Turpun büyüğü, Tel Rıfat’tan sonra

04:003/12/2024, Salı
G: 3/12/2024, Salı
Yahya Bostan

Cumhurbaşkanı Erdoğan , “Güney sınırlarımızı garanti altına alacak yeni müjdelerimiz olacak” demişti. Bu müjdelerin ne olduğunu araştırmıştım. İki seçenek ön plana çıkıyordu. Biri Tel Rıfat meselesiydi. Ruslarla temas vardı. Hatta Rusların talebi üzerine Türk-Rus ortak devriyesi yeniden başlamıştı. Ruslar PKK’yı oradan çıkarabilir ya da kendisi çıkıp “Buyrun siz temizleyin” diyebilirdi. Yazmıştım (Suriye’den Bir Değil İki Müjde Gelebilir, 1 Kasım). Dolayısıyla, Tel Rıfat’a yönelik SMO operasyonu

Cumhurbaşkanı Erdoğan
, “Güney sınırlarımızı garanti altına alacak yeni müjdelerimiz olacak” demişti. Bu müjdelerin ne olduğunu araştırmıştım. İki seçenek ön plana çıkıyordu. Biri
Tel Rıfat
meselesiydi. Ruslarla temas vardı. Hatta Rusların talebi üzerine Türk-Rus ortak devriyesi yeniden başlamıştı. Ruslar PKK’yı oradan çıkarabilir ya da kendisi çıkıp “Buyrun siz temizleyin” diyebilirdi. Yazmıştım
(Suriye’den Bir Değil İki Müjde Gelebilir, 1 Kasım).
Dolayısıyla, Tel Rıfat’a yönelik
SMO operasyonu aslında bekleniyordu (
Orada Kandil kökenli 6 bin PKK’lı var). Ancak
HTŞ’nin ve rejim karşıtı bazı grupların
27 Kasım Çarşamba başlattığı Halep saldırısı sürpriz oldu. Daha büyük sürpriz, rejim savunma hattının çok hızlı çökmesi, rejim karşıtlarının Halep gibi stratejik bir kenti çok kısa sürede ele geçirmesiydi. Muhalifler kendilerinin bile beklemediği bir sürede birliklerini Hama’nın kapısında buldu.

HALEP OPERASYONUNU KİM YAPTI?
Arayan soranlardan biliyorum… Rejim karşıtlarının hamlesiyle ilgili pek çok şüphe dile getiriliyor. Bölgesel denklemi, İran’ın
bölgeden tasfiye edilmesine yönelik süreci
dikkate alanlar konuyu ABD/İngiltere ve İsrail yönlendirmesine kadar götürüyor. Yaşananlar nedeniyle öfke duyan bazı bölgesel aktörler ise operasyonu doğrudan Türkiye ile ilişkilendiriyor. Kimileri Türkiye’nin bir dahli var mı yok mu öğrenmeye çalışıyor.
Ruslar da bu soruyu Ankara’ya sordular
. Oysa ben fotoğrafın tek bir sebeple açıklanmayacak kadar karmaşık olduğunu düşünüyorum. Ancak Halep meselesinin Türkiye kısmıyla ilgili birkaç şey söylemeliyim.
Yaşananların, “Türkiye destekli bir SMO operasyonu olmadığını” yazmıştım (
Masa Yeniden Kuruluyor: Sahte Bayrağa Dikkat, 29 Kasım
). Türkiye’nin hassasiyeti, rejim ve Hizbullah militanlarının boşalttığı yerlere terör örgütü PKK’nın girmemesiydi. SMO burada devreye girecekti ve Tel Rıfat ve mücavir bölgeler terör örgütünden temizlenecekti. Nitekim
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan
da bunu doğrular nitelikte konuştu. “Halep’te yaşanan çatışmalara Türkiye müdahil değil” dedi.

NORMALLEŞME LİSTEDEN DÜŞÜRÜLDÜ

Ancak Türkiye’nin olaylara müdahil olmaması, bir kenarda oturup izleyeceği anlamına da gelmiyor. Orası Türkiye’nin sınırıdır. Yaşanacak her şey doğrudan Türkiye’yi ilgilendirir. Küçük bir karmaşa mülteci sorunundan terör ve güvenlik boyutuna kadar pek çok başlıkta Türkiye için sorun oluşturabilir. İdlib’e Rus bombardımanı ya da rejim/İran unsurlarının geri püskürtme çabası da benzer sorunlara yol açabilir. Bu ihtimale göre de hazırlık yapıldığını düşünüyorum.

Ama sonuçta
rejim karşıtlarının Halep saldırısı, Türkiye’nin Esad’la normalleşme umudunu kaybettiği bir döneme denk gelmiştir.
Bakınız.. Türkiye’nin Suriye’deki terör unsurlarına operasyon için tercih edeceği zamanı üç parametre belirleyecekti. ABD seçimleri, Türk-Amerikan müzakereleri ve Ankara-Şam diyalog süreci. Ankara, Şam’la diyalog konusunda çok ısrarcıydı. Ancak rejim, normalleşme için Türk askerinin Suriye’den çıkmasını şart koştu. Hatta İran’ın
talebiyle buna Irak’taki Türk askerlerini de ekledi.
Bunun üzerine
Ankara, Şam’la diyalog sürecini, Suriye’ye bir operasyon için dikkate aldığı kıstaslar arasından çıkardı (Bakınız; Suriye’de PKK’yı Bekleyen Senaryo, 22 Ekim)
. Cumhurbaşkanı Erdoğan “Küçük çıkar hesapları bir kenara bırakılmalı” dedi.
Bu çerçeveden bakıldığında, Türkiye olup biteni izlememektedir. SMO Türkiye ile yakın ilişkidedir. Ama SMO dışındaki rejim karşıtları da Türkiye’ye rağmen bir girişimde bulunamaz. Bulunursa bunun ağır sonuçlar doğuracağını herkes bilir. Rejim karşıtları uzun bir süredir bu saldırıyı yapmak istiyordu.
Türkiye bu kez bu girişime “dur” dememiştir.
Olan budur. Zamanlama (timing) da buradadır.

FIRAT’IN BATISI İÇİN KONJONKTÜR UYGUN

Yeniden terörle mücadeleye dönelim. Soru şudur: Tel Rıfat temizlendikten sonra yeni bir hedef var mı, varsa neresi olacak?

Halep’te yaşananlar Washington’un “SDG Türkiye için tehdit değil” tezini çökertti. Terör örgütü PKK, Halep düşerken
Tel Rıfat’ı terk etmesi ve
çatışma
yaşanmaması için kendisine verilen süreyi
suistimal etti
.
Hizbullah’ın boşalttığı yerlere girerek yayılmacı ajandasını açığa çıkardı.
Böylece konjonktür, Fırat’ın batısını terörden tamamen temizlemek için uygun hale geldi. Bu,
Münbiç’in Ankara’nın radarına gireceğini
gösterir. Ama daha önemlisi
Ayn el-Arab/Kobani’dir.
Orası turpun büyüğüdür. Fırat’ın doğusu ABD gözetiminde olduğundan Trump koltuğa oturmadan bu konuda bir adım atılacağını sanmıyorum. Ancak o bölgedeki gelişmeler yakından izlenmeye başlamıştır. Ayn el-Arab’da yaşanacak bir hareketlilik
terör
örgütünün
koridor hayaline
öldürücü
darbeyi vuracaktır.
Orada,
Türkiye’nin operasyonlarından endişe eden terör
örgütünün
70 kilometre tünel kazdığı bilgisi
eldedir. Haritaları da çıkarılmıştır. Tıpkı Tel Rıfat’ta olduğu gibi, teröristler burada da tünellerden çıkıp SMO’nun elindeki bölgelere saldırılar düzenlemekte, istikrarsızlık yaratmaktadır. Halep’teki gelişmelerin ardından tahkimatlarını artırmakta,
uluslararası aktörlerden teknolojik silah istemektedir.
Ayn el-Arab, stratejik bir bölgedir. Fırat’ı tutmaktadır. Terörden temizlenmesi
Barış Pınarı ve Fırat Kalkanı bölgelerini de birleştirecektir.
Ayrıca güneyinde,
Süleyman
Şah
Türbesi’nin
gerçek adresi bulunur. Süleyman Şah Türbesi öyle ya da böyle ait olduğu yere dönecektir.
#Suriye
#Tel Rıfat
#Türkiye