İşgalci güç İsrail ordusunun, 7 Ekim’de Gazze’yi hedef alan saldırılarında, sivil kayıplara yönelik sınırlamaları neredeyse tamamen kaldırdığı ve geliştirilen yapay zeka sistemleri aracılığıyla çok potansiyel hedef sayısını artırması sonucu son yüzyılda görülen en büyük sivil katliamlarından birini gerçekleştirdiği ortaya koyuldu. İsrail merkezli +972 Dergisi ve Local Call’un ortak araştırması ve eski ve mevcut İsrailli yetkililerle görüşmeleri sonucu oluşturulan rapora göre işgalci güç Gazze’de çoğu çocuk yüzbinlerce sivilin yaşadığı alanları bilerek hedef aldı. Hedefin daha az bomba ile daha çok ölüm ve yıkım oluşturmak ve Filistinlilere korku ve dehşet yaşatmak olduğu kaydedildi. Geçen iki ayda işgalci güç yüzde 70’i kadın ve çocuk 16 binden fazla Filistinliyi öldürdü.
İşgalci gücün uydu verileri, telefon sinyalleri, istihbarat verileri gibi unsurlar üzerinden elde edilen bilgileri, Habsora (AHİT) adı verilen yapay zeka sisteminde işlendikten sonra daha önce ulaşılamayan bir orada olası hedef tahmininin çıktılarıyla hareket etmesinin fazla ölüm oranında etkili olduğu belirtildi. İşgalci gücün yapay zeka ile tespit edilen hedef veya hedefleri hemen öldürme gerekçesiyle, tespit edilen bölgeyi daraltmadan imha etme hedefi güttüğü kaydedildi. İsrailli yetkililer yapay zeka için “Toplu suikast fabrikası” adı verdi.
İsrailli yetkililerin itiraflarına göre Habsora ile bir binada tek bir Hamas savaşçısının olası varlığı tespit edilirse, o bina ve çevresi yoğun bir yıkım ile hedef alınıyor. Gazze’deki gördü şahitlerinin ifadelerine göre bu saldırıların çoğu ise hiçbir Hamas savaşçısının olmadığı binalara yapılıyor. Bu saldırılarda o binada yaşayan tüm aileler katlediliyor. Buna göre sivil katliamları, “olabildikçe çok Hamas savaşçısı” öldürmek üzerinden meşrulaştırılıyor. Buna göre, bir telefon sinyalinin alındığı tüm bölge işgalci gücün bombaları tarafından hedef alınarak toplu bir katliam gerçekleştiriliyor.
İşgalci gücün ayrıca, sivil nüfusun toplu olduğu alanları özellikle hedef alındığı da raporda geçiyor. Toplu konutlar, camiler, kiliseler, spor salonları, kamu binaları, hastaneler, alt yapı tesisleri ve yüksek katlı binaların, daha fazla ölüm ve korku oluşturmak amacıyla vurulduğu belirtildi. İşgalci güç bu tür yapılar için “Güç hedefleri” ifadesini kullanıyor.
Rapora göre işgalci güç unsurları, Gazze’de vuracakları alanda kaç sivilin öleceğini de biliyor. Buna göre daha önce elde edilen istihbarat ile bir hedefte kaç sivilin bulunduğu ve saldırı sonrası ortaya çıkacak kayıp miktarı tahmin ediliyor. Bir Hamas savaşçısı olduğu değerlendirilen alanda düzinelerce sivil kaybın olması normal karşılanıyor. İşgalcinin yapay zeka destekli katliamları tercih etmesinde elindeki sınırlı bomba envanteriyle olabildiğince yüksek sayıda can kaybı oluşturmak istemesinin rolü olduğu da değerlendiriliyor. Çoğu savaşta dahi kullanılmayan bir tonluk bombaların Gazze’de İsrail hava unsurları tarafından kullanılmasının nedeni de bu.
Gazze’deki hükümetin medya ofisi Perşembe günü yaptığı açıklamada, İsrail ordusunun Gazze Şeridi’ndeki evlerin ve yerleşim birimlerinin yüzde 60’ından fazlasını yok ettiğini açıkladı. Açıklamada, “İşgal ordusunun Gazze Şeridi’nde, özellikle Gazze şehri ve Kuzey Gazze’de evlerin ve yerleşim birimlerinin yüzde 60’ından fazlasını yok etmesi nedeniyle halkımız gerçek ve giderek kötüleşen bir insani felaketle karşı karşıyadır” denildi. İsrail bombalarıyla vurulan bölgelerde 50 bin ailenin evleri tamamen yıkıldı, 250 bin konut ise kısmen hasar aldı. Gazze’de, “Hastanelerin hedef alınması, bombalanması, işgal edilmesi, tahrip edilmesi ve havaya uçurulması nedeniyle 26’dan fazla hastane ve 55 sağlık merkezi faaliyetlerini durdurdu” değerlendirmesi de yapıldı.
Terör devleti İsrail, Gazze’deki ateşkesin bitmesiyle Gazze’deki aralıksız saldırılarına tekrar başlarken, ülkede 7 Ekim’deki Aksa Tufanı Operasyonu’yla ilgili istihbarat zafiyeti tartışmaları da tüm hızıyla sürüyor. Son olarak ABD merkezli New York Times gazetesi, Filistinli direnişçilerin İsrail topraklarına yönelik operasyon planlarını “madde madde” özetleyen 40 sayfalık ayrıntılı bir belgenin bir yıl önce İsrailli yetkilileri ulaştırıldığını, ancak direnişçilerin kapasitesini küçümseyen yetkililerin bu raporu dikkate almadığını ortaya koydu. “Eriha Duvarı” kod adlı belgenin, tıpkı Aksa Tufanı’nda yapıldığı gibi, direnişçilerin yaya olarak, yamaç paraşütü ve motosiklet kullanarak roket yağmuru altında “metodik bir saldırıyla” İsrail topraklarına sızma planını ortaya koyduğu ve buna yönelik tatbikatlar yapıldığı ortaya kondu. Belgenin ayrıca bölgedeki İsrail kuvvetlerinin yerleri ve büyüklükleri hakkında da bilgi içerdiği ve ana hedef olarak 7 Ekim’de müzik festivalinin yapıldığı bölgede yer alan Re’im askeri üssünün vurulmasının hedeflendiği de işaret ediliyor.
Rapora göre saldırı planları işgalci ordu ve istihbarat liderleri arasında değerlendirildi. İsrail ordusunun Gazze birimi tarafından yazılan değerlendirmede Filistinli direnişçilerin “kapsamı bakımından eşi benzeri görülmemiş yeni bir baskın” planladığı ancak bunun yakında gerçekleşecek bir operasyondan ziyade geleceğe yönelik hedeflerini detaylandıran bir taslak olduğu sonucuna varıldı. Raporu yazan analistin ısrarla Hamas’ın planı uygulamaya koyabilecek kapasiteyi geliştirdiğine ve bu yönde tatbikat gerçekleştirdiğine yönelik uyarılarına rağmen raporu alan ve değerlendiren albayın, tatbikatı “hayal ürünü” olarak nitelendirdiğini ve “sabırla bekleyelim” tavsiyesinde bulunduğu vurgulandı. Haberde ayrıca bazı yetkililerin uyarının dikkate alınması gerektiği konusunda ısrarcı olduğu, örnek olarak 1973 savaşında Mısır ordusu tarafından yapılan benzer bir baskını gösterdiği ortaya çıktı.