Adil düzene ne oldu?

04:0030/09/2025, Salı
G: 30/09/2025, Salı
Yusuf Dinç

Türk siyasetinin ekopolitik yönelimlerine dair söylenecekler var. Partiler tümden küresel sermayeye tabi bir ekopolitik kurdu. Bir Vatan Partisi direniyor. Bir de Cumhur İttifakı’nın özü. Maalesef siyaset olması gerektiği gibi ekopolitik farklılaşmayla değil popülist akım ve retoriklerle çeşitleniyor. Bir kafa karışıklığına işaret eden bu bulanıklık dahi düzenin değişmeye başladığını göstermeye yeter. Halk partisi gibi bazısında ekopolitik falan koptu gitti. Eylem-söylem tutarsızlığı içinde bir

Türk siyasetinin ekopolitik yönelimlerine dair söylenecekler var. Partiler tümden
küresel sermayeye
tabi bir ekopolitik kurdu. Bir
Vatan Partisi
direniyor. Bir de
Cumhur İttifakı’nın
özü.

Maalesef siyaset olması gerektiği gibi ekopolitik farklılaşmayla değil popülist akım ve retoriklerle çeşitleniyor.

Bir kafa karışıklığına işaret eden bu bulanıklık dahi düzenin değişmeye başladığını göstermeye yeter.

Halk partisi gibi bazısında ekopolitik falan koptu gitti. Eylem-söylem tutarsızlığı içinde bir gidişat sergileniyor. Gelecek partisi zira…

Deva falan iyi gene. Yaramaz ama ne olduğu belli.

Türkiye’de ekopolitik duruşuyla küresel sermaye karşısında kemikleşmiş partiler vardı. Takip edemedim uzun zamandır ancak geçen hafta önüme bir fırsat çıktı.

Sözcü TV’de hemşehrim de olan Sn
Mahmut Arıkan’ı
izledim. Özlem Gürses sordu. “Samimiyet” temalı bir muhalefet söylemiyle soruları karşıladı.
Gürses konuyu ekonomiye getirdi.
Saadet Partisi
ne öneriyor gibi bir soru sordu.

İşte dedim, siyonizm tam gemi azıya almışken Saadet Partisine sorulacak en iyi soru. Ya da belki yegâne soru…

Ama ne fayda, simitler-çaylar havada uçuştu, Sn Arıkan bir kere olsun “
adil düzen
” demedi, diyemedi. Vay be…

Türk siyasetinin geliştirdiği en değerli iki kavramlaştırmadan ikincisini sahipsiz gördüm.

Birincisi
Nizam-ı âlem i’la-yı kelimetullah
… Fatih’ten miras…
Oysa
Erbakan
’ın bıraktığı yerden üstüne çok koymuşlardır, diye düşünmüştüm. Beğenmiyorlarsa adil düzenin içeriğini değiştirmişlerdir, baştan yazmışlardır, bir şeyler yapmışlardır dedim. Belli belirsiz bir şeyler var ama adil düzen değil.
Merhum Başbakan neredeyse hiç siyaset konuşmadı, kültür konuşmadı, eğitim konuşmadı; konuştuysa
siyonizme
karşı adil düzeni konuştu. Bir şeyi çözerse her şeyi çözeceğini biliyordu belki. Her şeyi mezcediyordu da ekopolitik kısmı belirleyiciydi.

Şimdi adil düzensiz Saadet Partisi mi olur?

Belki partide yaşanan yol ayrımı nedeniyle miras diğer tarafta kalmıştır, dedim.

Fakat gördüm ki
Yeniden Refah Partisi
de oralı değil.
Milli görüş
var, adil düzen yok. Adil düzensiz milli görüş mü olur?

Hasılı, kimse Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın samimiyetini sorgulayacak durumda değil.

Geçen Gaffar Yakınca ile konuştuk. Solcu takılıp faizci olabilen yegâne solcuların Türkiye’de olduğuna hayıflandık.

Faizsiz finansman modelleri geliştiren Avrupa’nın JAK, MAG, Coop57 solcularının kulakları çınlasın.

Amacım partileri veya düşünceleri yermek değil. Zaten kim ne diyor diye bugün araştırmam da yersiz değil.

Fırtına yaklaşırken Türkiye yeni dünya düzenindeki ekopolitiğini arıyor.

Türkiye’nin eski dünyadan yeni dünyaya geçenler arasında olacağı Cumhurbaşkanının ABD ziyaretiyle ilan oldu.

Evet, Türkiye geçecek. Ama nasıl geçecek?

Bu soruya cevap bulunması gerekiyor. Bir mutabakat oluşturmak adına… Ekonomik birimlerin konumlanmasında kerteriz olsun diye…

Sn Bahçeli’nin TRÇ’yi gündemde tutma gayretini buna yoruyorum.

Benim meseleyi bu köşede parti parti ele alışımın nedeni de bu.

Bakan bakan, mevzi mevzi, parti parti gayretimizi ortaya koyacağız. Önerimizi sunacağız.

Adil düzenci adil düzenciliğini yapacak, solcu solculuğunun hakkını verecek. Ortaya karışık bağlamlar kimseyi kurtarmaz.

Siyasetin hali eleştirilecek bir durum olmanın ötesinde, popüler ifadesiyle silkilenecek bir durumdayız.

Bireysel ikballer değil, Türkiye’nin geleceğine katkı vermekse amaç…

Ya üniversiteler ya sivil toplum nerede diye de sorulabilir?

Türkiye önerisiz ortamda kendi isteğine göre mi, başkasının isteğine göre mi pozisyon alacak, alabilecek?

Tekdüze parti programı dönemi bitti.
Düşünce ocağı
gibi çalışma zamanı şimdi. Demokrasi bunu gerektirir. Artık küresel sermaye entegrasyonunun, pratik ve pragmatik siyasetin sorgulandığı bir döneme girdik.

Bakanların onlarca kurumu, sandığı, şirketi var. Ne yapıyoruz diye soracaklar.

Kılıçdaroğlu bile katkısını verdi.

Anmak istemiyorum ama teröristbaşı dahi bir okuma ortaya koydu.

Bakınız Türkiye, Tom Barrack’ı istemiyoruz dese, gönderebilecek ülke artık. İsim meselesi değil. Daha büyük.

Ben TÜSİAD’ın yaklaşımını bekliyorum ama TÜSiAD tartışmanın başında değil, daha çok sonunda olmayı seçecek.

Bugün adil düzen sahipsiz, milli görüş adil düzensiz, sol ise faizci. Türkiye’nin ekopolitik geleceği önerisiz kalırsa başkalarının yazdığı senaryoya mecbur kalırız.

Bugün partiler ekopolitik önerilerini sunup seçmenin tercihine bırakmak ve hatta ortamın çetinliğine göre bir mutabakat arayışına girmek zorunda. Türkiye’nin yeni dünyaya geçişi ancak böyle bir ortak akıl veya samimiyetle mümkün olacak.

#Ekonomi
#adil düzen
#politika