On İki Gün Savaşı’ndan sonra ilginç gelişmeler

04:001/07/2025, Salı
G: 1/07/2025, Salı
Yahya Bostan

On İki Gün Savaşı, bölgede tektonik bazı hareketlenmelere yol açtı. Bazı “plakaların” yönü değişti, bazıları hızlandı. Bu hareketlenmelerin bir ucu Gazze’ye, bir ucu Suriye’ye, bir ucu Terörsüz Türkiye’ye , ve ilginçtir, bir ucu da Rusya’ya, hatta Azerbaycan’a dokunuyor. Nasılını anlatayım. Önce PKK’nın silah bırakmasıyla ilgili süreçle başlayalım. Şu anda Terörsüz Türkiye sürecinin üçüncü aşamasındayız (Detaylar için; İşte Terörsüz Türkiye’nin Beş Evresi, 16 Mayıs .) Bu evre silah bırakma kararının

On İki Gün Savaşı,
bölgede tektonik bazı hareketlenmelere yol açtı. Bazı “plakaların” yönü değişti, bazıları hızlandı. Bu hareketlenmelerin bir ucu Gazze’ye, bir ucu Suriye’ye,
bir ucu Terörsüz Türkiye’ye
, ve ilginçtir, bir ucu da Rusya’ya, hatta Azerbaycan’a dokunuyor. Nasılını anlatayım.
Önce PKK’nın silah bırakmasıyla ilgili süreçle başlayalım. Şu anda
Terörsüz Türkiye sürecinin üçüncü aşamasındayız
(Detaylar için; İşte Terörsüz Türkiye’nin Beş Evresi,
16 Mayıs
.) Bu evre silah bırakma kararının pratiğe döküleceği aşamaydı. Örgütün Türkiye, Irak, Suriye ve İran’daki uzuvları için eşanlı bir takvim öngörülmüyordu. Kandil ve Suriye öncelikliydi. Örgütün İran yapılanması PJAK’ın geleceği ise belirsizdi.
İran’ın bu konuda nasıl bir tutum takınacağı bilinmiyordu.
Savaşın ardından Tahran da bu konuda
destekçi bir pozisyona
geçebilir. Ancak henüz somut bir işaret yok.

K.IRAK’TA ÖRGÜTE ÇEKİLEN ÇİZGİ
Mevcut durumda Kandil tarafında işler fena gitmiyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan‘ın
, önümüzdeki günlerde DEM heyetini kabul etmesi bekleniyor. TBMM’de
komisyon tartışmaları, sürecin 4’üncü evresiyle ilgilidir.
OdaTV’de gördüm… DEM Parti‘li kaynaklar “Temmuz’da, PKK’nın silah bırakma görüntüleri kamuoyuyla paylaşılacak” demiş. Bu iddia yalanlanmadı. Pozitiftir. Örgüt,
Kuzey Irak’ta kendisine çizilen alanın
ötesine geçmiyor. Bu da pozitiftir. Ancak…
Kuzey Irak’taki Türk birliklerine dönük kamikaze drone saldırı girişimleri
not edilmeli. Örgüt içerisinde silah bırakmaya karşı çıkan hizipler ya da örgüt elbisesi giymiş farklı aktörler bölgesel gelişmelere yaslanarak
süreci provoke etmeye çalışabilir.
Aynı şey Suriye için de geçerli. Şam-SDG anlaşması, entegrasyon için 12 aylık bir süreç öngörüyordu. Bu konuda henüz bir ilerleme yok. SDG, entegrasyona dirense de zaman aleyhine işliyor. Bu kapsamda Kamışlı Havaalanı krizi çıkarması,
yeni tüneller kazması
sürecin gidişatını değiştirmeyecek. ABD, ülkedeki üslerini azaltıyor ve Şam’la konuşuyor. Önceki gün
AA diplomasi muhabiri S. Dilara Dinçer’e
konuşan
ABD Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Barrack
, şu cümleyi net kuran ilk ABD’li oldu: “SDG
hem askeri hem siyasi olarak
yeni Suriye’ye entegre olmalı.”

GAZZE’DE ATEŞKES OLACAK MI?

Barrack’ın şu cümlesi de çok önemli: “İsrail’in yeniden tanımlanması gerekiyor.” Yakın gelecekte “başkalaşmış” bir İsrail’le mi karşılaşacağız? Yoksa, İran nükleer krizinde olduğu gibi, ABD, palyatif tedbirlerle, yoğun bakım hastasını tedavi etmeden taburcu mu edecek?

ABD, İran dosyasını kendince kapattı. Odak bu yüzden Gazze’ye döndü. Washington, önce Gazze’de bir ateşkesi, daha sonra Lübnan ve Suriye’yi de dahil ederek,
güncellenmiş İbrahim Anlaşmaları’nı
kotarmak, Arap-İsrail normalleşmesini sağlamak ve yönünü Uzak Asya’ya çevirmek istiyor.
Bunu da Netanyahu ile yapmak istiyor.
Trump’ın baskıyla yolsuzluk duruşmasının ertelenmesi bunu söylüyor.
Bu kapsamda bir trafik var. İsrailli Bakan Dermer, konuyu ele almak için Washington’a gitti.
MİT Başkanı İbrahim Kalın,
Hamas heyetini ağırladı. Bu sırada İsrail ve Hamas’tan ateşkes konusunda ABD’den farklı sinyaller geliyor. Şam yönetiminin ise İsrail Golan’dan çekilmeden kalıcı bir barışa nasıl ulaşacağı önemli bir soru işareti.
Bu trafikle ilgili birkaç görüşme yaptım. Ulaştığım sonuç şudur: “Gazze’de insanlara gıda ulaşmıyor. Yardım almaya gidenler öldürülüyor. İsrail Gazze’yi ve Batı Şeria’yı kendisine bağlamak istiyor. Bir şeylerin konuşulabilmesi için saldırıların durması gerekiyor. Hamas ve Filistin tarafı bu maksimalist taleplere evet diyemez. O halde iş İsrail’de kilitleniyor.” Trump, Netanyahu’yu yönetebilecek mi? Bu ortada duran bir sorudur. Peki, İbrahim Anlaşmaları?
“Bunların konuşulacağı noktanın çok uzağındayız.”
Bu işin bir boyutu. Diğer boyutunda
Filistin Başkanı Mahmud Abbas’ın
Fransa Cumhurbaşkanı Macron’a gönderdiği mektup duruyor. Fransa, Filistin devletinin tanınması için bir konferans düzenlemek istiyor. Abbas Macron’a mektup yolladı. Paris, Abbas’tan gelen mektubun
“benzeri görülmemiş taahhütler içerdiğini” a
çıkladı.

3’ÜNCÜ TUR İSTANBUL MÜZAKERESİ NE ZAMAN?

On İki Gün Savaşı’nın etkilediği bir alan da Ukrayna’dır. Rus tarafı 3’üncü tur görüşmeleri Haziran sonunda yapmak istiyordu. Ancak Ukrayna tarafından henüz bir dönüş yok. Kiev, görüşmelerin artık liderler düzeyine taşınması gerektiğini savunuyor.

Tam bu sırada önemli bir gelişme yaşandı.
Rus lider Putin, Ukrayna’da el yükseltti.
“Rus ve Ukrayna halklarının tek halk olduğunu düşünüyorum. Bu bağlamda tüm Ukrayna bizim” dedi. Daha sonra (önceki gün) Rusya, Ukrayna’ya 60 füze 477 drone ile saldırdı (İran droneları). Öğrendim ki… “Saldırılarda kullanılan drone sayısı her geçen gün artıyor ve artık rotaları daha karmaşık.” Rusya’nın huyudur… Müzakere masasına oturmadan önce güçlü saldırılar düzenler. O halde üçüncü tur görüşmelerin eli kulağında diyebiliriz.

MOSKOVA-BAKÜ GERİLİMİNE DİKKAT
İstanbul’da
Cumhurbaşkanı Erdoğan’la
görüşen (Rus hegemonyasından kurtulmaya çalışan)
Ermenistan Başbakanı Paşinyan’a
“kilise merkezli” darbe girişimi açığa çıkarıldı. Rus polisinin Yekaterinburg’da Azerbaycanlıların evlerine baskın düzenlemesi ve iki kişiyi öldürmesi de Moskova-Bakü hattında tansiyonu yükseltti (Daha önce de yolcu uçağı düşürülmüştü.) Azerbaycan, Rusya’nın ülkede yapacağı tüm kültürel faaliyetleri iptal etti. Bakü’de
“Ukrayna defterini kapatmaya hazırlanan Moskova, odağına bizi alıyor”
analizi yapanlar olabilir. ABD, İran’ı vurduktan sonra İbrahim Anlaşmalarıyla bölgeye düğüm atmaya çalışıyor. Tam da bu sırada hem Ermenistan hem Azerbaycan’ı ilgilendiren bu gelişmeler tesadüf olabilir mi? “Rusya yakın çevresine nasıl bir düğüm atmak istiyor?” sorusu önemli. Moskova’yı takip etmekte fayda var.
#Politika
#Diplomasi
#Yahya Bostan