Dünyanın ilk borsası Kütahya'nın Çavdarhisar ilçesindeki Aizanoi antik kentinde bulunuyor.
Milattan sonra 301 yılında ise Roma İmparatoru Dioeletianus, enflasyon ile baş etmek için belirlediği fiyatları Aizanoi’nin taş bloklarında duyurmuş. Taş bloklar üzerinde bulunan bu fiyatlar üzerinden alım – satım gerçekleştirilmiştir. Enflasyonun önlenmesi için üretilen mallar arasında çapraz fiyatlandırma yapılmış ve gerçeği yansıtmayan fiyatlar engellenmiştir.
Üretimden ticarete dönüşümde önemli bir role sahip borsa faaliyetleri başlangıçta pazar ve panayır gibi toplum merkezlerinde işlevlik kazanmıştır.
Deniz aşırı ticaretin büyümesi ile birlikte, siyasi ve askeri sınıfların yanında ayrı bir güç sınıfı haline gelen bankerler başta Avrupa olmak üzere tüm dünyada etkili oldu. Amerika'nın keşfi ile altın ve mücevher ticareti yaygınlaşırken, Osmanlı'da da sarraflık ehemmiyetli hale geldi. 16. Yüzyılda Yahudi sarrafların yanında 17.yüzyıl başlarında da Ermeni sarraflar piyasaya girdi.
Uzun savaşlar sebebiyle ilk defa ortaya çıkan bütçe açığını kapatmak için hükümet sarraflardan borç almaya başladı. Bu borç alma sistemi İpotek karşılığı borç veren sarrafları, para darlığı sebebiyle alacakları geri dönmeyince bu mülklere el koyarak zenginleşmesine sebep oldu. Bu uygulama, İmparatorluğun sonuna kadar süren bir gelenek oldu.
İmparatorluğun yükseliş döneminde Galata Bankerleri, vergilerin toplanmasında, hazinenin açıklarını kapatmada, kısa vadeli borçlar vermeden madeni para ihracı ve tedavülü konularında hükümete yardımcı olmak gibi görevlerde bulunmuşlardı.
Sarraflar Dersaadet'te, Avrupa ile bağlantılarının yardımıyla bürokratları tehdit edip, gerektiğinde askerî darbeleri finanse eden, siyasî ve sosyal bir otorite hâline geldiler.
4 Ekim 1853-30 Mart 1856 Kırım savaşında masraflarını karşılayabilmek üzere İngiliz banker Rothschild’den borç alan Osmanlı hükümeti, karşılığında banka imtiyazı verdi. Ve imtiyazlar her geçen yıl arttı.
Tezgâh üstü piyasa ( OTC: Over The Counter) 1970 ve 80’li yılların ilk yarısında Sirkeci Vakıf Han’da faaliyette bulundu.
Tezgâh üstü piyasalarda, sermeye piyasalar arası aracılık eden kurumlar, kendi aralarında bir borsanın belirleyici kural ve tüzüklerine uyma zorunluluğu duymadan işlem (alım/satım) yaptılar.
Borsa kanunları olmadan hisse ticaretinin yapıldığı bu dönemde, Sirkeci tezgah üstü borsacılık, İMKB kurulana dek sürdü.
Türk ekonomisinin dışa açıldığı küresel ticarette rekabet edebilirliğini sağlamayı amaçlayan Turgut Özal 24 Ocak 1980 Kararları ile Türkiye’de yeni bir dönemin kapılarını araladı.
Temelleri 1984'te atılan İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Turgut Özal'ın çaldığı gong ile 1986'da işleme açıldı.
İMKB’de ilk dönem Ürdün’ün tahta sistemi örnek alındı. Bu sistemle yabancılara 1989 yılında yatırım imkânı getirildi. 90’daki körfez krizi bu dönem de Borsa’yı etkileyen en büyük olay olarak tarihe geçti.
1993'te İMKB’de bilgisayarlı alım-satım işlemleri başladı. 1994'te seans sayısı 2'ye çıktı. Bu dönemin akıllarda kalan diğer yanı ise krizle 17 aracı kurumun batması oldu.
1995'e gelindiğinde Tuncay Artun başkanlığındaki İMKB İstinye'deki binasına taşındı. 1997 yılı başında 100 bine yaklaşan borsada radikal bir adım atıldı ve endekslerden 2 sıfır atıldı.
2001'de borsa tarihinde yeni bir devrime sahne oldu ve uzaktan erişim başladı.
Alıcı ve satıcılar internete bağlı oldukları her yerden işlem yapabilir hale geldiler. Aynı yıl Türkiye'yi etkisi altına alan ekonomik krizde borsada işlem gören 35 şirket battı.
Sermaye piyasamızda borsaları tek çatı altında toplayan Borsa İstanbul, esas sözleşmesinin Sermaye Piyasası Kurulu’nca hazırlanıp ilgili Bakanın onayı sonrasında 3 Nisan 2013 tarihinde doğrudan tescil ve ilan edilmesiyle faaliyet izni almıştı.
Borsa İstanbul adıyla faaliyetine devam eden borsanın ilk gongunu Başbakan Recep Tayyip Erdoğan çaldı.
Borsa İstanbul’un başlıca amacı ve faaliyet konusu;
"Kanun hükümleri ve ilgili mevzuat çerçevesinde, sermaye piyasası araçlarının, kambiyo ve kıymetli madenler ile kıymetli taşların ve Sermaye Piyasası Kurulunca uygun görülen diğer sözleşmelerin, belgelerin ve kıymetlerin serbest rekabet şartları altında kolay ve güvenli bir şekilde, şeffaf, etkin rekabetçi, dürüst ve istikrarlı bir ortamda alınıp satılabilmesini sağlamak, bunlara ilişkin alım satım emirlerini sonuçlandıracak şekilde bir araya getirmek veya bu emirlerin bir araya gelmesini kolaylaştırmak ve oluşan fiyatları tespit ve ilan etmek üzere piyasalar, pazarlar, platformlar ve sistemler ile teşkilatlanmış diğer pazar yerleri oluşturmak, kurmak ve geliştirmek, bunları ve başka borsaları veyahut borsaların piyasalarını yönetmek ve/veya işletmek ve ana sözleşmesinde yazılı olan diğer işlerdir."
1984’te temeli atılan İstanbul Menkul Kıymetler Borsası, dönemin başbakanı Turgut Özal tarafından 1986 tarihinde açıldı. İlk başkan Muharrem Karslı oldu. 1987 Ekim ayında haftalık olarak hesaplanan borsa endeksleri günlük olarak hesaplanmaya başlandı.
1994 yılında Ekonomik Önlemler Paketi açıklandı. İMKB’de yüzde 7’lik artış yaşandı. 16 Ağustos 26 Ağustos 99’daki Marmara depreminde 5 bin 204 puana kadar düştü. 2001 yılının Şubat ayında yaşanan ekonomik krizle İMKB100 endeksi yüzde 14 düştü ve 7 bin puana geriledi.
2008 yılında ABD’de Lehman Brothers’la başlayan krizde İMKB100 endeksi 21 bin 200’ü gördü. FED, Parasal genişlemeye başladı. 2009 yılında Barrack Obama ABD’nin yeni başkanı olarak göreve başladı. Küresel piyasalardaki pozitif hava ile endeks Nisan ayında sert bir yükselişle 30 bin bandını aştı. Global piyasalardaki iyimser hava devam etti. Endeks 40 bini aştı.
2010 yılı Temmuz ayında Yunanistan’ın iflası ve Grexit olasılığına karşın endeks 60 bin bandını aştı. Küresel risklere rağmen endeks bandı 70 binleri geçti. FED QE3’e başladı. Global piyasaların tamamında iyimserlik güçlendi. İMKB 70 bini geçti.
2013 Mayıs ayında İMKB endeksi, Borsa İstanbul (BİST) oldu. Endeks 94 bine dayandı.
2014 yılında TCMB politika faizini 5,5 puan artırdı. Endeks 7 ayda 30 bin puan geriledi. Ucuz piyasalara olan ilgiyle Nisan ayında borsa 70 bin seviyelerine geri döndü. Haziran 2014’de endeks yükselişi 81 bin 915’e kadar sürdü.
2015 Mart ayında, piyasalarda riskten kaçış başladı. İlk çeyrek sonunda düşüş 10 bin puanı aştı. Ağustos ayında piyasalar 1 Kasım da yeniden seçim yapılacak olmasıyla odak noktasını siyasete çevirirken 70 bin altı test edildi. Seçim sonrası endeks 83 bin puanı gördü.
2015 Aralık ayında, FED 10 yıl aradan sonra ilk kez faiz artırımına gitti. BİST 70 binin altına döndü. FED’in faiz arttırımın ardından doların global ölçekte gerilediği, hisse senedi piyasalrın yükseldiği bir dönem başladı. Endeks 80 binin aştı.
Aralık 2016’da Trump ABD’nin yeni başkanı oldu. Dolar/TL rekor kırmasına karşın borsa 70 binde tutundu. 2017’nin ilk çeyreğinde ucuz kalan değerlemeler yabancı yatırımcıların ilgisini arttırdı. 80 bin yeniden aşıldı. Mart –Nisan döneminde referandum belirsizliği kalktı. Kredi destekleri borsaya yansıdı. Endeks 90 bini geçti.
13 Haziran 2017’de bilançolarda bankalar ve sanayi şirketlerinde kar artışları öne çıktı. Türkiye ilk çeyrekte yüzde 5 büyüdü. Ve BİST 100 endeksi 100 bini aştı.
Borsa İstanbul'da BIST 100 endeksi 13 Haziran 2017 tarihinde 100 bin bandını aştı ve tarihi bir kırıldı.
Saxo Capital Strateji Uzmanı Cüneyt Paksoy, BİST 100 Endeksinin 100.000 seviyesini görerek rekor kırarken önemli bir psikolojik eşiği de test etmiş olduğunu ifade ederek, "Önümüzde ki günlerde dışsal-içsel dinamiklerde ekstra negatif gelişme olmadıkça 100.000 ve üstü potansiyel hedef olarak masada kalmaya devam edecek gibi görünüyor" açıklamasında bulundu.
BİST 100 endeksinin yükselişine ilişkin Paksoy, "TCMB kararlı sıkı para politika adımları kur-faiz tarafında kısa vadeli denge getirince , Hükümetin eş zamanlı reform adımları ve teşvik paketleri özellikle büyüme tarafında sonuç vermeye başlayınca ve global tarafta gelişen piyasalara doğru risk iştahı devam edince bu seviyelere gelmiş olduk" dedi.
Destek Yatırım Araştırma Müdür Yardımcısı Adnan Çekçen, Bist100'ün 2016 Aralık ayından bu yana yükseliş trendinde olmasına ilişkin, "TL varlıklarına yerli veya yabancı ilgisinin olduğunu ve siyasi belirsizliğin geçtiğimiz yıllara nazaran daha az olduğunu gösteriyor. Bir ülkenin borsasının yükseliş trendinde olması belirsizliğin görece daha düşük olduğunu ve talep ettikleri hisselerin karlılık açısından yüksek beklentide olduğuna işaret eder" ifadelerini kullandı.
Cari dönem olumlu seyrin dışında ileriye dönük daha ön görülebilir beklentilerin oluşmasından dolayı BİST 100'ün yükseliş trendinde olması önemli olduğunu vurgulayan Çekçen, "Elbette yabancıların ilgisi de endeksin yönü açısından belirleyici olur. Özellikle gelişmekte olan ülke para birimlerine talebin arttığı dönemlerde görece daha ucuz TL varlıkları daha fazla ilgi görüyor" dedi.
AHL Forex Araştırma Uzmanı Özgecan Özdemir, Türkiye ekonomisinin ilk çeyrekte beklentilerin üzerinde yüzde 5 büyüme kaydetmesi ve sanayi üretiminde meydana gelen yüzde 2,3 artış ve azalan işsizlik oranının ekonomiye pozitif katkıları görüldüğünü ifade ederek, "BİST 100 endeksine artan talep ile meydana gelen bu yükselişin ülke ekonomisi açısından oldukça pozitif yansımalarını görebiliriz. Yükselişi hedefleyen BİST 100 endeksini ivme kaybeden Dolar endeksinin de desteklediğini görüyoruz. Teknik görünümüne bakacak olursak, 98.000-100.000 bandı içerisinde yer alan BİST 100 endeksinde 100.000 seviyesi üzerinde kalıcı olunması halinde yeni bir yukarı yönlü trend gündeme gelebilir. Bu yıla oldukça yükseliş isteği ile başlayan BİST 100 endeksinin yatırımcıların ilgisini çekmiş olduğunu söylemek ve ekonomiyi destekleyici hamleler ile daha iyi seviyelere yükselebileceğini öngörümüze ekleyelim" dedi.
Nişantaşı Üniversitesi Öğretim Üyesi Murat Tufan, ülkelerin borsalarının yükseliş hareketi göstermesi veya rekorlar kırması genel anlamda makroekonomik görüntünün olumlu olduğunu işaret ederek, "Aynı zamanda politik risk sürecinin olmadığı ülkelerde ve yatırım potansiyelinin arttığı dönemlerde Borsalarda yükselişler görülebilir. Bist 100 endeksinin de 100 bin seviyesine yükselmesi ülke ekonomisine güveni ve ilerleyen dönemlerde yaşanacak olumlu gelişmelerin bir fiyatlaması olarak görebiliriz" açıklamasında bulundu.
Tufan, "Referandum sonrası özellikle yurt içi tarafta politik risklerin önemli ölçüde azalması ve yabancıların borsaya ilgisini devam ettirmesi bu olumlu gelişmelerden sayılabilir"dedi.
İstanbul'un finans merkezi olması için gerekli altyapı çalışmaları devam ediyor.
2013 yılında Recep Tayyip Erdoğan'ın, Borsa İstanbul açılışında, "Bugünkü tarihi adım İstanbul'u finans merkezi yapma projesini güçlendirecektir" açıklamasında bulunmuştu.
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, 14 Şubat 2017'de, İstanbul’un Finans Merkezi olması için çalışmaların hızlandığını, başta vergi, bankacılık, sermaye piyasası alanlarında çalışmaların sürdüğünü söyledi.
AHL Forex Araştırma Uzmanı Özgecan Özdemir, "İMKB ve VOB olmak üzere iki ayrı borsanın birleşerek BİST çatısı altında toplanması ve ardından SPK’nın İstanbul’a taşınması İstanbul’un finans merkezi olma savını güçlendiriyor. Diğer taraftan birçok finans kurumunun da merkezini İstanbul’a taşıma kararı alması ile bu savı destekliyor. Ayrıca jeopolitik konumunun vermiş olduğu avantaj ile beraber mevcudiyet bağlamında istenen istihdamın kolaylıkla sağlanıyor olması İstanbul’un cezbedici en önemli yanını oluşturuyor" ifadelerini kullandı.
Ziraat Bankası Ekonomisti Bora Tamer Yılmaz, coğrafi konum açısından stratejik önemdeki İstanbul kentinin hukuksal altyapı açısından uygun şartları sunması durumunda finans merkezi konusundaki iddiası artacağını ifade ederek, "Finans merkezi yolunda fiziksel koşullardan ziyade zihinsel koşullar daha fazla önem arz ediyorlar" dedi.
Saxo Capital Strateji Uzmanı Cüneyt Paksoy, "İstanbul'un finans Merkezi olma ideali hatta iddiasını çok önemli bir proje olarak görmekteyiz Mevcut Hükümetin ve ekonomi yönetiminin de önemli projeleri arasında bulunan bu hedef her daim masada kalmalı ver gerçek olması için Kamu ve Bankacılık-finans sektörü elinden gelen gayreti göstermelidir" dedi.
Paksoy, "Güçlü ve büyük bir ülke olmanın en önemli kriterlerinden biri, güçlü gelişmiş bir sermaye piyasasına sahip olmak ve mevcut sorunlar kadar geleceğe dair önemli potansiyeller barındıran bu coğrafyada İstanbul'un finans merkezi olarak sermaye adına cazibe merkezi olabilmesi ile mümkün olacaktır" ifadelerini kullandı.
Nişantaşı Üniversitesi Öğretim Üyesi Murat Tufan, "Türkiye ekonomisinin gelişmesine katkı sağlayacak bir çok adımlar atıldığını görüyoruz. Bu adımların biri de İstanbul’un Finans merkezi olması geliyor. Genel olarak baktığımızda ülkelerde finans sektörünün ve borsalarının tek bir alanda toplandığını görüyoruz. Bu örneklerin başında ABD’de yer alan New York - Wall Street ve Londra geliyor. İstanbul’un da finans merkezi olması ve finans adına yönetimin tek bir alanda toplanması olumlu olabilir. Ancak, bunun alt yapısının sağlam kurulması ve güçlü bir planlamanın yapılması önemli olacaktır" açıklamasında bulundu.
Borsa İstanbul'un etkin bir güce kavuşması için faizsiz finans için doğal bir merkez olan İstanbul'un finansal tanıtımına ağırlık verilmesi gerekiyor.
Yapısal reformlara ve fiziki çalışmalara devam edilen bu süreçte, Küresel rekabet ortamında borsamızın etkin bir güce kavuşması ekonomi gündemimizin de öncelikli başlıklarından birini teşkil ediyor.
Ziraat Bankası Ekonomisti Bora Tamer Yılmaz, "Dünya finans literatüründe ilgi gören güncel kavramlardan birisi de "iyi finans". Paydaşları risk-azaltımı ya da risk-aktarımı yerine risk-paylaşımı üzerinden gözeten "iyi finans" özellikle faizsiz ürünlerde kendisini daha iyi tanıtma şansına sahip. "İyi-finans" ve faizsiz ürünlerin kombinasyonu açısından doğal bir merkez konumundaki İstanbul kenti kavramsal açıdan kendisini ekonomi ve finans toplumuna iyi anlatabilirse diğer alternatiflere göre çok ciddi bir rekabet avantajı sağlayacaktır" açıklamalarında bulundu.
Nişantaşı Üniversitesi Öğretim Üyesi Murat Tufan, "Borsa İstanbul’un yaptığı çalışmalara baktığımızda küresel rekabete ayak uydurmaya çalıştığını görüyoruz. En son Nasdaq borsasıyla yapılan anlaşma ve yeni bir uyumluluk süreci bu adımların başında geliyor. Ancak, daha etkin çalışması için yapılacak başka reformlarda değerlendirebilir. Özellikle işlem maliyetlerinin düşürülmesi, emir iletiminin hızlanması ve Borsa’nın bilinçli bir yatırım aracı olarak gösterilmesi bunların başında gelebilir. Öte yandan gelişmiş ülkelerin borsalarında uygulanan yöntemleri ve ürün çeşitliliğini bilmek ve takip etmekte önemli bir hamle olarak karşımız çıkabilir.
Saxo Capital Strateji Uzmanı Cüneyt Paksoy, Küresel rekabette BİST'in etkin bir güce kavuşması ve hakettiği yeri alabilmesi için derinliği ve likiditeyi arttıracak reform ve çalışmaların hızlandırılmasını vurgulayarak, "Tasarrufun artması , sermayenin tabana yayılması ve özel sektörün daha ucuz güvenli bir sermaye ortamına kavuşabilmesi için güçlü firmaların halka açılması kolay hale getirilmeli ve ek tedbirlerle ve yeni bir vergi mevzuatı ile teşvik edilmelidir" dedi.
Küresel rekabette borsamızın etkin bir güce kavuşmasını değerlendiren Paksoy, şunları söyledi:
"Yabancı yatırımcı yanında yerli yatırımcıyı da BİST'e çekmek ve yatırım bilincini geliştirmek için finansal okuryazarlık adına eğitim seferberliğine gidilmeli ve daha etkin bir denetleme ile yatırımcıların mağdur edilmesinin önüne geçilmelidir.
Borsa İstanbul'un İşlem saatleri ve teknolojik alt yapı küresel borsalarla yarışacak hale getirilmeli ve daha fazla açık kalan ve global piyasalara uyumlu bir vadeli piyasa ortamı ile spot piyasa yani BİST'in gelişimine katkı verilmelidir."