IMF küresel merkez bankalarının enflasyonla mücadelede başarı elde ettikten sonra aşırı düşük faiz ortamına döneceklerini bekliyor. IMF son Global Ekonomik Görünüm raporunda küresel merkez bankalarının çok kısa vadede olmasa da enflasyonun hızını kesmesini müteakip aşırı düşük faiz ortamına dönebileceğini beklediğini belirtti. Faiz artışlarının geçici olduğunu değerlendiren rapor reel faizde pandemi öncesi seviyelere dönüşebileceğine işaret ediyor. Bank of America da önümüzdeki FED toplantısında
IMF küresel merkez bankalarının enflasyonla mücadelede başarı elde ettikten sonra aşırı düşük faiz ortamına döneceklerini bekliyor.
IMF son Global Ekonomik Görünüm raporunda küresel merkez bankalarının çok kısa vadede olmasa da enflasyonun hızını kesmesini müteakip aşırı düşük faiz ortamına dönebileceğini beklediğini belirtti. Faiz artışlarının geçici olduğunu değerlendiren rapor reel faizde pandemi öncesi seviyelere dönüşebileceğine işaret ediyor. Bank of America da önümüzdeki FED toplantısında artış gelirse resesyon riski nedeniyle bunun son artış olabileceğini değerlendiriyor. FED’in Mayıs başındaki toplantısında beklenti 25 baz puanlık artış şeklinde.
FED ve Avrupa Merkez Bankası’nın faiz indirimi yönde atacağı adımlar veya kuracağı iletişim, konjonktürü Türkiye lehine çevirebilir. Yuan Rezerv paralar arasında önemini artırırken Çin merkez bankasının da düşük faiz politikasından yana adımlar atması da dengeler üzerinde belirleyici oluyor. Son olarak Japon merkez bankasının para politikasında genişlemeci adımları dikkat çekmişti. ABD ve Avrupa’da batan bankalar sonrası para politikasının yönüyle ilgili tartışmalar alevlenirken Nobel ödüllü iktisatçılar dahil faiz artırmanın son dönemdeki küresel enflasyonist etkilerle mücadelede etkili olmayacağını uzun zamandır savunuyor.
FED’in politikaları diğer merkez bankalarını peşinden sürüklerken yüksek borçlu ekonomiler için alarm zilleri çalıyor. Yüksek borçlu ekonomilerde finansal kesimin yaşadıkları stres testi senaryolarını dahi aşan faiz şokuna dayanmakta zorlandığı gözüküyor. CDS primleri gelişmiş ülkelerdeki finansal kurumlar için yükselmeye devam ediyor. Avrupa için de genel olarak CDS primleri yükselişini sürdürüyor.
Maastricth kriterleri kapsamında %60 olan merkezi hükümet borcunun gayrisafi yurtiçi hasılaya oranını bugün için tutturabilen bir Avrupa ülkesi neredeyse bulunmuyor. Litvanya, İsveç, Lüksemburg, Bulgaristan ve Estonya dışındaki ülkeler %60 kriterinin çok üzerinde borçluluğa sahip. Avrupa ortalaması ise %93. Yüklendikleri borcun maliyeti faiz artışlarıyla artarken kemer sıkma tedbirlerine gitmeyi planlayan Avrupa’da sosyal huzursuzluk artıyor. Türkiye bu bakımdan birkaç küçük ekonomi hariç Avrupa’nın tamamından daha iyi durumda.
Birçok Avrupa ülkesi için bütçe açıkları da %3 olarak belirlenen kriterin üzerinde. Bu durum borçlanma eğilimlerinin devam edeceğini gösteriyor. Avrupa, Ukrayna’daki savaş sonrası büyüme tarafında da sorunlar yaşıyor.
Türkiye birçok ülkenin zorluklar yaşadığı bu dönemde fırsatlar elde etti. Faiz politikaları değişene kadar pozisyonunu koruması en akılcı yol olarak gözüküyor. Yatırımlarını artırırken uluslararası enerji tedariğinde ve lojistik zincirinde önemini pekiştirebilir. Kendi gaz kaynaklarına erişimi de Türkiye’de yatırımların güvenliği bakımından hayati önem arz ediyor.
Kuzey yarım küre yaza girerken gıda enflasyonunun düşeceği ve enerji açıklarının görece azalacağı bir dönemde küresel merkez bankaları faiz artırım döngüsünün sonuna gelebilir. Sonbahar bu bakımdan kritik. Çin, Hindistan gibi büyük ekonomilerde merkez bankaları piyasa dostu tavır alabileceği gibi FED ve Avrupa Merkez Bankası finansal istikrar için faiz indirimine dönük iletişim kurmaya bu dönemde başlayabilir. Türkiye’ye turizm kaynaklı döviz girişinin yüksek olacağı yaz aylarını müteakip TL üzerindeki baskı azalabilir.