini beraberinde getirmiş ve benzer bir olayın başka bir kurumda tekrarlanma olasılığını da azaltmıştır. Eşit vatandaşlık ve genel demokratikleşme tartışmalarının yapıldığı bu günlerde, özel şirketlerde, kamudaki hareketliliğe paralel bir ölçeğin uygulanması ve kapsayıcı modellerin inşa edilmesi gerekmektedir. Aksi halde kısır bir döngüde tekrarlanan tartışmalar yapılacak ve laiklik katı ve sekter bir aparat olarak kullanılmaya devam edecektir.

#İslamofobi
#Toplum
#Turgay Yerlikaya