Ülkelerin ekonomik karakteri borsalardaki en değerli şirketlerine yansır veya en değerli şirketleriyle yansıtılır.
Mesela ABD ana endeksinde en değerli şirketler teknoloji şirketleridir. Çin’in teknoloji, e-ticaret, bankacılık şirketleri üstte gelir. Japonya’nın otomotiv, endüstri, finans ve teknoloji şirketleri ilk sıralarda yer bulur. Almanya’da yazılım, endüstri, finans ve telekomünikasyon üsttedir.
Türkiye’ninse ilk sıralar kompozisyonu bozuktu. Yıllarca ilk üçe banka dışında şirket sokulamamıştı. Bırakın ilk üçü ilk ona dahi bankacılık dışındaki sektörlerden firma sokabilmek istisnaiydi.
Ancak sonra sonra dengeli bir yapı ortaya çıkarılabildi. Sonra sonra dediysem son 10 yılı kastediyorum.
Bugün ilk 10’da üç banka kaldı. Farklı yıllarda değişmekle beraber holding, inşaat, perakende tüketim, havacılık ve enerji sektörü ilk onda yer bulurken en başa oynayan şirketlerden birisi savunma sanayinden geldi.
Turizm ve tarım Türkiye’nin dünyada ön plana çıkan diğer büyük sektörleri. Ama bu sektörlerde rekabetçi bir yapı bulunur. Tek başına bir firma çıkıp büyük olamaz. Tıpkı tekstildeki gibi. Yahut mobilyadaki gibi. Bunlar da Türkiye’nin ekseri KOBİ’ler eliyle sürdürdüğü sektörlerdir. Bu sektörlerde büyüklük oluşturacak türden tekelci engeller yoktur.
Bir şirketin borsada üstte olması için doğal tekel karakterinde olması gerekir. Yani rekabete kolay dahil olunamayan sektörlerden firmalar borsada üstte gelir. E-ticaret pazar yerleri, havacılık, bankacılık, teknoloji bu yüzden başattır. Perakende sektöründen firmanın üst sıralara yerleşmesiyse olsa olsa politik tasarım hatasıdır. Başka türlü olamaz. Kooperatifler etkin olsa perakende şirketi ilk ona giremezdi.
Peki hangi borsa şirketi Türkiye’nin en büyüğü olacak?
Fakat Türkiye bunu tercih eder mi, sorusu gelir gündeme. Piyasa kendi arz-talebi içinde işliyor olabilir. Fakat en değerli şirketinin hangisi olabileceği bir tercih meselesidir. Eğer tercih Aselsan’dan yana olursa belli avantajlar kazanılır.
En basitinden Türkiye’nin savunma sanayii için Aselsan’ın borsada en büyük şirket olması iyi bir pazarlama enstrümanı olarak kullanılabilir. Bu yolla savunma endüstrisinin tümüne kaldıraç sağlanabilir.
O yüzden tercihin bu yönde olmasını beklemek mümkündür. Hem Aselsan dijital para ve diğer teknolojilerin de paydaşı durumundaki bir kurumdur.
Fakat avantajlarına rağmen gene de Aselsan’ın en değerli şirket olması tercih edilmeyebilir. Bu coğrafyalar böyledir. Değerlerini göz önüne çıkarmayı sevmez ve hatta öne çıkmasından huzursuz olur.
Bunu finansal bağlar takip edecektir.
Finansal bağlar derken alelade bir ifade de bulunmuyorum. Türkiye’nin politik gücünün tahkiminden bahsediyorum.
Bu işlere liberal yaklaşmak doğru değildir. Kendi matematiği içinde çözülmeyebilir. Bir politika etrafında finansal bağlar şekillendirilmesinde beis yoktur. Yarın İran’a ambargo kalkarsa Tahran’a bir şube açmamız gerektiğiyle ilgili perspektifi kimden alacağız?
Evet, politikada çok iyiyiz. Ama yetmez. Ekonomi, finans, spor, kültür, eğitim hepsi birden gelmeli.
Bir maçı beceremeyen sermayeyi ve finansı nasıl becerecek. Politik vizyonun bir parçası olmalı bu işler.
Türkiye entegrasyona dönük birçok konuda çok iyi.
Mesela Karabağ ve Azerbaycan bir türküyle Türkiye’nin kalbinin bir parçası olmuştur.
Türk devletleriyle bağ üniversitelerle kurulmuştur.
Tamam biz delikanlıyız gönül coğrafyamızla böyle işler yaparız para-pul işlerine girmeyiz. Fakat bizim girmediğimiz işlere başkaları girip dengeyi bozuyor.
Artık özellikle İslami finansı kullanarak finansal bağ kurma zamanı gelmiştir. Bu işler para işi değildir. Gönül işidir. İletişimin büyük çerçevesinin bir parçasıdır.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.