Gençlik yıllarında beyaz ırkçı iken İslam'la tanışıp Müslümanlığı seçen Yusuf Abdul-Lateef, "Dünyada kendini gittikçe hissettiren beyaz ırkçı hareket yeni bir şey değil, özellikle ABD ve Avrupa gibi yerlerde buna karşı çıkan bir liderlik ve siyaset anlayışı olmayınca önü alınamıyor, aksine gizlice teşvik ediliyor, yeşil ışık yakılıyor." dedi.
New York’un Long Island bölgesinde yaşayan Abdul-Lateef, beyaz ırkçılıktan İslam'a giden hayat hikayesini anlattı.
, üvey babasının uyuşturucu problemi nedeniyle 16 yaşında annesinin Florida’daki ailesinin yanına taşınmak zorunda kaldıklarını belirterek, beyaz ırkçılık tohumlarının da içine ilk defa orada atıldığını söyledi.
Florida'da okula başladığını kaydeden Abdul-Lateef, "Bir hapisane gibiydi, koridorlarda beyazlar, siyahlar, hispanikler, herkes bir tarafta kendi aralarında kümeleniyordu." dedi.
Abdul-Lateef, okulda tanıştığı yeni arkadaşlarıyla metal müzikten ırkçı müziğe yöneldiğini ve uzun saçlarını kazıttığını anlattı.
Kendisini beyaz ırkçıdan ziyade beyaz milliyetçisi olarak tanımlayan Abdul-Lateef, New York gibi çok kültürlü bir şehirde siyahi bir üvey baba ile aynı evde büyümüş olmasından dolayı muhtemelen beyaz ırkçı olacak kadar ileri gidemediğini söyledi.
Abdul-Lateef, "Beyaz ırkçılık kendini diğer bütün ırk ve renklerden üstün görür, diğerlerini alt insan gibi değerlendirir, ben ise kendimi sadece beyaz milliyetçi bir Amerikalı olarak tanımlıyordum ancak kenevirin eroine kapı açtığı gibi beyaz milliyetçilik de sonu beyaz ırkçılığında biten bir uyuşturucudur." dedi.
19 yaşında Florida’dan tekrar New York’a döndüğünü anlatan Abdul-Lateef, şehirdeki çok kültürlü ortamdan ve üvey babasının siyahi çevresindeki eski arkadaşlarından dolayı rengiyle ilgili tekrar kendini sorgulamaya başladığını belirtti.
Abdul-Lateef, "Şehirlerin de insana etki eden bir ruhu ve havası var, Florida’da insanlar ırkçıydı, beyaz ırkçılık orada ayıplanan, dışlanan bir şey değildi ama New York farklı kültürlerin bir arada yaşadığı bir yer, öyle olunca sosyal ortam sizin bakış açınızı, düşünme tarzınızı da etkiliyor. ABD’de New York gibi belli şehirlerde beyaz ırkçılık hoş karşılanmıyor." diye konuştu.
Dinlediği siyahi müzikte adını ilk kez işittiği Malcolm X'in kim olduğunu araştırmaya başladığını belirten Abdul-Lateef, Müslüman olmaya giden sürecini şöyle anlattı:
"Malcolm X benim İslam'la tanışmam da ilk adım oldu. Tam o dönemde 1989’da 'Mississippi Yanıyor' (Mississippi Burning) filmini izledim, 1960’lardaki sivil haklar hareketleri sırasında ırkçılık üzerinden insanlara karşı işlenen suçu anlatıyordu. Bunlar beni iyice düşündürmeye başlamıştı. Sonra Malcolm X’in biyografisini okuyunca hayatım tamamen değişti."
Ocak 1992’de 20 yaşında iken şehadet getirerek Müslüman olduğunu anlatan Abdul-Lateef, o zaman kadar kullandığı "Jeremy Sean Kaufman" ismini "Yusuf Abdul-Lateef" olarak değiştirdiğini belirtti.
Abdul-Lateef, dinini değiştirdiği için anne tarafından akrabalarının kendisiyle ilişkisini kestiğini kaydederek, "Bugün bile hala benimle konuşmayan akrabalarım var ama benim için en güzel tarafı şu oldu, ben şehadet getirdikten 6 ay sonra üvey babam, bir yıl sonra da annem Müslümanlığı seçti." dedi.
Bugün Amerika ve Avrupa’da beyaz ırkçılığın, daha yumuşatılmış beyaz milliyetçilik şekilde kendini ifade ettiğini belirten Abdul-Lateef, sosyal medyanın ve de ülkedeki liderlerin beyaz ırkçılığın yaygınlaşmasında etkili olduğunu savundu.
Abdul-Lateef, 2000'lerin başında beyaz ırkçı grupların 400 civarında organizasyonu olduğunu, 2018'de ise bu sayının bin 20’ye çıktığına dikkati çekerek, "Dünyada gittikçe kendini hissettiren beyaz ırkçı hareket yeni bir şey değil, özellikle ABD ve Avrupa gibi yerlerde buna karşı çıkan bir liderlik ve siyaset anlayışı olmayınca önü alınamıyor, aksine gizlice teşvik ediliyor, yeşil ışık yakılıyor." değerlendirmesinde bulundu.
Abdul-Lateef, beyaz ırkçı düşüncenin kökenini, tarihteki köleliğin, sömürgeciliğin, birçok savaş ve baskının oluşturduğunu savundu.
Ulaşım sektöründe çalışan ve siyahi eşinden 5 çocuğu olan Abdul-Lateef, "Şu an beni, Müslüman olmam, siyahi bir Müslüman kadınla evli olmam, melez çocuklara sahip olmam nedeniyle ırkına ihanet eden kötü biri olarak görüyorlar." diye konuştu.