Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ikinci tur seçimlerde elde ettiği zafer İsveç medyasında büyük yankı uyandırdı. İsveç basınına göre, NATO'ya üye olmak isteyen İsveç'te gözler yeniden Türkiye'ye çevrildi.
Bundan bir sene önce NATO'ya katılmak için resmi başvuruda bulunan İsveç, ittifaka birlikte başvurduğu Finlandiya resmi olarak üye olmasına rağmen hala beklemede.
NATO'ya üye olmak için Türkiye'nin onayını bekleyen İsveç, Seçim öncesi umudunu muhalefete bağlamıştı ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın seçim zaferi bu beklentileri suya düşürdü.
Türkiye seçimlerini dakika dakika takip eden İsveç medyasında bugün en çok konuşulan konu, Erdoğan'ın yeniden seçilmesinin İsveç'in NATO üyeliğine nasıl bir etkisi olacağı oldu.
Türkiye'deki ikinci tur seçimleri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kazandığını ve 5 yıl daha görevde olacağını belirten İsveç radyosu, haberinde Stockholm Üniversitesi Türk Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Paul Levin'in görüşlerine yer verdi.
İsveç Dışişleri Bakanı Tobias Billstrom, İsveç'in Temmuz ayında Litvanya'daki Vilnius'da düzenlenecek NATO zirvesine kadar birliğe üye olmayı umduklarını belirtmişti. Billström bugün yaptığı açıklamada NATO üyeliği sürecini ele almak üzere perşembe günü Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile görüşeceğini açıkladı.
İsveç medyası da şimdilik gözlerini Temmuz'daki kritik zirveye çevirdi.
İsveç'in başkenti Stockholm'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı hedef alan çirkin saldırılar ve aşırı sağcı Stram Kurs partisi lideri Rasmus Paludan'ın 21 Ocak'ta Türkiye’nin Stockholm Büyükelçiliği önünde kutsal kitabımız Kur'an-Kerim'i yakarak gerçekleştirdiği çirkin eylem sonrası Türkiye-İsveç arasında tansiyon yükselmişti.
Ankara, imzalanan 3'lü mutabakatta yer alan taahhütlerin yerine getirilmemesi ve Türkiye'nin güvenlik endişelerine yönelik gerekli adımların atılmaması nedeni ile İsveç'in NATO üyeliğini onaylamadı.
İsveç'in NATO üyeliğini onaylamayan bir diğer ülke de Macaristan. Budapeşte’de İsveç’in Macaristan’a karşı düşmanca bir tavır içinde olduğu görüşü hâkim. Buna gerekçe olarak ise İsveç’ten yapılan açıklamalarda öne çıkan, Orban hükümeti döneminde hukukun üstünlüğü ilkesinin erozyona uğratıldığı eleştirileri gösteriliyor.