9. Yargı Paketi olarak bilinen Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin görüşmeleri TBMM Genel Kurulunda başladı. Kamuoyunu yakından ilgilendiren birçok düzenlemenin yer aldığı paket için infaz düzenlemesi, 4/4 ceza indirimi ve genel af gibi maddeler de gündeme geliyor. Peki, 9. Yargı Paketi ne zaman çıkacak?
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde yeni haftada gündem oldukça yoğun. Meclis Genel Kurulu'nda 9. Yargı Paketi görüşülecek. Plan ve Bütçe Komisyonu'nda 2025 yılı bütçesinin geneli üzerindeki görüşmeler başlayacak. Kurumlara dair görüşmeler, Türkiye Büyük Millet Meclisi bütçesi ile başlayacak.
Bu teklife göre, Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı ve İdari Yargı Ön Sınavı'nda soru sayısı 100'den 120'ye çıkarılacak.
Hakim ve Savcı Yardımcılığı Mülakatı'na çağrılacak aday sayısında değişiklik yapılacak, ilan edilen kadro sayısının bir katı fazlası aday, mülakata çağrılacak.
Buluntu olması nedeniyle veya kanun hükümleri gereğince trafikten men edilerek alıkonulan ve sahipleri tarafından 6 ay içinde teslim alınmayan veya aranmayan yediemin otoparklarındaki araçların satış usulü yeniden belirlenecek.
Sesli, yazılı veya görüntülü iletiyle hakaret suçu, uzlaştırma kapsamından çıkarılarak ön ödeme kapsamına alınacak.
Soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olan hakaret suçu bakımından şikayet süresi, her ne suretle olursa olsun fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren iki yılı geçemeyecek.
Arabuluculuk eğitimini tamamlayan ve mesleğinde 20 yıl kıdeme sahip olanlar, yazılı sınava girmeden arabuluculuk siciline kayıt olabilecek. Uzlaştırmacı olmak için hukuk mezunu olma şartı getirilecek.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç infaz düzenlemesi ile ilgili şu açıklamalarda bulundu;
"Bir yıllık denetimli serbestlik süresinden yararlanabilmesi için bu kişilerin belli bir süre cezaevinde kalabilmesiyle ilgili bir teklifimiz olmuştu. Bunu yine önereceğiz. Yine özellikle kamuoyunda duruşmadaki kılık kıyafeti nedeniyle indirim alan kişilerle ilgili hep eleştiri söz konusu oldu. Geçen yasama döneminde saf indirim almak için kılık kıyafetin indirim sebebi olmayacağı yönünde bir düzenleme yapmıştık ama bu konudaki eleştiriler de hep devam etti. Şimdi bu iyi hal indiriminin yeniden bir tartışılması lazım. Tabi burada hem ceza hukukçularımız, hem akademisyenlerimiz, uygulayıcılarımız ve özellikle milletvekillerimizle iyi hal indiriminin devam edip etmeyeceği konusunda. Çünkü cezalarda bir alt sınır var ve bir üst sınır var. Hakim dosyaya göre bu sınırlar arasında karar veriyor. Biz de iyi hal indirimi olduğunda bazı suçlar bakımından özellikle kamuoyunun bir tepkisiyle karşı karşıya kalıyoruz. Bu durumda bunu tekrar yeniden bir gözdem geçirmek gerekir. Bazı suçlar bakımından denetimli serbestlik uygulanır mı uygulanmaz mı bunu yine ceza hukukçularımızla konuşmamız gerekir. Kasten öldürme suçların, kasten yaralama suçların da özellikle denetimli serbestlik uygulamalarının toplumda eleştiriye neden olduğunu görürsün. Bu toplumdan gelen eleştirileri dikkate almak durumundayız. Ve özellikle toplumu suçtan korumalıyız. Zaten ceza hukukunun amacı, ceza adaletinin amacı toplumu suçtan korumaktır. Bu anlamda hem suçun işlenmesini önleyici tedbirler asıl önemli olan husus da burasıdır. Gerek eğitim çalışmaları gerek ailelere yönelik bilgilendirme çalışmaları ve suç işlendikten sonra da soruşturmanın etkin bir şekilde yürümesi gerekir. Soruşturmanın etkin bir şekilde yürümesi hukukla savcılığın çok iyi bir ilişki içerisinde bunu sürdürmesi lazım ve delilleri maddi gerçeği toplaması lazım.
Tabi, kişiler serbest kaldıktan sonra bir takım delillerin, görüntülerin ortaya çıkması toplumda rahatsızlığa neden oluyor. Dolayısıyla soruşturma aşamasında bu görüntülerin elde edilebilmesi, delillerin elde edilebilmesi konusundaki soruşturmanın daha etkin olabilmesiyle ilgili neler yapılabilir? Bizim seçim beyanahamemizde adli kollukla ilgili bir düşünce vardı. Bu konu tartışılabilir yeniden. Yine, soruşturma aşamasında da bu delillerin takdiri önemli. Kişinin işlediği suçun karşılığı bir cezayı alması önemli. Ceza aldıktan sonra da cezaevinde infaz sistemimizin özellikle caydırıcılığa yönelik olması lazım. Bu anlamda da islaha yönelik çok önemli çalışmalarımız var. Özellikle ceza üzerindeki kişilerin tahliye olduktan sonra bir daha suç işlememesi için gerekli eğitim çalışmaları, mesleki atölyeler, meslek edindirme bunları daha da arttırmanın çabası içerisinde olacağız. Tabi yargı reform strateji belgemiz sadece ceza alanında değil, hukuk alanında da yine vatandaşlarımızın özellikle uzun süren yargılamalardan bir daha şikayet etmemesi lazım. Şu anda bizim 25 bin hakim ve savcımız var. İlk derece istinaf ve yargıta olarak 3 dereceli bir sistemimiz var. Özellikle hakim ve savcılarımızın dosyaları incelerken, özellikle uzun süren duruşmalar, uzun duruşma aralıkları değil, kısa süre içerisinde duruşmanın tehdidi esastır. Duruşma başlar ve karar verinceye kadar devam eder. Ama zorunlu sebeplerle adli tıp raporunun beklenmesi, bilirkişi raporunun beklenmesi gibi sebeplerle ileriye atıldığını görüyoruz. O zaman bu süreçleri kısaltmamız lazım. Yani mahkemelerin bilirkişi raporlarının süresinde verilmesi ve delillerin süresinde hızlı bir şekilde soruşturma aşamasında ve konuşturmada da hızlı bir şekilde değerlendirip karara ulaşılması gerekiyor. O nedenle duruşma aralıklarının da uzun olmaması lazım. O nedenle bizim yargı reformu strateji belgenizin başlığı şu olacak. Hukukun üstünlüğünü esas alan, gecikmeyen ve öngörülebilir. Bu hem ceza adaleti sistemi bakımından suçun önlenmesi ve suçlunun cezalandırılması ve gerektiği yaptırımı, hak ettiği yaptırımın ona verilmesi ama bir daha da suç işlemeyecek noktaya getirilmesi. Bu anlamdaki hazırlıklarımızı önümüzdeki süreçte Sayın Cumhurbaşkanımız bütün istişarelerden sonra kamuoyuyla paylaşacak. Hep beraber görmüş olacağız.
9. Yargı Paketi Meclis'ten geçtikten sonra Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girecek. Konuyla ilgili açıklamalara haberlerimizde yer vereceğiz.