Aselsan en değerli şirket olacak mı?

04:003/06/2025, Salı
G: 3/06/2025, Salı
Yusuf Dinç

Ülkelerin ekonomik karakteri borsalardaki en değerli şirketlerine yansır veya en değerli şirketleriyle yansıtılır. Mesela ABD ana endeksinde en değerli şirketler teknoloji şirketleridir. Çin’in teknoloji, e-ticaret, bankacılık şirketleri üstte gelir. Japonya’nın otomotiv, endüstri, finans ve teknoloji şirketleri ilk sıralarda yer bulur. Almanya’da yazılım, endüstri, finans ve telekomünikasyon üsttedir. Türkiye’ninse ilk sıralar kompozisyonu bozuktu. Yıllarca ilk üçe banka dışında şirket sokulamamıştı.

Ülkelerin ekonomik karakteri borsalardaki en değerli şirketlerine yansır veya en değerli şirketleriyle yansıtılır.

Mesela ABD ana endeksinde en değerli şirketler teknoloji şirketleridir. Çin’in teknoloji, e-ticaret, bankacılık şirketleri üstte gelir. Japonya’nın otomotiv, endüstri, finans ve teknoloji şirketleri ilk sıralarda yer bulur. Almanya’da yazılım, endüstri, finans ve telekomünikasyon üsttedir.

Türkiye’ninse ilk sıralar kompozisyonu bozuktu. Yıllarca ilk üçe banka dışında şirket sokulamamıştı. Bırakın ilk üçü ilk ona dahi bankacılık dışındaki sektörlerden firma sokabilmek istisnaiydi.

Ancak sonra sonra dengeli bir yapı ortaya çıkarılabildi. Sonra sonra dediysem son 10 yılı kastediyorum.

Bugün ilk 10’da üç banka kaldı. Farklı yıllarda değişmekle beraber holding, inşaat, perakende tüketim, havacılık ve enerji sektörü ilk onda yer bulurken en başa oynayan şirketlerden birisi savunma sanayinden geldi.

Bu kompozisyon önemli. Türkiye havayolu taşımacılığıyla, müteahhitleriyle ve savunma sanayisiyle dünyada ön plana çıkan bir ülke. Endeks ekonomiyi yansıtmaya başladı. Eğer mevcut
ekopolitikle
yeniden bozulmazsa…

Turizm ve tarım Türkiye’nin dünyada ön plana çıkan diğer büyük sektörleri. Ama bu sektörlerde rekabetçi bir yapı bulunur. Tek başına bir firma çıkıp büyük olamaz. Tıpkı tekstildeki gibi. Yahut mobilyadaki gibi. Bunlar da Türkiye’nin ekseri KOBİ’ler eliyle sürdürdüğü sektörlerdir. Bu sektörlerde büyüklük oluşturacak türden tekelci engeller yoktur.

Bir şirketin borsada üstte olması için doğal tekel karakterinde olması gerekir. Yani rekabete kolay dahil olunamayan sektörlerden firmalar borsada üstte gelir. E-ticaret pazar yerleri, havacılık, bankacılık, teknoloji bu yüzden başattır. Perakende sektöründen firmanın üst sıralara yerleşmesiyse olsa olsa politik tasarım hatasıdır. Başka türlü olamaz. Kooperatifler etkin olsa perakende şirketi ilk ona giremezdi.

İlk üçe
savunma sanayii
şirketi sokan tek G20 ülkesi şimdilik Türkiye. Başka ülkelerde savunma sanayii şirketleri halka açık olmaya da bilir. Fakat hakikaten son dönemde dünyada savunma sanayisiyle ön plana çıkan ülkelerden birisi Türkiye. Aslında Türkiye sanayisi kan kaybederken dünyada en çok savunma sanayisiyle ön plana çıktı.

Peki hangi borsa şirketi Türkiye’nin en büyüğü olacak?

Teorik olarak Türkiye dünyada savunma sanayii ile ön plana çıkmışsa en değerli şirketinin
Aselsan
olması gerekir.

Fakat Türkiye bunu tercih eder mi, sorusu gelir gündeme. Piyasa kendi arz-talebi içinde işliyor olabilir. Fakat en değerli şirketinin hangisi olabileceği bir tercih meselesidir. Eğer tercih Aselsan’dan yana olursa belli avantajlar kazanılır.

En basitinden Türkiye’nin savunma sanayii için Aselsan’ın borsada en büyük şirket olması iyi bir pazarlama enstrümanı olarak kullanılabilir. Bu yolla savunma endüstrisinin tümüne kaldıraç sağlanabilir.

O yüzden tercihin bu yönde olmasını beklemek mümkündür. Hem Aselsan dijital para ve diğer teknolojilerin de paydaşı durumundaki bir kurumdur.

Fakat avantajlarına rağmen gene de Aselsan’ın en değerli şirket olması tercih edilmeyebilir. Bu coğrafyalar böyledir. Değerlerini göz önüne çıkarmayı sevmez ve hatta öne çıkmasından huzursuz olur.

Mesela Suudi enerji devi
Aramco
… Şirket o kadar büyük ve değerliydi ki Suudların başına bela açmak üzereydi.
Prens Salman
(MBS), tam Aramco ABD’de halka arz edilecekken sorumluluk aldı. Görevinin en başında attığı çok tartışmalı adımları biraz bundandı. Halka arz sürecini böyle durdurabildi.
Evet coğrafyamız böyledir. Ancak Türkiye özgüvenini artık yeniden kazandı. Daha doğrusu
Türkiye özgüveniyle gerçekliği arasındaki farkı artık azalttı.
Kendini ifade etme zamanı geldi. İletişiminin bir parçası da hangi şirketinin borsanın en değerlisi olduğuyla alakalı olacak.
Eğer Aselsan’ın en değerli şirket olduğunu görürsek Türkiye politik alandan ekonomik alana geçmiş olacaktır.

Bunu finansal bağlar takip edecektir.

Finansal bağlar derken alelade bir ifade de bulunmuyorum. Türkiye’nin politik gücünün tahkiminden bahsediyorum.

Libya, Şam, Cibuti
Türkiye’yi bekliyor. Afrika ülkelerinde Türkiye politik dengeleyici rolünü ekonomik dengeleyici olarak güçlendirmeli.
Birleşik Arap Emirlikleri
’nin aldığı finansal pozisyonu Afrika’nın doğusundan ve kuzeyinden başlayarak paylaşmalı.
Suudi Arabistan
ile finansal etkileşimini
Katar
ile olduğu gibi bir anlama bindirmeli.
Güney Asya ile kurduğu politik bağı
Malezya
ve
Endonezya
bankalarını İstanbul Finans Merkezine dahil ederek pekiştirmeli.
İslami finans ne güne var?
Elbette, bu işleri yapmak için.
Hala
Çin’de
bir banka şubesi yok Türkiye’nin. Eksen dengesinde finansal konumlandırmasını yeniden planlamalı.

Bu işlere liberal yaklaşmak doğru değildir. Kendi matematiği içinde çözülmeyebilir. Bir politika etrafında finansal bağlar şekillendirilmesinde beis yoktur. Yarın İran’a ambargo kalkarsa Tahran’a bir şube açmamız gerektiğiyle ilgili perspektifi kimden alacağız?

Türkiye’nin ticaretini, karlılığını,
finansal pazar olmaktan evsahibi olmaya geçişini
ancak böyle başarabilir,
Türkiye’yi yeni dünya düzeninde ancak böyle ekonomik olarak konumlandırabiliriz.
Büyük mimarinin parçaları olacak işler bunlar.

Evet, politikada çok iyiyiz. Ama yetmez. Ekonomi, finans, spor, kültür, eğitim hepsi birden gelmeli.

Şam’da bir
Fenerbahçe
maçı organize etmek Suudi Arabistan’da organize etmek kadar zor olmamalı.

Bir maçı beceremeyen sermayeyi ve finansı nasıl becerecek. Politik vizyonun bir parçası olmalı bu işler.

Türkiye entegrasyona dönük birçok konuda çok iyi.

Mesela Karabağ ve Azerbaycan bir türküyle Türkiye’nin kalbinin bir parçası olmuştur.

Irak, İran, Suriye
İbrahim Tatlıses
’le Türkiye’yi kucaklamıştır. Şiirimizin lambasını yeniden parlatmak gerekir.
Körfez ülkeleri
Diriliş Ertuğrul
’la kardeşlik köprülerini pekiştirmiştir.

Türk devletleriyle bağ üniversitelerle kurulmuştur.

Tamam biz delikanlıyız gönül coğrafyamızla böyle işler yaparız para-pul işlerine girmeyiz. Fakat bizim girmediğimiz işlere başkaları girip dengeyi bozuyor.

Artık özellikle İslami finansı kullanarak finansal bağ kurma zamanı gelmiştir. Bu işler para işi değildir. Gönül işidir. İletişimin büyük çerçevesinin bir parçasıdır.

#Ekonomi
#Politika
#Yusuf Dinç