Normal şartlarda gazetelerin üçüncü sayfasında kendine yer bulacak olan Susurluk kazası, aracın içindekilerle birlikte gündeme oturduğunda tarihler 3 Kasım 1996’yı gösteriyordu. Balıkesir’in Susurluk ilçesinde 4 kişiyi taşıyan bir Mercedes otomobil, benzin istasyonundan çıkmakta olan bir kamyona çarptı. Aracın içinde bulunan eski Emniyet Müdür Yardımcısı Hüseyin Kocadağ, Gonca Us ve Mehmet Özbay olay yerinde hayatını kaybetti. Dönemin DYP Şanlıurfa Milletvekili Sedat Bucak ise yaralı kurtuldu. Olayın hemen ardından Mehmet Özbay kimliğini taşıyan kişinin, birçok suçtan Interpol tarafından aranan Abdullah Çatlı olduğu anlaşıldı.
MAFYA-SİYASET-DEVLET İLİŞKİSİ
RAPORLAR ÇETELERİ İFŞA ETTİ
Kazanın ardından TBMM’de Susurluk Araştırma Komisyonu kuruldu ve 4 aylık çalışma sonunda rapor yayınlandı. Raporda, devletin içinde “yuvalanan çeteler” olduğu belirtilirken, bazı devlet kurumlarının da bu yapıları desteklediği sonucuna varıldı. Raporda, “Devlet içinde çok sayıda istihbarat teşkilatı kurulurken, bunlar arasında koordinasyonsuzluk ve çekişme yaşandığı anlaşılmıştır. Hatta JİTEM’in ne görev yaptığı tam olarak öğrenilememiştir. JİTEM’in varlığı tartışılırken, eylemlerinin tartışmasız gerçek olduğu ortaya çıkmıştır” ifadeleri kullanılarak, devlet içindeki kontrolsüz güçten söz edildi.
MİT ÇATLI’YI KULLANDI
28 Şubat böyle geldi
Susurluk skandalının ardından başlayan “Sürekli Aydınlık İçin Bir Dakika Karanlık Eylemi” bir süre sonra ne hikmetse irtica eylemlerine dönüştü. Bir yandan da “Bu dinciler gelirse hepinizi kıtır kıtır keser” mealindeki olaylar teşvik ediliyordu. Postmodern darbenin tarikat şeyhi Müslüm Gündüz ve tayfası, işte bu günlerde devreye girdi. Yaşça kendinden hayli küçük Fadime Şahin adlı bir kadınla basılan Gündüz, 28 Şubat’ın en akıllarda kalan karesini verdi. Sürecin sonunda yargılandı ve hapis cezası aldı. O sırada Fadime Şahin, kanal kanal gezerek Müslüm Gündüz’ün kendisini taciz ettiğini, Ali Kalkancı’ya zikir için gittiğini ve orada iğfal edildiğini, “tarikatçılar” tarafından kandırıldığını anlatıyordu. 28 Şubat kararlarının alınmasıyla Şahin’in rolü de sona erdi.
FETÖ’YÜ GÜÇLENDİREN DARBE
Refah kapatıldı
21 Mayıs 1997’de Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş, iktidardayken Refah Partisi hakkında “Lâik Cumhuriyet ilkesine aykırı eylemleri” gerekçesiyle dava açmıştı.
İddianamede, okullarda başörtüsü ile bulunmanın laikliğe aykırı olduğundan tutun da Erbakan’ın tarikat liderlerine Başbakanlık Konutu’nda yemek vermesine, İmam-Hatiplerin ihtiyaçtan fazla olmasına kadar, şimdi okunduğunda 40 yaş altının hiçbir anlam veremeyeceği konulara değinildi.
Necmettin Erbakan istifasını sunduğu halde, Refah Partisi kapatıldı.
ŞİİR OKUMANIN YASAK OLDUĞU GÜNLER
KİM KİME HADDİNİ BİLDİRDİ
PKK elebaşı Abdullah Öcalan’ın Kenya’da yakalanıp Türkiye’ye teslim edilmesi, DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit’e yaramıştı. 18 Nisan 1999 erken seçimlerinden birinci parti olarak çıktı. Çıkta ama milletvekili yemin töreninde Fazilet Partisi Milletvekili Merve Kavakçı’nın TBMM’ye başörtüsüyle girmesine engel oldu. Ecevit’in Kavakçı’yı işaret ederek sözü, kendisini de partisi DSP’yi de tarihe gömmeye yetti.
Örgüt kuruyorlar adını biz koyuyoruz
12 Eylül ihtilalinden sonra Turgut Özal’ın Başbakan olduğu dönem, nispeten Türkiye’de özgürlüklerin estiği dönemdi. Doksanlı yıllar, işte bu yılların ardından geldi. Refah Partisi’ne, başörtülülere, dini özgürlüklere biraz yol verildi. Bürokrasi bu durumdan rahatsız olduğu için, kendisinden alınanları geri almaya kalkıştığını söylüyor Mazlum-Der’in kurucularından Av. Şâdi Çarsancaklı:
Gaffar Okkan’ı şehit ettiler
İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı Akın Birdal’ın 12 Mayıs 1998 günü Ankara’daki bürosunda saldırıya uğraması, faili meçhul konusu olacaktı. Saldırganlar Birdal’ın odasına kadar girerek önce sohbet etti, çay kahve içti, sonra da kurşun yağdırıp kaçtılar. 6 kurşun isabet eden Birdal ölmedi. Ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldı. JİTEM’in “Yeşil” kod adlı elemanı Mahmut Yıldırım, Birdal’a silahlı saldırı davasında yargılandı. Olayın azmettiricisi olarak Semih Tufan Gülaltay 19 yıl cezaya çarptırıldı.
DİYARBAKIR’DA KANLI PUSU
HABLEMİTOĞLU SUİKASTI
Necip Hablemitoğlu da Çankaya’daki evinin önünde 18 Aralık 2002 akşamı uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetti. Cinayetin ardından gazetelerde “derin cinayet-DGM’deki Gülen davası ve Alman Vakıflarıyla ilgili çalışmalarıyla tanınan ve çok şey bilen Hablemitoğlu’nu Ankara’da vuranlar kaçtı”, “Başkentte kanlı pusu-İslamcı terör ve Fetullahçı yapılanmalara ilişkin çalışmalarıyla tanınan Hablemitoğlu öldürüldü” manşetleri vardı. Faili halen meçhul.