Rusya-Ukrayna savaşının başladığı 24 Şubat'ta 98,08 dolardan açılan Brent petrolün varil fiyatı bugün itibarıyla yüzde 33,2 artarak 130,71 dolara çıktı. Brent petrolün varil fiyatı böylece, Temmuz 2008'den bu yana en yüksek seviyesini gördü.
Rusya ile Ukrayna savaşı, başta ABD ve Avrupa Birliği (AB) tarafından olmak üzere, Rus ekonomisine yönelik kapsamlı yaptırımların uygulanmasına neden oldu.
ABD, başlıca Rus finans sektörünü hedef alan yaptırımları petrol ihracatını da kapsayacak şekilde genişletmek isterken, Avrupa hali hazırda enflasyonist baskının tavan yaptığı bir ortamda yaptırımlardan şimdilik uzak kalmaya çalışıyor.
Rusya, ocak ayında günlük toplam 10 milyon varil ham petrol üretimiyle dünyanın en büyük üçüncü petrol üreticisi konumundaydı.
Aynı zamanda dünyanın en büyük ikinci ham petrol ihracatçısı konumundaki Rusya'nın günlük ortalama ihracatı yaklaşık 8 milyon varil seviyesinde bulunuyor.
Rusya'nın petrol ihracatının yüzde 60'ı Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ülkelerine yapılırken, yüzde 20'si ise Çin’e gerçekleştiriliyor.
Petrol ihracatının, ekonomisinde kritik bir yer tuttuğu Rusya'nın geçen yılki toplam emtia ihracatı yaklaşık 492 milyar dolarken, bu rakamın yüzde 37'si yani yaklaşık 180 milyar doları ham petrol ve petrol ürünlerinden oluşuyor.
Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) hesaplamasına göre, petrolün varil fiyatındaki her 10 dolarlık artış Rusya'nın ihracat gelirine yıllık 20 milyar dolar katkı, ülke ekonomisinde de yüzde 1,5 büyüme sağlıyor.
Uzmanlar, Rus petrolüne yaptırım sonucu petrol fiyatlarının artmasının ters etki yaparak, Moskova'nın bütçe gelirlerini artırabileceğine işaret ediyor.
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov da 5 Mart'ta yaptığı açıklamada, ABD’nin Rus petrolüne yönelik yasaklar getirebileceği iddialarına ilişkin, "Bu küresel enerji piyasalarını oldukça sarsabilecek bir durum. Bu oldukça ciddi sonuçlara yol açar." ifadelerini kullanmıştı.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, dün Avrupalı müttefikleriyle Rusya'dan petrol ithalatını durdurmayı görüştüklerini açıkladı.
ABD'nin Rus petrolüne yaptırım ihtimalini gündeme getirmesine rağmen Batılı ülkelerin Rus ekonomisinde istediği etkiyi yaratabilmesi için AB ile birlikte hareket etmesi gerekiyor.
AB ise toplam petrol ithalatının yaklaşık yüzde 30'unu karşılayan Rus petrolüne yönelik yaptırım uygulamaya şimdilik yanaşmıyor.
Almanya Ekonomi ve İklimi Koruma Bakanı Robert Habeck, 3 Mart'ta yaptığı açıklamada, Almanya'nın Rusya'dan petrol, gaz ve kömür ithalatının yasaklanmasına karşı olduğunu söyledi.
Rusya'nın ABD'nin geçen yılki ham petrol ithalatında payı yüzde üç seviyesindeydi.
TankerTrackers.com verilerine göre, toplam 600 milyon dolar değerindeki Rus petrolü hali hazırda ABD'ye teslim edilmek üzere.
Söz konusu petrol kargosu, ABD'nin Rusya'dan sipariş ettiği son kargo olabilir çünkü Ukrayna'daki savaşın başlamasının ardından Rusya'dan ABD'ye herhangi bir petrol kargosu yola çıkmadı.
ABD yönetimi, Rus petrolüne yönelik olası yaptırımların, halihazırda 2008'den bu yana en yüksek seviyelerine gelen petrol fiyatlarını daha da tırmandıracağı endişesiyle Venezuela ve İran gibi önemli rezervlere sahip ülkelerle istişarelere başladı.
New York Times gazetesinin diplomatik kaynaklara dayandırdığı 6 Mart tarihli haberinde, Washington'dan üst düzey yetkililerin, Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro hükümeti ile görüşmek üzere başkent Caracas'a gittiği belirtildi.
Haberde, ABD'nin uyguladığı yaptırımlara karşılık Maduro hükümetinin ekonomik ve siyasi olarak Rusya, İran ve Çin ile ilişkilerini geliştirdiğine işaret edilerek, Rus enerji şirketleri ve bankalarının, yaptırımlara rağmen Venezuela'nın ülkenin en büyük döviz kaynağı olan petrolü ihraç etmeye devam etmesine izin vermede etkili olduğu kaydedildi.
Yaklaşık 300 milyar varille dünyanın en büyük petrol rezervine sahip ülkesi Venezuela, düşük üretim seviyesi ve yetersiz ihracat altyapısı nedeniyle enerji kaynaklarından yeterince faydalanamıyor.
Ülkede 2007'de 3 milyon 237 bin varil olan günlük petrol üretimi ABD'nin yaptırımları nedeniyle 2020 itibarıyla 1 milyon varilin de altına düşmüştü.
Maduro da gerekli yatırımların yapılması halinde, ülkesindeki petrol üretimini hızla 3 milyon varile kadar çıkarabileceklerini söylemişti.
İran, 13 üyeli Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü'nde (OPEC) geçen yıl günlük ortalama 2,4 milyon varil petrol üretimiyle beşinci sırada yer aldı. Bu üretimin tamamına yakını yaptırımlar nedeniyle ihraç edilmek yerine iç tüketimde kullanıldı.
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) verilerine göre, ocakta günlük ham petrol üretimi 2,5 milyon varile ulaşan İran'ın petrol ihracatı ise 800 bin varil seviyesinde kaldı.
Yaptırımların kaldırılması durumunda, İran'ın yıl sonuna kadar günlük 1,3 milyon artışla 3,8 milyon varillik üretim kapasitesine ulaşabileceği hesaplanıyor.
Ülkenin tankerlerde depolanan yaklaşık 80 milyon varillik petrolünün de hızla piyasaya sürüleceği tahmin ediliyor.
Rus petrolüne yönelik ambargo olasılığı gündeme gelirken, İran ile devam eden nükleer müzakere görüşmelerinde ilerleme kaydedilmesi de dikkati çekiyor.
Ayrıca, IEA'nın 31 üye ülkesi de stratejik rezervlerinden 30 günlüğüne toplamda 61,7 milyon varil petrolün kullanıma açılması konusunda anlaşmıştı. Bu rakamın 30 milyon varilini ABD tek başına karşılayacak.