Kentsel dönüşüm kredisinin faydaları

04:0019/03/2023, Pazar
G: 19/03/2023, Pazar
Yusuf Dinç

Türkiye deprem riski altında. Korkutucu ama sinmek olmaz. Çünkü bu risk gerçekleşmeden istenmeyen sonuçlarının önemli bölümünden kaçınmak mümkün. Bu da kentsel dönüşümle yapılabilir.Fakat dönüşümün de bir maliyeti var. Bu maliyeti karşılamak çokları için imkânsız. Onlara sosyal konut sayılarını artırarak çözüm getirilebilir, getirilmelidir. Nüfusun önemli bir bölümü ise uygun finansman imkânlarıyla dönüşüm sorununu aşabilirdi ki Hazine ve Maliye Bakanlığı gereğini yaptı. Bakanlık tatmin edici bir

Türkiye deprem riski altında. Korkutucu ama sinmek olmaz. Çünkü bu risk gerçekleşmeden istenmeyen sonuçlarının önemli bölümünden kaçınmak mümkün. Bu da kentsel dönüşümle yapılabilir.

Fakat dönüşümün de bir maliyeti var. Bu maliyeti karşılamak çokları için imkânsız. Onlara sosyal konut sayılarını artırarak çözüm getirilebilir, getirilmelidir. Nüfusun önemli bir bölümü ise uygun finansman imkânlarıyla dönüşüm sorununu aşabilirdi ki Hazine ve Maliye Bakanlığı gereğini yaptı. Bakanlık tatmin edici bir tutar ve maliyetle Kentsel Dönüşümde Yeni Destek Paketini ilan etti.

Pakette hem fertler hem yükleniciler için iki farklı kredi kampanyası sunuluyor. Fertlere 1 milyon 250 bin TL için bir kısmı Bakanlık tarafından karşılandıktan sonra %0,79 aylık kredi maliyetiyle 10 yıl vadeli kaynak sunuluyor. Yükleniciler ise 12 ay ödemesiz, 48 ay vadeli 250 milyon TL’ye kadar kredi imkânından yararlanabiliyor.

Gerçekten çok ama çok önemli bir destek. Can kurtaran bir destek.

Türkiye’de milyonlarca bağımsız bölümün dönüşüme sokulması gerektiğini biliyoruz. Müteahhitleri bir tarafa bırakıp sadece 3 milyon kişinin 1 milyon 250 bin liralık krediden yararlandığını varsayarsak 3,75 trilyonluk (187,5 milyar dolar) bir kaynak sağlanılacağı anlaşılır. Bu miktarda bir ilave kredi tutarı bankacılık kredilerinin %50 civarı artması demektir. (Selektif şartlarda kredi miktarının daha fazla azalmayacağı göz önüne alınarak.) Bankalar bu tutarın %20 kadar kısmını ilk defa ürettikten sonra gerisi kaydi para mekanizması içinde yaratılabilir. Kredi/Mevduat oranının bugün için %85 olduğu göz önüne alındığında bu kaynak hazır gibi görünmektedir. Kredi selektif nitelikli olduğundan dolarizasyon etkisi beklenmez ama kaynağı alacak müteahhidin TL’de kalması planlanmalıdır. Yahut kredi, limit olarak açılır ve inşaatın tamamlanma oranına göre kısmi tutarlar çözülerek süreç yönetilebilir.

Peki, bu kredinin ekonomi içindeki bazı faydaları neler olacak? Evvela Kahramanmaraş depremleri üzerinden 40 günden fazla zaman geçti. Çok canımız yandı. Hem de çok. Ama ekonomimiz de yara aldı. 2023 ile ilgili beklentilerimiz değişti. İlk ekonomik hasar tespitleri 30 ila 80 milyar dolar arasında hesaplanıyordu. Bugünse elimizde daha sağlıklı bir tahmin var. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı tarafından hazırlanan Kahramanmaraş ve Hatay Depremleri Raporuna göre Türkiye’nin son depremlerden 2 trilyon TL (103,6 milyar dolar) hasar aldığı hesaplandı. İşte bu hasarın bir kısmı kısa vadede kalanı orta vadede Kentsel Dönüşümde Yeni Destek Paketiyle giderilebilecek. Yani makroda büyümeyi destekleyen bir faydası olacak.

Sonra bu finansmandan yararlananlar yerine göre belki 3, belki 5, belki 10 milyonluk konutların sahibi olacaklar. Yani edinim maliyetlerini saymazsak 1,25 milyon TL verip (eğer bir miktar daha müteahhit talebi olacaksa onu da göz ardı edersek) 5 kat-10 kat değerli bir varlığa sahip olacaklar.

Türkiye’nin milli serveti artarken bankaların teminat kalitesine varana kadar pek çok alanda iyileşme olacak. Birçok sektörde dış talep azalmışken çarklar hızlı dönmeye başlayacak. Konut sektörüne iş üreten sektörlerin de bir miktar kredi ihtiyacı artacak. Bankaların da kredi portföyünde doğal bir çeşitlenme oluşacak. Böylece inşaat riski üzerine oluşacak yoğunlaşma bir miktar dağıtılabilecek. Ama bu sektörlerin talebi karşılayabilmesi için kredi pazarından paylarının ayrılmasıyla ilgili mutlak bir fikre sahip olmak gerek, bunu da söyleyeyim. Türkiye böylece performans göstergelerinde kentsel dönüşümün belki yıllarca olumlu katkısını alacak.

Bunun yanında kalkınmacı faydaları da var. Eğer ada bazlı geniş parseller topyekün dönüştürülebilirse nesiller daha nezih ortamda yetişecek. Daha sürdürülebilir bir çevre ortaya çıkacak. Okullar, sağlık kurumları, sosyal alanlar daha doğru planlanabilecek. Elektrikli otomobillerle barışık bir yapılaşma ortaya çıkarılabilecek. Havanın, suyun ve diğer her şeyin kalitesi yükselecek.

FED ve kapitalist cehalet

FED her şeyi eline yüzüne bulaştırdı. Bir tarafı yapayım derken öbür tarafı bozdu. Hem de sorumluluğu hilafına... FED’i bir gelişmekte olan merkez bankası gibi yönetmek ancak yeni dünyayı okuyamamakla mümkündür. ECB için de aynı... Ekonomiyi faizle kaim görmek ancak kapitalist bir cehalettir.

Yakında faiz, teorileri ve teorisyenleriyle beraber çöp olacak. Türkiye faiz indirirken hangi risklerden kaçınmış olduğu bugün dünyadaki banka batışlarıyla daha iyi anlaşılıyor. Türkiye, kendi insanı ve bankaları el verse ya da en azından aleyhte gitmese çok daha iyi geçebilirdi süreci. Gene de tüm aksi gidişe rağmen iyi.

Borda bir üst katma değere geçildi

Türkiye ithalatçı olduğu bor karbürü üretmeye başlayarak ihracatçı oluyor. Bugün açılan Etimaden Balıkesir/Bandırma Bor Karbür Üretim tesisinde üretilecek olan bor karbürün bugünkü piyasa ton değeri 30 bin doların üzerinde. Tesisin 1000 ton kapasitesi var. Tesis, Türkiye’nin bor üretiminde bir üst katma değere geçişini ifade ediyor. Bakan Dönmez’in YeniŞafak’a verdiği özel röportajda 1950’lerde tonu 100-150 dolarlık cevher üreticisi olan Türkiye’nin 1960 sonlarından itibaren tonu 1000-1200 dolar olan rafine bor (borik asit) üretimine geçtiğini, bugün ise Türkiye’nin bor tarafındaki kızılelması olan Nano Bor’dan bir önceki katma değer seviyesine ulaştığını söylüyor. Emet’te yapılacak ilave 5000 bin tonluk yatırımla Türkiye 60 milyar dolarlık küresel bor karbür pazarından alacağı payı da artıracak. Dünyanın en sert 3. malzemesi olan bor karbürün küresel talebinin 30 bin ton civarında olduğu biliniyor. Bakan Dönmez bordaki kızılelma olan ve bir sonraki katma değer seviyesini temsil eden nano bor üretiminin de uzak olmadığını söyledi. Eti Maden Genel Müdürü Serkan Keleşer ve Bor Enstitüsü Başkanı Abdülkerim Yörükoğlu bor karbürün elmas ve kübik bor nitrürden sonra dünyadaki en sert üçüncü malzeme olduğunu ifade ediyor. Bor karbür dayanımı ve sertliğiyle uzay teknolojilerinden, savunma sanayiine kadar birçok sektörde kullanım alanına sahip. Tesis açılışı sonrası bor karbürden yararlanan sektörlerin Türkiye’ye yatırımlarının cezbedilebileceği düşünülüyor.

Diğer taraftan 685 milyon tonla dünyadaki en büyük ikinci nadir metal rezerviyle Türkiye daha katma değerli alanlar da açabilecek.

#Deprem Riski
#Can Kurtaran Destek
#Kentsel Dönüşüm
#Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı