ABD ve Kanada donanmalarına ait iki savaş gemisinin Tayvan Boğazı'ndan geçtiği bildirildi.
Açıklamada "açık denizde seyrüsefer ve uçuş serbestisinin geçerli olduğu sulardan yapılan geçişin uluslararası hukuka uygun olduğu", "gemilerin Boğaz'a kıyısı olan ülkelerin hiçbirinin kara sularında olmayan bir koridoru kullandığı" belirtildi.
İki donanma arasındaki iş birliğinin bölgenin güvenliğini ve refahını korumaya yönelik yaklaşımın merkezinde olduğunun vurgulandığı açıklamada, "USS Higgins ve USS Vancouver'ın Tayvan Boğazı'ndan geçişi, ABD'nin müttefikleri ve ortaklarıyla birlikte özgür ve açık Hint-Pasifik'e bağlılığının göstergesidir." ifadesine yer verildi.
Geçiş, ABD donanmasının bu yıl Tayvan Boğazı’ndaki dördüncü seyir faaliyeti oldu. Daha önce Arleigh Burke sınıfı güdümlü füze muhripleri USS Ralph Johnson 26 Şubat'ta, USS Sampson ise 27 Nisan'da, Ticonderoga sınıfı "kruvaziyer" tipi savaş gemileri USS Antietam ile USS Chancellorsville ise 28 Ağustos'ta bölgeden geçmişti.
Kanada Savunma Bakanlığı ise yaptığı açıklamada, "geçişin uluslararası hukuka uygun yapıldığını" belirtirken Bakan Anita Anand, görevin "Kanada'nın özgür, açık ve kapsayıcı Hint-Pasifik'e bağlılığını gösterdiğini" vurguladı.
Çin Halk Kurtuluş Ordusu (PLA) Doğu Cephesi Komutanlığı Sözcüsü Şi Yi, gemilerin Pekin'in kendi karasuları olarak gördüğü bölgeden geçişini protesto ederek, "provokasyon" olarak niteledi.
Çin hava kuvvetleri ve donanmasının ABD ve Kanada gemilerinin geçişini takip ettiğini ifade eden Sözcü Şi, "PLA Doğu Cephesi askerleri daima teyakkuzdadır, Çin'in ulusal egemenliği ile toprak bütünlüğünü korumak üzere her türlü tehdit ve provokasyona kararlılıkla karşı duracaktır." açıklamasında bulundu.
Tayvan Adası ve Tayvan Boğazı'nı kendi egemenlik alanı gören Çin, ABD'nin bölgedeki askeri varlığına karşı çıkıyor. ABD donanmasının bölgedeki seyir ve keşif faaliyetleri iki ülke arasında gerilime sebep oluyor.
Tayvan Savunma Bakanlığı ise yaptığı açıklamada, gemilerin Boğaz'dan geçişini doğrularken, Tayvan çevresindeki sularda ve hava sahasındaki durumun "normal" olduğunu bildirdi.
Geçiş, ABD Başkanı Joe Biden'ın önceki gün CBS televizyonunda yayımlanan "60 Minutes" programına verdiği röportajda, Çin'in saldırması halinde Amerikan askerlerinin Ada'yı savunacağına ilişkin söylediği sözlerin ardından ABD ordusunun bölgedeki ilk askeri faaliyeti oldu.
Biden, program sunucusunun, "ABD güçleri Ada'yı savunacak mı?" sorusuna, "Evet, eğer benzeri görülmemiş bir saldırı olursa." yanıtını vermişti. Sunucunun, "Ukrayna'dan farklı olarak ABD güçleri, Amerikan ordusunun erkek ve kadın üyeleri, Çin'in işgal etmesi halinde Tayvan'ı savunacak mı?" sorusuna da Biden, "Evet." yanıtını vererek açıklamasını yinelemişti.
Biden'ın sözlerinin, Washington'ın ABD ordusunun Ada'yı bilfiil savunacağına dair resmi beyanda bulunmaktan kaçındığı, "stratejik muğlaklık" olarak adlandırılan resmi politikaya aykırı düştüğü yorumları yapılmıştı.
ABD Başkanı, mayıs ayında Japonya'ya ziyaretinde benzer bir açıklamada bulunmuş, bir gazetecinin, "Çin'in işgali halinde ABD'nin Ada'yı askeri olarak savunacak mı?" sorusuna, "Evet, taahhüdümüz bu." diyerek yanıt vermişti.
Biden'ın sözlerinin ardından ABD-Çin ilişkilerinde Tayvan bağlantılı gerilimlerin arttığı gözlenmişti.
ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'nin 2-3 Ağustos'ta Tayvan'a yaptığı ziyaret gerilimi doruk noktasına çıkarmıştı. Ziyaret öncesinde Pekin sözcüleri, Pelosi'nin ziyaretinin gerçekleşmesi halinde "askeri karşılık" dahil güçlü karşı tedbirler alacakları uyarısında bulunmuştu.
Pelosi, Çin ile egemenlik ihtilafı içindeki Ada'yı 25 yıl aradan sonra ziyaret eden ilk ABD Temsilciler Meclisi Başkanı olmuştu. Ziyaret, Ada'yı topraklarının parçası olarak gören Çin'in tepkisini çekmişti.
Çin ordusu, ziyaretin ardından Ada çevresinde askeri tatbikatlar başlatmış, 7 gün süren tatbikatlar Ada'nın çevresinde fiili abluka oluşturmuştu. Gerçek silah ve mühimmatın kullanıldığı tatbikatlar sırasında Çin ana karasından ateşlenen güdümlü füzeler, Tayvan yakınlarındaki sulara düşmüştü.
Ordu sözcüsü, 10 Ağustos'ta tatbikatların tamamlandığını duyurmuş ancak Tayvan Boğazı'ndaki askeri devriye faaliyetinin devam edeceğini bildirmişti.
Pekin, "Tek Çin ilkesini" vurgulayarak, Tayvan'ın dünya ülkeleriyle müstakil diplomatik ilişkiler kurmasına, Birleşmiş Milletler'de ve diğer uluslararası kuruluşlarda temsil edilmesine karşı çıkıyor, kendisini tanıyan ülkelerin Tayvan ile diplomatik ilişkileri kesmesini şart koşuyor.