6’lı masada yaşanan sert türbülans nedeniyle gündemde hak ettiği yeri bulamadı. ABD Genelkurmay Başkanı Mark Milley’in Suriye’nin kuzeyine, terör örgütü PKK’nın kontrolü altındaki bölgeye yaptığı gizli ziyaretten bahsediyorum. Bugüne kadar ABD tarafından bölgeye gerçekleştirilen en üst düzey ziyaretti.Milley’in, PKK mensuplarıyla da görüştüğü iddiası ortaya atılıncaAnkara’da derin bir rahatsızlık oluştu. Daha önce de birçok ABD’li yetkili “DEAŞ’la mücadele” bahanesiyle terör örgütü üyeleriyle aynı
6’lı masada yaşanan sert türbülans nedeniyle gündemde hak ettiği yeri bulamadı. ABD Genelkurmay Başkanı Mark Milley’in Suriye’nin kuzeyine, terör örgütü PKK’nın kontrolü altındaki bölgeye yaptığı gizli ziyaretten bahsediyorum. Bugüne kadar ABD tarafından bölgeye gerçekleştirilen en üst düzey ziyaretti.
Milley’in, PKK mensuplarıyla da görüştüğü iddiası ortaya atılınca
Ankara’da derin bir rahatsızlık oluştu
. Daha önce de birçok ABD’li yetkili “DEAŞ’la mücadele” bahanesiyle terör örgütü üyeleriyle aynı kareye girmişti. Ancak bir Genelkurmay Başkanı’nın böylesine pervasız bir hamle yapması
kurumsal bir duruş olacak
ve farklı bir anlam kazanacaktı.
ABD’nin Ankara Büyükelçisi Jeff Flake apar topar Dışişleri Bakanlığı’na çağrıldı ve gizli ziyaretle ilgili izahat istendi.
ABD Büyükelçisi Suriye’de PKK’lı teröristlerle üst düzey bir görüşme gerçekleştiği iddialarını reddetti.
Suriye’de ABD üssünün ve askerlerinin ziyaret edildiğini, kendi askerleri dışında kimseyle görüşmediklerini, ziyaretin gizli olduğunu, ancak basına sızdırıldığını söyledi. Bunun üzerine ABD elçisine “
O halde bu iddiaları yalanlayın
” denildi. ABD Dışişleri Sözcüsü Ned Price’ın “Milley sadece ABD askerleriyle görüştü” açıklamasını bu bağlamda okumak gerekir.
Bu diplomatik girişim ve açıklamalar iki başkent arasında çıkacak olası bir krizin önüne geçti, denebilir. Ankara
“görüşüp görüşmediğinden bağımsız olarak, ABD’nin terör örgütüne desteği devam ediyor
” notunu düşerek konuyu şimdilik kapattı. Buna rağmen bu ziyaret ve devamında yaşananlar Türkiye’yi ilgilendiren önemli gelişmelerin habercisi olduğundan biraz daha irdelenmeyi hak ediyor.
Daha önce de dile getirdiğim temel tezim şu: Ankara’nın Şam’la diyalog kararı bölge jeo-politiğinde tektonik hareketlenmelere yol açtı. (Diyalog görüşmeleriyle ilgili yeni toplantının İran’ın da katılımıyla Moskova’da yapılacağı önceki gün açıklandı.) Bu süreç başarıya ulaşırsa
ABD’yi Suriye’de tutan statüko bozulacak
. Terör örgütü PKK’nın alanı daralacağı için Washington’un sahadaki varlığı anlamsızlaşacak. İşte
ABD, oluşacak bu yeni statükoya cevap vermeye ve yeni bir stratejiyi hayata geçirmeye çalışıyor.
Peki, nedir bu yeni strateji? Adı henüz konmuş değil. Anlamlandırmak için gelişmelerde mündemiç ipuçlarına bakalım..
ABD Genelkurmay Başkanı, Suriye’ye gelmeden önce İsrail’e gitti. Verdiği mesajlardan biri “DEAŞ” ile ilgiliydi. Milley ABD birliklerine Suriye’de ihtiyaç duyulduğunu, -buraya dikkat-
, “Kürt savaşçılar” dediği
mensuplarıyla birlikte hareket etmeyi sürdüreceklerini söyledi. Ziyaretini “kuvvet korumasını kontrol etmek istedim” sözleriyle açıkladı. Diğer bir deyişle sahadaki birlikleri denetledi.
Milley’den bir kaç gün sonra bu kez ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin Irak (Kuzey Irak dahil), Ürdün, İsrail ve Mısır’ı kapsayan kritik bir Ortadoğu turuna çıktı. Austin’in Irak’ta verdiği mesaj, Milley’in Suriye’de verdiği mesaja benzerdi. “
ABD güçleri Irak’ın davetiyle ülkede kalmaya hazır
” dedi.
Daha önce Suriye’den çekileceği açıklanan, bölgede etkisinin azaldığı değerlendirilen
ABD yeni bir pozisyon alıyor
. Ankara-Şam diyaloğu ABD’nin Suriye’deki varlığını anlamsızlaştırırken Washington, bölgede rol oynamaya devam edeceğini,
belki de askeri varlığını artıracağını
, büyük harflerle anlatıyor.
Peki, bu yeni kararını nasıl gerekçelendirecek?
Amerikan yönetimi bölgedeki varlığını iki yakın tehdit söylemine dayandırmaya devam edecek. Birincisi DEAŞ. İkincisi İran. Ortada görünür bir DEAŞ tehdidi yok. Bu yüzden
asıl hareketlenmenin İran konusunda yaşanacağını söyleyebiliriz.
Biliyorsunuz; İsrail, İran’ın Suriye’deki varlığını her geçen gün daha fazla hedef alıyor. Daha önce ABD İsrail’in “fazla ileri gitmesini” engelliyordu. Bölge diplomasisine hakim analistlerin ifadesine göre “
ABD artık İsrail’e ‘dur’ demeyecek.
” Masadaki diğer senaryonun
Suriye’nin güneyinde tampon bölge
oluşturma fikri olduğunu daha önce yazmıştım. O projede İsrail ve Ürdün’e kilit bir rol düşüyordu. ABD Savunma Bakanı’nın Irak’ın ardından Ürdün ve İsrail’i ziyaret etmesi bize bu konuda bir şeyler söylüyor olabilir mi? Hareketli günlere giriyoruz. Bekleyip göreceğiz.
#ABD
#DEAŞ
#Terör
#Yahya Bostan