Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman’ın Beyaz Saray’a bağımlılığının, onu ABD’nin zor kullanma taktikleri karşısında "kırılgan" hale getirdiği iddia edildi.
Petrol üretimini kesmeme tutumu konusunda "Veliaht Prens Bin Selman’ın diğer ülkelere karşı kendi tutumunu dayatabilmesi için Trump’a olan bağımlılığı, onu Başkanlığın zor kullanma taktikleri karşısında oldukça kırılgan hale getirdi." ifadesi kullanılan makalede, Trump’ın 2 Nisan’daki tehdidini yerine getirmek için Kongrenin düşmanlığını harekete geçirmeyi seçtiği vurgulandı.
Trump’ın tehdidinin ardından Cumhuriyetçi Senatör Bill Cassidy’nin ABD askerlerinin Suudi Arabistan’dan çekilmesi yönünde bir tasarıyı gündeme getirdiği anımsatılan makalede, "Prens Bin Selman'ın başı dertte. Kongreyle köprüleri yeniden inşa etmeye umutsuzca ihtiyacı var. Ancak o (Prens Bin Selman), ABD’nin petrol çıkarlarına zarar verdiği için bu şimdi daha zor" ifadelerine yer verildi.
Prens Bin Selman'a ülkesinin "vazgeçilmez müttefiki" olan ABD ile ilişkilerinde "düşüncesiz stratejilerinin sınırını" fark etmesi gerektiği tavsiye edilen makalede, Suudi Arabistan’ın eski yöneticilerinin Beyaz Saray’ın müsamaha göstermesi konusunda Kongre’deki arkadaşlarına güvenebildiği ancak Prens Bin Selman'ın Washington’da birkaç arkadaşının bulunduğu ve onları krizlerde kullanmasının çok mümkün olmadığına dikkat çekildi.
Prens Bin Selman'ın, Yemen’deki savaş, kadın insan hakları aktivistlerinin gözaltına alınması ve gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesi konularından Washington’da her yerden neredeyse sürekli saldırı altında olduğu vurgulanan makalede, Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham’ın Prens Bin Selman'ı "istikrarsız ve güvenilmez" olarak niteleyen sözleri hatırlatıldı.
Makalede, Beyaz Saray'da Suudi Arabistan'a silah satışlarının kısıtlanmasından Kaşıkçı için adalet istenmesine kadar birçok konuda Washington’da 2 partinin de Riyad yönetimine karşı cezalandırıcı eylemleri için destek olduğu aktarıldı.
Bir yandan petrol savaşının diğer yandan yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının Suudi Arabistan ekonomisini ciddi anlamda yaraladığına işaret edilen makalede, Prens Bin Selman'ın Kızıl Deniz’de fütüristik mega şehir inşa etmek fikrinin "beklenmedik bir muhalefetle" karşılaştığının, Yemen çıkmazından ülkesini itibarlı şekilde çıkarabilmesi için çok fazla çaba harcanması ve masraf yapılması gerektiğinin altı çizildi.
Makalede, halihazırda "berbat durumdaki" Prens Bin Selman için 2020’nin "kişisel zafer yılı" olması için hiç umut bulunmadığı belirtilerek, "Şu an Prens (Bin Selman), Başkan'ın tam olmasını istediği yerde sıkıştı." ifadesine yer verildi.
Suudi Arabistan liderliğindeki Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) ve Rusya önderliğinde OPEC dışı bazı petrol üreticisi ülkelerden oluşan "OPEC " adlı grubun 6 Mart'ta Avusturya'nın başkenti Viyana'da düzenledikleri toplantıda ek üretim kesintisi kararı alamaması neticesinde Riyad ve Moskova'nın küresel petrol piyasasında pazar paylarını artırmak için nisandan itibaren üretim miktarlarını yükselteceklerini açıklamaları iki ülke arasında fiyat savaşını başlatmıştı.
Söz konusu fiyat savaşıyla birlikte petrol fiyatları hızla düşüşe geçmişti. ABD Temsilciler Meclisindeki 48 Cumhuriyetçi vekil de Trump’ın telefonundan bir hafta sonra Prens Bin Selman'a mektup göndererek, ülkesinin küresel ham petrol piyasalarına zarar vermeyi durdurmasını ve istikrarın sağlanması adına harekete geçmesini istemişti.
Suudi yönetiminin petrol piyasalarında beklenilen adımları atmaması halinde ABD-Suudi Arabistan ilişkilerinin gerileceği belirtilen mektupta, şunları kaydedilmişti:
"Bu durum ülkelerimiz arasındaki ekonomik ve askeri ilişkileri baltalayacaktır. ABD, Orta Doğu'daki askeri varlığıyla her iki ülkenin ekonomik refahı ve güvenliğini sağlamaktadır. Kongre üyeleri olarak bu ortaklığın zayıflamasını istemiyoruz ancak Krallık ortaya çıkan bu enerji krizini tersine çevirmek için gerekli adımları atmazsa, uygun görülen karşılıklı tepkiler konusunda ABD yönetimini teşvik ederiz."
Evlilik işlemleri için 2 Ekim 2018'de Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğuna giden Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'dan bir daha haber alınamamıştı. Cinayetin üzerinden geçen sürede Kaşıkçı'nın ne zaman, nerede ve nasıl öldürüldüğüyle ilgili bilgiler ortaya çıktı ancak cesedinin nerede olduğu konusu bir türlü netlik kazanamadı.
Amerikan Washington Post gazetesi, ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı'nın (CIA), Kaşıkçı cinayetinin emrini Prens Bin Selman'ın verdiği sonucuna ulaştığını yazmıştı.