Avrupa Orta Vadeli Hava Tahminleri Merkezi (ECMWF) Copernicus İklim Değişikliği Servisi Direktör Yardımcısı Samantha Burgess, küresel ısınmanın yol açtığı sıcaklık rekorları, dünyadaki aşırı hava olaylarının sıklığındaki artış ve okyanuslardaki aşırı ısınmanın nedenlerine ilişkin değerlendirmede bulundu.
Küresel sıcaklık rekorlarıyla atmosferdeki sera gazı emisyon yoğunluğu arasında doğrudan korelasyon olduğunu dile getiren Burgess, şu anda küresel sıcaklıkların sanayi öncesi ortalamanın 1,2 derece üzerinde ve bunun atmosferdeki karbondioksit ve metan miktarıyla doğru orantılı olduğunu anlattı.
Ağustos ve gelecek birkaç ay karasal alanların ortalamadan daha yüksek sıcaklık yaşanmasının beklendiğini aktaran Burgess, sıcaklıkların ortalamadan yüksek olmasının dünyanın her yerinde aynı şekilde yaşanacağı anlamına gelmediğini de söyledi.
Burgess, sıcaklık rekorlarına ilişkin öngörülerini şöyle anlattı:
Kara alanlarının küresel ortalamadan daha hızlı ısındığına işaret eden Burgess, diğer yandan deniz yüzeyi sıcaklıklarının da rekor kırdığını dile getirdi.
Burgess, özellikle Kuzey Atlantik'teki sıcak hava dalgalarının yaşandığını ve şu anda sıcak suyun Kuzey Atlantik'in batısına doğru hareket ederek Kanada kıyılarına geçtiğini söyledi.
Akdeniz'deki deniz yüzeyi sıcaklığında da en sıcak değerlerin kaydedildiğini ifade eden Burgess, "Beklenti, Akdeniz'deki sıcaklık değerlerinin artmaya devam edeceği yönünde." dedi.
Burgess, dünyada El Nino koşullarının başladığını ve Peru ve Ekvator kıyılarında El Nino'nun etkisiyle deniz yüzeyi sıcaklığının yükseldiğini anlattı.
Bu sıcak suyun şu anda Pasifik üzerinden Avustralya ve Endonezya'ya doğru hareket ettiğini aktaran Burgess, "El Nino etkisinin artmaya devam edeceğini bekliyoruz. Küresel sıcaklıklar ve El Nino'nun gelişimi arasında direkt bir korelasyon yok. Dünya çapında yaşanan sıcak hava dalgaları, güneş radyasyonu ve sera gazı emisyonlarındaki artış, hepsi birlikte rekor sıcaklıklara yol açtı." diye konuştu.
Burgess, El Nino etkisinin Pasifik'te artmaya başlamasıyla okyanus ve atmosfer sıcaklıkları arasında bağlantı oluşacağını belirterek, şöyle devam etti:
Dünya ısındıkça aşırı hava olaylarının sıklığı ve yoğunluğunun giderek artacağını belirten Burgess, "Tam olarak tahmin etmesi zor olsa da, aşırı hava olayları her yıl tekrarlanabilir. Bu olaylar hiçbir zaman birebir aynı olmayacak ama daha fazla olacağını biliyoruz." uyarısında bulundu.
Burgess, bu nedenle emisyonları hızla azaltmanın ve net sıfır seviyesine çekmenin çok önemli olduğunun altını çizdi.
Paris Anlaşması'nda küresel sıcaklık artışını 1,5 dereceyle sınırlanmak üzere hükümetlerin taahhütte bulunduğunu anımsatan Burgess, "Küresel sıcaklık artışı şu an zaten 1,2 dereceye ulaştı. Önümüzde çok kısıtlı bir bütçe var." dedi.
Burgess, birçok hükümetin taahhütte bulunmasına rağmen pratikte buna göre hareket etmediğini söyledi. Küresel sıcaklık artışının haziran ve temmuzda 1,5 dereceyi geçici bir şekilde aştığını da belirten Burgess, şunları kaydetti:
Copernicus verilerine göre, 6 Temmuz 17,08 dereceyle dünyada kayıtlardaki en sıcak gün oldu.
Küresel ortalama sıcaklığın 16,95 dereceye ulaştığı 1-23 Temmuz günlerindeki sıcaklık değerlerine dayanarak, Temmuz 2023'ün kayıtlardaki en sıcak ay olacağı hesaplandı. Daha önceki en sıcak ay 16,63 dereceyle Temmuz 2019'da kaydedilmişti.
Bu dönemde küresel deniz yüzeyi sıcaklığı da 20,9 dereceyle en yüksek seviyeyi gördü.
Küresel ortalama sıcaklığın 16,51 derece olduğu Haziran 2023, kayıtlardaki "en sıcak haziran" olmasının yanı sıra en sıcak yedinci ay oldu.