Ankara’nın kartları: Balkanlara dikkat!

04:0029/07/2025, Salı
G: 29/07/2025, Salı
Yahya Bostan

Tezimiz şudur… Bugün yaşadığımız krizlerin iki önemli yapısal sebebi var. Bir. Kökleri Soğuk Savaş’a giden ne varsa büyük bir sarsıntıyla yıkılıyor. İki. Soğuk Savaş sonrası dondurulan krizlerin buzları çözülüyor. Bu yüzden demiştik ki… “Ukrayna defteri kapanırken Batı-Rus mücadelesinin bir sonraki cephesi Balkanlar ve Kafkaslar olabilir” (Bakınız, Dejavu: Bir Sonraki Cephenin Silüeti Belirdi, 1 Nisan. ) Kafkaslarda, Azerbaycan-Ermenistan normalleşme süreci, Aliyev-Paşinyan görüşmeleri bir yönüyle

Tezimiz şudur… Bugün yaşadığımız krizlerin iki önemli yapısal sebebi var. Bir. Kökleri Soğuk Savaş’a giden ne varsa büyük bir sarsıntıyla yıkılıyor. İki. Soğuk Savaş sonrası dondurulan krizlerin buzları çözülüyor.


Bu yüzden demiştik ki… “Ukrayna defteri kapanırken Batı-Rus mücadelesinin bir sonraki cephesi Balkanlar ve Kafkaslar olabilir” (Bakınız,
Dejavu: Bir Sonraki Cephenin Silüeti Belirdi, 1 Nisan.
)

Kafkaslarda, Azerbaycan-Ermenistan normalleşme süreci,
Aliyev-Paşinyan görüşmeleri
bir yönüyle olumlu… Ama doğru yönetilmezse yeni krizleri davet edebilir. İki liderin Abu Dabi’de yaptığı görüşmede
Zengezur Koridoru
konusunda ilerleme kaydedilmesi, daha sonra Bakü’nün Erivan’dan istediği bazı anayasal taleplerin kabul gördüğü iddiası yol kat edildiğini gösteriyor.

Moskova-Bakü arasında patlayan tutuklama krizi, biraz da bu yeni duruma yanıttı. Azerbaycan, Rus hamlesini “Ukrayna’da defter kapanırken odak bölgemize kayıyor” diye okudu. Önce Rusların, sonra
Trump’ın Özel Temsilcisi Barrack’ın
“Zengezur Koridorunu biz denetleyelim” teklifi tam da işaret ettiğimiz şeye denk düşer. İran medyasına da bakın… “Amerikalılar Zengezur projesini yönetmek istiyor çünkü nihai hedef, İran’ın parçalanmasıdır” yorumu yapıyorlar. Koridor, İran için kırmızı çizgi halini alıyor. Aliyev ve Paşinyan elini çabuk tutmalı.

ERDOĞAN’IN GÖZLERDEN UZAK MESAİSİ

Ancak konumuz Kafkaslar değil. Türkiye’nin yakın coğrafyası Balkanlarda, her geçen gün biriken negatif bir enerji var. Kosova-Sırbistan, Sırbistan-Bosna Hersek meseleleri, Sırp ayrılıkçılarda yaşanan hareketlilik
bölgeyi küresel güç mücadelesi için elverişli bir zemin kılıyor
. Burada yaşanacak bir gerilimin Türkiye’nin ve dost halkların güvenliğini tehlikeye atması kaçınılmaz.

Mart ayında yaşanan kriz endişe vericiydi. Bosna-Hersek’e bağlı
Sırp Cumhuriyetinin Başkanı Milorad Dodik
, ayrılıkçı söylem ve eylemleriyle büyük bir krizin fitilini ateşlemiş, ardından hakkında yakalama kararı çıkarılmıştı. O günlerde
Cumhurbaşkanı Erdoğan
, devreye girerek
15 günde gözlerden uzak dört görüşme yaptı.
Yapılan açıklamalarda Dodik’e yönelik önemli ve net uyarılar yer almıştı.

Bosna-Hersek’teki gazeteci arkadaşlarımla son durumu konuştum.
Ankara’nın devreye girmeyle krizin görece durulduğunu söylediler.
Hatta, Dodik, geçtiğimiz günlerde Bosna-Hersek Savcılığına giderek ifade vermiş, hakkındaki yakalama kararı kaldırılmış. Kriz ertelenmiş de diyebiliriz.

Ancak bugün ertelenen krizin yeniden patlak vermesi şaşırtıcı olmaz. Çünkü ortada yapısal bir sorun var. Bu yapısal sorun
Dayton Anlaşması
kaynaklıdır. ABD, 1995’te bu anlaşmayla krizi dondurmuştur. Ama sorunları halının altına süpürerek…

BALKANLAR’DA YENİ BİR KART AÇILIYOR
Ankara’nın krizlerin çözümünde uyguladığı bir model var. Potansiyel ve mevcut krizler analiz edilerek refah temelli ortak çözüm modelleri geliştiriliyor. Kriz alanları küresel güç mücadelesine dönmeden, yani “sinekler açık yaraya üşüşmeden” sorun yönetilebilir hale getirilmeye çalışılıyor. Bir yönüyle ”
Hegemon müdahaleye karşı kart açılıyor
” da diyebiliriz.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın
2023 Irak ziyaretiyle başlayan süreci anımsıyorsunuz. Geldiğimiz noktada
Irak Kalkınma Yolu
fikri gelişti. Bu projenin temel perspektifi, ülkelerin karşılıklı faydasına, refaha ve ortak güvenliğe odaklanıyordu. Bölgesel soruna bölgesel çözüm üretiyordu. Paydaşları Türkiye, Irak, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri‘ydi.

Kalkınma Yolu’nun meyvelerini hem
Terörsüz Türkiye hem de Suriye konusunda topluyoruz.
Ankara’nın Bağdat’la bölgesel güvenliği ilgilendiren konularda derin bir işbirliği var. Geçtiğimiz günlerde
Suriye’nin de bu projenin parçası olabileceğine
ilişkin bir haber gözüme çarptı. Ankara’nın benzer bir perspektifi, Afrika’daki krizlerin çözümü için de gündeme getirdiğini biliyoruz. Zengezur Koridoru çabası da bir yönüyle böyledir.

Türkiye’nin şimdi de Balkanlardaki “risk potansiyelini” ortadan kaldırmak için harekete geçtiği anlaşılıyor.
Balkanlarda yeni bir kart açılıyor da diyebiliriz
. Bu kapsamda hafta sonu İstanbul’da önemli bir buluşma gerçekleşti.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan
, Bosna-Hersek, Karadağ, Kuzey Makedonya, Sırbistan, Arnavutluk ve Kosovalı mevkidaş ve yetkililerle “
Balkan Barış Platformu
” kapsamında bir araya geldi.

MUTFAKTA BİR ŞEYLER MI PİŞİYOR?
Platformun fikir babası Ankara’dır. Amaç Balkanlarda yaşanan sorunları,
“hegemon güçler” (Ben bunu AB ve Rusya olarak okuyorum) müdahale etmeden bölgesel bir perspektifle çözmektir
. Bakan Fidan’ın deyimiyle “Balkan sorunlarına, Balkan çözümleri bulmaktır.”

Gayrıresmi formatta düzenlenen bu toplantı bir ilk niteliğinde. Tüm taraflar samimi bir ortamda, her konuyu ele alabilsin isteniyor.
Bu yüzden toplantıya not tutucular alınmadı
. Ülkelerin sorunları derin. Sırbistan-Kosova ihtilafı iklimi bozmasın diye masalara
ülke isimleri değil başkent adları yazıldı.

Yapılan açıklamalardan ve perde arkası bilgilerden anladığımıza göre…
Balkan Barış Platformu
’nun ilk toplantısında şu meselelere odaklanılmış. Bir. İkili meseleler konuşulmuş. İki. Avrupa Birliği konusundaki çalışmalarda koordinasyon ele alınmış. Üç. Savunma Sanayii alanında işbirliği üzerinde durulmuş. Dört. Bölgesel sorunlara bölgesel çözüm konusunda mutabakat sağlanmış. Beş. Altı ayda bir buluşma kararı alınmış. Bir sonraki toplantı da yine İstanbul’da olacak.

Bunlar ilk çıktılar. Peki, Balkanlarda barışı tahkim edecek somut bir proje olacak mı?
Kalkınma odaklı yeni bir projenin mutfakta piştiği kanısındayım.
#politika
#Türkiye
#Balkanlar