Almanya Maliye Bakanı Christian Lindner, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, 2 milyar avroya yükseltilecek ortaklık ülkelerine güçlendirme yardımının ek bütçeden karşılanacağını belirtti.
Almanya Başbakanı Olaf Scholz'un bütçenin artırılması konusunda erkenden talepte bulunduğunu bildiren Lindner, “Fonların çoğu Ukrayna için kullanılacak." dedi.
Ülke basınında yer alan ve bir hükümet sözcüsüne dayandırılan habere göre ise bütçenin artırılmasında yetkili olan bakanlıkların iki hafta önce güçlendirme yardımı için fonun önemli ölçüde artırılması konusunda anlaştığı belirtildi.
Söz konusu güçlendirme yardımı için oluşturulan fon ile Alman hükümeti kriz bölgelerindeki ortaklık ülkelerine kendi güvenliğini sağlaması konusunda 2016’da bir girişim başlattı. Bu fon, ilgili ülke silahlı kuvvetlerinin yanı sıra polis ve sivil korumanın desteklenmesi için kullanılıyor. Bu yardım daha önce Irak, Ürdün, Tunus, Mali ve Nijerya gibi ülkelere sağlanırken, 2021’in sonuna kadar 350 proje için 600 milyon avro fon temin edildi.
Alman ana muhalefet partisi Hristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) Genel Başkanı Friedrich Merz, Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesine yaptığı açıklamada, Başbakan Scholz’un Ukrayna’ya silah sağlama konusundaki politikasını eleştirdi.
Merz, Alman hükümetin Ukrayna’ya hangi silahları teslim ettiğini ve en önemlisi var olan malzemeyi neden teslim etmediğini bilmek istediklerini söyledi.
Silahların ne zaman ve nerede teslim edildiğini bilmek istediklerini aktaran Merz, Scholz’un takındığı tavırla uluslararası toplumun Rusya’ya karşı birlikteliğini tehlikeye attığını savundu.
Merz, Ukrayna’nın ve Alman kamuoyunun hükümetin ne yaptığını bilme hakkının bulunduğunu kaydetti.
Rusya'nın bu yıl başında Ukrayna sınırında asker sayısını yükseltmesine karşı Batılı ülkeler Ukrayna'nın savunma gücünü artırması için silah sevkiyatı yaparken, Almanya çelişkili silah politikası izlemekle eleştirilmişti.
ABD, İngiltere ve Baltık ülkeleri gibi Batılı ülkeler Ukrayna'ya askeri yardımda bulunacağını söylerken Almanya'nın bu tutumu hem ülke içinde hem de müttefik ülkelerde şaşkınlığa yol açmıştı.
Alman hükümeti, bu konudaki baskıları azaltmak için Ukrayna'ya askeri hastane ve miğferlerle destek vereceğini açıklamıştı. Almanya, aynı zamanda başta doğal gaz ile ilgili süreçler olmak üzere, Ukrayna’ya silah teslimatları veya Rusya’ya karşı enerji ambargosu Avrupa Birliği'nin Moskova’ya karşı tutarlı adımlar atmasını da engelliyordu.
Berlin, Rusya-Ukrayna savaşının ardından başta ABD olmak üzere Batılı ülkelerin baskıların ardından stratejisini değiştirerek tanksavar füzeleri ile "Stinger" uçaksavar sistemini Ukrayna'ya teslim etmişti. Alman hükümeti öncesinde prensip olarak kriz bölgesi olduğu için Ukrayna'ya ölümcül silah sevkiyatını reddediyordu.
Öte yandan, doğal gaz boru hatlarıyla Rusya'ya adeta kelepçelenmiş olan Almanya, Rusya'dan ithal ettiği enerji ürünlerine yasak getirecek katı yaptırımları uygulamayı başaramıyor ve bu durum, "Almanya'nın Rusya'nın Ukrayna'ya karşı savaşını finanse ettiğine dair" yıkıcı bir algıya da yol açıyor.
Almanya'nın sanayide çarkları döndürmek ve konutları ısıtmak için Rus petrolü, gazı ve kömürüne diğer Avrupa ülkelerinden daha fazla bağımlı olduğu görülüyor. Ülke, ihtiyacı olan doğal gazın yüzde 55'ini, ham petrolün yüzde 35'ini ve kömürün yüzde 45'ini Rusya'dan karşılıyor.
52 gündür devam etmekte olan savaşın ardından başta İngiltere olmak üzere birçok ülkeden silah ve askeri teçhizat sevkiyatı gerçekleştirildi.
En son ABD yönetimi, 13 Nisan’da Kiev yönetimine 800 milyon dolarlık silah ve mühimmat sevkiyatı yapacağını duyurmuştu.