Depremden korkmakta çok haklıyız

04:0027/04/2025, Pazar
G: 27/04/2025, Pazar
Yaşar Süngü

Japonya da bizim gibi deprem ülkesi. Orada 6,2 büyüklüğünde deprem olduğunda herkes oturduğu yerde sallanmanın durmasını bekler ve sonra işine devam eder. Bizde 6,2 deprem olur, 151 kişi bulunduğu binadan evden ya da işyerinden kaçarken yaralanır. Neden? Babası müteahhit olan bir arkadaş anlatmıştı; “Babam bizim evi kendi yapmış. İki katlı, şehrin ortasında güzel bir evimiz vardı. Babam yaptığı için evin sağlam olduğuna şüphemiz yoktu. Daha doğrusu evin sağlamlığını çürüklüğünü sorgulamak aklımıza

Japonya da bizim gibi deprem ülkesi. Orada 6,2 büyüklüğünde deprem olduğunda herkes oturduğu yerde sallanmanın durmasını bekler ve sonra işine devam eder. Bizde 6,2 deprem olur, 151 kişi bulunduğu binadan evden ya da işyerinden kaçarken yaralanır.

Neden?

Babası müteahhit olan bir arkadaş anlatmıştı; “Babam bizim evi kendi yapmış. İki katlı, şehrin ortasında güzel bir evimiz vardı. Babam yaptığı için evin sağlam olduğuna şüphemiz yoktu. Daha doğrusu evin sağlamlığını çürüklüğünü sorgulamak aklımıza bile gelmedi, ta ki 17 Ağustos gecesine kadar.

O gece yarısı ev sallanmaya başladığında hepimiz panik olduk ama babam pijamalarıyla merdivenlere yönelip dış kapıya doğru koşunca hepimiz anladık ki,
babam bile yaptığı eve güvenmiyor, demek ki
bir şeyler biliyor.

Arkadaş bu hikâyeyi anlattıktan sonra gülerek, “Hayatta babana bile güvenmeyeceksin” diyerek espri yapmayı da ihmal etmedi.

Bugün insanların depremden korkarak evlerden dışarı kaçmasının ve evlere giremeyerek dışarıda sabahlamalarının sebebi yapılara duyduğu
güvensizliktir
.

**


Evler yapılırken toprak zemini inceleyerek
konut izin ruhsatı verenlere
, inşaatçılara deniz kumu, çürük demir satanlara, inşaat malzemesi üretenlere, çimentodan çalanlara, demirden çalanlara, betondan yapılmış iç içe geçmiş yüksek evleri yapanlara yaptıranlara ve oturanlara sorulsa;

Nasıl bir ev hayal ediyorsunuz?

Ya da nasıl bir evde yaşamak istersiniz,

Ya da nasıl bir ev sizi mutlu eder?

Hepsinin hayali muhtemelen tek katlı bahçeli bir evdir.

Hayaller ve gerçekler neden bu kadar uyumsuz ve birbirine zıt?

Tek sebebi hırs; Fazla kazanma hırsı ve arzusu.

Şehirlerin yanlış yapılaşmasının tek ana sebebi bu.

Hırsa kapılanlar kimler?

Güç sahipleri.


**


Yapı mühendisliği alanında uzman ve aynı zamanda önemli bir düşünce adamı olan Prof. Dr.
Sadettin Ökten
'in 6 Şubat Kahramanmaraş depreminden sonra söylediklerini hatırlayalım;

“Ovalara yerleşmeyeceğiz, ovalar ziraat için.

Bunun dini kaynaklarda karşılığı da var, jeolojik kaynaklarda karşılığı da var.

Bu arada hakkı yenen bir meslek grubundan size söz edeceğim:
Geoteknik mühendisliği
. Hiç ortada yoklar. Halbuki mevzu onların mevzuu.

'Nedir o?' derseniz, zemin mekaniği.

Jeologlar alttaki kayaya kadar gelirler. Ondan sonra üstte bir zemin var. Otuz metre, kırk metre, elli metre, altmış metre...

O geoteknik mühendislerinin işidir.

Hiç onlardan bir hazret görmedim televizyonlarda. Ovalara yerleşmeyeceğiz. Madde 1;
Dağlara, yamaçlara çıkacağız.

Niye?

Kitab-ı İlahi’de de hitabı ilahide de, bize beyan buyrulan hususlarda
'Dağlar arza çakılan çivilerdir'
. Mealen söylüyorum.

Madde 2; Hafif bina yapacağız. Bunun için de ahşabı, çeliği kullanacağız. Betonarmeyi mümkün mertebe kullanmayacağız. Kerpici kullanacağız.

Az katlı bina yapacağız. Yayılacağız.

Yayıldığımız zaman tabiatla ilişkiyi koparmamış olacağız.

Yayıldığımız zaman sema ile ilişkiyi koparmamış olacağız. Gözümüzün önünde hail olmayacak, dağları görmemize karşı, ufku görmemize karşı."


**


İstanbul
’un tamamını tek katlı evlere dönüştürsek en fazla yayılacağımız alan körfezin sonu yani Kocaeli merkeze kadardır.
İstanbul, araçla bir saatlik uzakta bulunan sınır komşusu Kocaeli’nin merkezine kadar genişletilse
trafik sorunu, park sıkıntısı, asayiş, alt yapı, çevre kirliliği gibi
temel birçok sorun kendiliğinden çözülür.

Ev ve arsalar rant kapısı olmaktan çıkar.

Ev fiyatları düşer.

Kiralık ev sayısı azalır.

Herkesin ev sahibi olma imkânı artar.

Mahalle kültürü ve komşuluk yeniden canlanır.

Yeryüzüne yayılmak demek gri renkten yeşile geçmek demektir.

Daha çok toprak daha çok ağaç daha çok yeşil alan, daha çok temiz hava, daha çok güvenli alan, daha çok gökyüzü demektir.


**


Doğayla tabiat kanunlarıyla dikleşirsen karşılığını alırsın.

Havayı kirletirsen denizi kirletirsen, toprağı kirletirsen bedelini ya canınla ya malınla ödersin.

İnsanın olduğu gibi doğa dediğimiz tabiatın da kanunları vardır.

Bir yerde kanun varsa orada bir kanun koyucu vardır.

O temel kanunlara sebepler diyoruz.

Kanunlar sebep sonuç ilişkisi ile yürür.

İnsan da doğanın içinde yaşayan yaşamak zorunda olan en akıllı canlı olarak bu işleyişe saygı duymak ve o kurallara uymak zorundadır.

Kurallara uyulmadığında
depremle sel ile farklı afetlerle
karşı karşıya olacağını bilir.

Her şey o kanunlara uygun biçimde işlediği sürece bir sıkıntı olmaz.

Kanunlarla dikleşilmez.

Biz evlerimizi sağlam, işlerimizi düzgün yaparsak depremler bitmez.

D
epremler doğa kanunu gereği yine olur ama biz depremden korkmayız, Japonya’daki gibi.
#deprem
#İstanbul
#Yaşar Süngü