Geçtiğimiz hafta “Terör Örgütü PKK Silah mı Bırakacak?” başlıklı yazıda ifade etmiştim: “Türk Silahlı Kuvvetleri Irak’ta kilidi kapatıyor, sıra Suriye’ye geliyor.” Bunun ne zaman olacağına ilişkin bazı parametreler de koymuştum: 5 Kasım ABD seçim sonuçları, Ankara-Washington görüşmeleri ve Ankara-Şam diyaloğunun akıbeti. Bu kez bir adım ileri gideceğim ve PKK’nın Suriye kolu SDG’yi hangi senaryonun beklediğini anlatacağım. Bu somut bir senaryo olacak. Ama önce konuyla ilgili son bir haftada yaşanan
Geçtiğimiz hafta “Terör Örgütü PKK Silah mı Bırakacak?” başlıklı yazıda ifade etmiştim: “Türk Silahlı Kuvvetleri Irak’ta kilidi kapatıyor, sıra Suriye’ye geliyor.” Bunun ne zaman olacağına ilişkin bazı parametreler de koymuştum: 5 Kasım ABD seçim sonuçları, Ankara-Washington görüşmeleri ve Ankara-Şam diyaloğunun akıbeti.
Bu kez bir adım ileri gideceğim ve
PKK’nın Suriye kolu SDG’yi hangi senaryonun beklediğini anlatacağım.
Bu somut bir senaryo olacak. Ama önce konuyla ilgili son bir haftada yaşanan önemli gelişmelere değinmem gerekiyor. Bir. MHP lideri Bahçeli’nin TBMM’de DEM Parti sıralarına giderek tokalaşması üzerine, meseleyi yanlış yorumlayanlar, “Yeni bir sürecin başladığını” ileri sürmüştü. Biz de “
Devlet kimseye ‘silah bırak’ demez
” notu düşmüştük. Daha sonra
Cumhurbaşkanı Erdoğan da MHP lideri Bahçeli
de çerçeveyi çok net çizdi. Mesele çözüm s
üreci değil, bölgesel gelişmelerin dikkate alınarak iç kalenin tahkim edilmesiydi.
BARZANİ’YLE ULAŞMAYA ÇALIŞTILAR
İki. Örgüt ABD’nin Suriye’den çekileceği tartışmalarını kaygıyla izliyor. ABD’de seçimleri kim kazanırsa kazansın gidişatın değişmeyeceği görülüyor.
Trump kazanırsa süreç hızlanacak
. Harris kazanırsa zamana yayılabilir. Son tahlilde örgüt Suriye’de hamisiz kalacak. Bu yüzden arayıştalar. İran’la görüşüyorlar. Şam’la ve Moskova’yla temas aradılar. Bakın ilginçtir.
Son temas arayışı Barzani ile olmuştur. SDG’nin elebaşı Ferhat Abdi
Şahin söylüyor: “Bafel Talabani bizi Barzani ile buluşturmaya çalıştı ama Barzani kabul etmedi.” Ben ABD’nin “
Türkiye ile de temas kurun
” mesajını örgüte verdiğini düşünüyorum.
Üç. Örgütün tüm hesabı Suriye üzerine demiştik. Doğrulaması DEM Parti’den geldi.
Eşbaşkanlar Tuncer Bakırhan ve Tülay Hatimoğulları
gazetecilerle buluştu. Dediler ki “Barış olmalı ama bir pratiğe dayanmalı.
Kilit nokta Kuzeydoğu Suriye’dir.
Burada barış, orada top tüfek olmaz.” Hatta daha da ileri gidildi. Daha önce “Öcalan Kandil’le görüştürüldü” yanlış bilgisini ortaya atan isimler bu kez Neçirvan Barzani’nin Türkiye ziyareti için “SDG’nin mesajını Ankara’ya getirdi” dediler. Bu da kocaman bir yanlış bilgidir. SDG’nin başındaki Şahin “Barzani bizimle görüşmeyi kabul etmedi” diyerek bu iddiayı yalanlamıştır. Barzani’nin Türkiye’ye gerçekleştirdiği ziyaretin konusu K.Irak’taki parlamento seçimleri, terörle mücadele ve ABD’nin birliklerini K.Irak’a kaydırma çabasıdır. Bu arada.. Kuzey Irak’ta haftasonu yapılan parlamento seçimlerinde Talabani’nin adayları Türkiye aleyhinde kampanya yaptı. Hatta SDG’nin başındaki Ferhat Abdi Şahin dedi ki “Oy kullanma imkanım olsa oyumu KYB’ye (Talabani’nin partisi) verirdim.” Ama seçimde hezimet yaşadılar.
SURİYE’DE KÜÇÜK ÇIKAR HESAPLARI
Dört. Yazının başında saydığım üç parametreden biri listeden düşmek üzere. Şam’la
olmaktan çıkabilir. Çünkü gelişmeler Suriye’nin toprak bütünlüğünü yakından ilgilendirse de Şam
yönetimi aymazca davranıyor.
Oysa statüko şiddetli bir şekilde değişti. ABD, İsrail’e tam destek pozisyonuna geri döndü. İran’a saldırı öncesinde balistik füze savunma bataryalarıyla tahkimat yapılıyor. Bir yandan da İsrail
yayılmacılığı Suriye’yi tehdit ediyor
. İsrail, bu ülkede de tampon bölge kurmak istiyor. ”Söylenen o ki İsrail, Suriye’nin güneyinde bir tampon bölge oluşturmaya çalışıyor” diye, 7 Ekim’den tam sekiz ay önce yazmıştım (J
eopolitik Düzlemde Oynayan Fay Hatları, Şubat 2023
.) O gün bile tüm gelişmeler buna işaret ediyordu. İsrail, 7 Ekim’i fırsata çevirerek, planlarını devreye soktu.
Peki, Esad bunu görmüyor mu? Görüyor. Hatta İran ve H
izbullah’a mesaj göndermiş.
”İsrail’e Suriye topraklarını kullanarak daha fazla saldırı yapmayın” demiş. Bunu görüyorsa, Türkiye ile de konuşması gerekmiyor mu? İşte burada küçük hesaplar devreye giriyor.
geçtiğimiz günlerde çok önemli bir açıklama yaptı. ”Koalisyon güçleri (ABD, İngiltere, Almanya) terör örgütünün hamiliğine soyunmuşken Rusya, İran ve Suriye’nin daha etkili tedbirler alması gerekir” dedi. ”Küçük çıkar hesapları bir kenara bırakılmalı” ifadesini kullandı. Küçük hesaplar tehlikeyi ötelemiyor. Aksine, büyütüyor.
Beş. Bu, Türkiye’nin Suriye’de tek taraflı adım atabileceği anlamına geliyor. ABD buna karşı çıkıyor. Analizime göre istiyorlar ki; orada Türkiye’ye tehdit üretmeyecek, Şam’a pamuk ipliğiyle bağlı bir yapı öylece dursun. Bu Ankara’nın kabul edebileceği bir şey değildir. Ankara’nın istediği senaryonun şu üç maddeden oluştuğunu düşünüyorum: Bir. ABD, Suriye’nin kuzeyinden çıksın. DEAŞ’la mücadele “meşru partnerlerle” yürüsün. İki. Örgüt Suriye’nin kuzeyinde silah bıraksın. Üç. Kandil’den Suriye’ye gelenler oradan çıkarılsın. Peki, ABD bunları nereye götürecek? O da Washington’un sorunu.
GÜLEN 15 TEMMUZ’DA ZATEN ÖLMÜŞTÜ
FETÖ elebaşı Gülen, Pazar günü ABD’de öldü. Aslında 15 Temmuz’da zaten ölmüştü. “Mehdi kehanetinin” çökmesi, Gülen gibi bir psikopat için ölümle eşdeğerdir. Ancak varlığı örgüt tabanını -parçalanma başlasa da- yine de pamuk ipliğiyle bir arada tutuyordu. Gülen’in ölümü, örgütte birkaç yıl önce başlayan iç savaşı büyütecektir. Bu mesele daha geniş bir analizi gerektirir. Şimdilik “İşlediği kirli suçların, ihanetin, kumpasların, döktüğü kanların hesabı mahşere kaldı. Allah, müstehakını versin” diyerek bitirelim.
#orta doğu
#siyaset
#Yahya Bostan