İsrail İran’a, İran da İsrail’e saldırdı. Bunun bir kırılma olduğuna şüphe yok. Vekaletler savaşının kontrollü doğrudan çatışmaya evrildiği süreç başladı. Şu sorular soruluyor: Bir . Çatışma derinleşir mi? İki . Derinleşen çatışma kontrolden çıkar mı? Yazının sonunda söyleyeceğimizi baştan yazalım: Birinci sorunun yanıtı ne yazık ki “evet”tir. Kriz derinleşecektir. İkinci sorunun yanıtı derinliğin boyutlarına bağlıdır. Bölge bir şiddet sarmalına girebilir. Ya da düşük yoğunluklu çatışma seyri taşlar
İsrail İran’a, İran da İsrail’e saldırdı. Bunun bir kırılma olduğuna şüphe yok.
Vekaletler savaşının kontrollü doğrudan çatışmaya
evrildiği süreç başladı. Şu sorular soruluyor:
. Çatışma derinleşir mi?
. Derinleşen çatışma kontrolden çıkar mı?
Yazının sonunda söyleyeceğimizi baştan yazalım:
Birinci sorunun yanıtı ne yazık ki “evet”tir.
Kriz derinleşecektir. İkinci sorunun yanıtı derinliğin boyutlarına bağlıdır. Bölge bir şiddet sarmalına girebilir. Ya da düşük yoğunluklu çatışma seyri taşlar yerine oturana kadar sürebilir.
Şimdi bu tespitleri gerekçelendirelim.
İRAN SURİYE’DEN TASFİYE EDİLECEK
Bugün İran ile İsrail arasında yaşanan askeri gerilim 7 Ekim’de başlamadı.
Bu sürecin başlangıcı 2019 yılı Haziran ayına gider.
25 Haziran 2019’da İsrail’de önemli bir toplantı yapıldı.
ABD, Rusya, İsrail üçlü güvenlik zirvesinin
katılımcıları ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, Rusya Güvenlik Konseyi Sekreteri Nikolay Patrushev ve İsrail Ulusal Güvenlik Danışmanı Meir Ben-Shabbat’tı.
Toplantının ana gündem maddesi
İran’ın Suriye’deki askeri varlığıydı.
Gündemle ilgili basına yansıyan tek içerik buydu. Daha sonra ortaya çıkan Rus kaynaklı bazı haberlere göre zirvede
Suriye’ye ilişkin bazı önemli anlaşmalar yapılmıştı
. Sızan detay şuydu: Suriye’deki İran yanlısı grupların gelişmiş silahlara erişiminin engellenmesi konusunda mutabakata varıldı.
Anlaşmanın sızmayan maddelerinin geride kalan süreçte hayata geçtiği anlaşılıyor.
ABD, Rusya ve İsrail’in, Suriye’deki İran güçlerinin tasfiyesi konusunda anlaştığı çıplak bir şekilde görülüyor.
Bunu şuradan anlıyoruz.
Bu toplantıdan sadece altı ay sonra
İran’ın Suriye ve sınır ötesindeki tüm operasyonlarını yürüten, Devrim Muhafızlarının beyni, paramiliter milislerin hamisi
Irak’ta ABD saldırısıyla öldürüldü (ABD Başkanı Trump, bu saldırıdan sonra İran’ın, ABD’ye önden bilgi vererek ABD üslerini hedef aldığını açıkladı.) Süleymani’nin öldürülmesiyle İran’ın sınır ötesi kapasitesine darbe vurulmak istendi. Tahran’dan özellikle Suriye’deki operasyonlarını bitirmesi bekleniyordu. Bu, İsrail’in güvenliği için önemliydi.
MOSKOVA SALDIRILARA GÖZ YUMUYOR
Haziran 2019’dan sonra yaşanan ikinci gelişme doğrudan Rusya bağlantılıydı. Rusya’nın Suriye’de üsleri ve hava savunma sistemleri bulunuyor. İsrail, 2019’a kadar Suriye’de İran hedeflerine saldırı düzenleyemiyordu. Çünkü Ruslar izin vermiyordu. Ancak 2019’dan sonra,
özellikle 2022 yılından itibaren Ruslar İsrail’i dizginlemeyi bıraktı.
İsrail, ard arda Suriye’deki İran varlığını hedef almaya başladı.
İsrail, İran’ı Suriye’den çıkararak kendi güvenliğini sağlamak, Ruslar ise Suriye’de tek güç olarak kalarak
Şam’ı Batı ile yapılan Ukrayna pazarlığında bir koz olarak kullanmak
istiyor. Putin’in Ankara-Şam normalleşmesi için girişimde bulunması, bunu İransız yapması, ilk Ankara-Şam görüşmesinin Moskova’da
yapılması bir önceki başlıkla paralel yürüyen bir süreçtir.
BBC’NİN İLK HABERİNE DİKKAT
. Yaşanan askeri gerilimin temel sebebi İran’ın Suriye’den çıkarılması süreciyle ilgilidir. Gazze’deki sorun çözülse bile krizin Suriye ayağı İsrail-İran bilek güreşi neticelenene kadar devam edecektir.
. Bu, ABD’nin bölgeden çekilmesi süreciyle de yakından ilgilidir. ABD’nin bölgeden çekilmeye hazırlandığını, bunun için İsrail’in güvenliğini sağlamak istediğini, Suudi Arabistan liderliğinde oluşturulacak bir Arap konsorsiyumuyla İran’ın dengelenmek istendiğini daha önce yazmıştık. ABD bölgeden çekildiğinde Suriye’nin Rus ya da İran etkisinde kalmasını istemiyor. Şam’ın Körfez’le hareket etmesini istiyor.
Şam, 12 yıl aradan sonra ilk kez Arap Birliği Zirvesi’ne geçtiğimiz sene davet edildi. Buraya dikkat: İngiliz yayın kuruluşu BBC, 10 yıl aradan sonra yeniden Suriye’de muhabir görevlendirdi. Yayın kuruluşunun geçtiğimiz hafta Şam’dan yaptığı ilk haber şuydu: “Suriyeliler İran ve Rusya’dan ama daha çok İran’dan rahatsız. Dikkatleri Suudi Arabistan’dan gelecek destek üzerinde.”
Üç. İsrail’in amacının -7 Ekim’den önce de- Suriye ve Lübnan’ın güneyinde bir tampon bölge kurmak olduğunu,
yakın zamanda yazmıştık. Bu tampon bölge planının tarihi de 2019’a endekslidir. İsrail 7 Ekim olayını fırsata çevirerek, bölgesel planlarını devreye sokmuş, Gazze’de katliam yaparken maksimalist taleplerle bölgesel kazanımlarının peşine düşmüştür. Gazze’de katliam sürerken ABD İran’ı Çin üzerinden ikna etmeye, Hizbullah’ın Lübnan’ın kuzeyine çekilmesini sağlamaya çalışıyordu. Ancak ikna çabaları yetersiz kaldı.
Bu üç madde,
İsrail-İran çekişmesinin derinleşeceğini,
kontrollü doğrudan çatışmanın devam edeceğini gösterir.
Bu genel tabloya şu konjonktürel gelişmeleri de ekleyelim: Gazze’de görülmedik bir katliama imza atan Netanyahu içeride ve dışarıda desteğini kaybetmişti.
Savaş kabinesi üyesi Benny Gantz
, İsrail Başbakanına rağmen ABD’de ağırlanmış, daha sonra erken seçim talebinde bulunmuştu. Yazmıştık,
ABD Netanyahu’yu göndererek ellerini yıkayacaktı.
Netanyahu, Şam’da İranlı komutanları hedef alarak Batı’yı arkasında hizaladı. Koltuğunu bir süre daha garanti altına aldı (Amacı Trump seçilene kadar görevde kalmak ve Gazze’yi ilhak etmek). Dikkatleri Gazze’de işlenen cinayetlerden uzaklaştırdı. Gündem belirlemenin, dikkat dağıtmanın, mağduriyet kisvesine bürünmenin lezzetine vardı. Bu yüzden durmayacaktır. İsrail’in, İran’a karşı hamlesi, yakında, yine kontrollü bir şekilde gerçekleşecektir. İsrail’in doğrudan İran’ı değil, bölgedeki İran varlığını,
özellikle Lübnan’ı hedef alması
beklenir.
#İran
#İsrail
#ABD
#Rusya
#Yahya Bostan