Türkiye, önceki gün iğrenç bir terör saldırısına maruz kaldı. Ülkemizin savunma sanayisinde yaptığı devrimin BAYKAR’la birlikte öncülerinden TUSAŞ vuruldu. Uzunca süren bir silahlı çatışma bile yaşandı! 5 insanımız şehid oldu, 22 insanımız da yaralandı.
Türkiye’nin savunma sanayisine saldırmak, Türkiye’nin bağımsızlığına saldırmaktır. Alçakça bir saldırı bu.
Başından bu yana Gazze’deki soykırımın asıl hedefinin, orta ve uzun vadede Türkiye olduğunu yazıp söylüyorum. Doğu Akdeniz’de her birinde yüzlerce savaş uçağının olduğu 6 Amerikan Deniz filosunun konuşlandırılması Gazze için olmasa gerek, değil mi?
Aynı şekilde Çin’in de 6 deniz filosuyla hemen Doğu Akdeniz’e damlaması, orta ve uzun vadede bölge üzerinden dünyanın öncelikle stratejik haritalarının yeniden çizilmesi için atılmış adımlar olarak görülmeli.
Amerika’nın da, Çin’in de belli başlı Avrupa ülkelerinin de Doğu Akdeniz’e ve Kıbrıs Rum kesimine askerî yığınak yapması, sadece Gazze için atılan adımlar olarak görülemez!
Şunu herkes kafasına kazısın: Emperyalistler adım adım İran’ı Osmanlı coğrafyasına yerleştiriyorlar ve Türkiye’yi köşe sıkıştırmaya, kuşatmaya çalışıyorlar!
İran, İngilizlerin ve Yahudilerin gizli müttefikidir. Ehl-i Sünnet’in kalesi Türkiye’nin önünü tıkamak için yarım asırdır bölgeye yerleştiriliyor; orta ve uzun vadede nükleer silah teknolojisine de kavuşturularak Türkiye’ye musallat edilmeye çalışılacak. Bunu görememek için ya salak ya da asalak olmak lazım.
Her şeye rağmen Türkiye’ye karşı büyük bir tuzak kuruluyor Şiî-Sünnî çatışması üretmek için. Türkiye bu oyuna gelmeyecek, İran’ı Batılıların kucağına itme aymazlığı göstermeyecek, kendi medeniyet yörüngesinde tutmak için çaba gösterecek: Planlanan Şiî-Sünnî çatışmasını önlemenin yollarından biri bu.
TUSAŞ’a yapılan saldırının, Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın “bölgede asıl hedef Türkiye” açıklamaları ile MHP lideri Devlet Bahçeli’nin emperyalistlerin Kürtleri kullanmalarına karşı bin yıllık kardeşliğimizi hatırlatmasından hemen sonra gelmesi aslâ tesadüfî değil.
Burnumuzdan soluyoruz bütün Türkiye olarak. Kuklalara elbette gereken cevap ânında verildi ve verilecek. Ama asıl, kuklaları oynatan kuklacı emperyalistlere gereken mesaj ve cevap verilmeli.
Kuklalara da, kuklacılara şunu hatırlatmak isterim: Bu ülke, bin yıl benzeri görülmemiş bir kardeşlik örneği ortaya koydu. Selçuk çocukları ile Selahaddin çocukları birbirlerine omuz verdiler ve dünya tarihinin akışını değiştiren bin yıllık benzersiz bir medeniyet tecrübesi armağan ettiler bütün insanlığa. Eğer birbirlerine omuz vermek yerine omuz vurmaya kalkışsalardı, belki de bugün bu topraklarda olmayacaktık.
O yüzden Türkiye’de laikçilik üzerinden, Türkiye’nin doğusunda da Stalinizme kadar varan berbat kaynaklardan mülhem Kürt laikçiliği üzerinden bu ülkenin İslâm kardeşliği aşındırıldı. Laikçilik kutsandıkça etnik kimlikler kaşındı, İslâmî kimlikler ve duyarlıklar aşındı.
Askerî darbeler, İslâmî kimliklerin ve duyarlıların aşınmasına su taşıdılar. Eğer İslâmî kimlikler ve duyarlıklar daha fazla aşınırsa, Selahaddin ve Selçuk çocukları birbirlerine omuz vermek yerine birbirlerine omuz vurmaya kışkırtılacaklar ve bu dünyayı kendi elleriyle kendilerine cehennem edecekler -Allah muhafaza.
TUSAŞ saldırısı, Türkiye’nin birliğine, dirliğine, kardeşliğine sıkılmış bir kurşundur. Bu kurşunu sıkanlar, bu ülkenin kardeşliğini, birliğini ve dirliğini istemeyen emperyalistlerin kuklaları ve uşaklarıdır.
Türkiye sadece kuklalara değil, kuklaları tepe tepe kullanan emperyalist kuklacılara gereken mesajı en sert dille vermekten çekinmemelidir.
Şehitlerinize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza âcil şifalar diliyorum.
Vesselâm.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.