Rusya’nın Ukrayna’ya saldırıları sürerken ülkelerinden ayrılmak zorunda kalan yüz binlerce Ukraynalı kadın, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde eşlerini geride bırakarak zorlu ve yeni bir hayata başlıyor.
Ukrayna’nın farklı şehirlerindeki saldırılardan kaçarak Polonya’nın Medyka sınır kapına gelen buradan da Avrupa Birliği ülkelerinde güvenli noktalara giden kadınlar, savaştan kurtardıkları çocukları ve yanlarına alabildikleri birkaç parça eşya ile göç ediyor.
Savaşın bir an önce bitmesini ve eşlerine kavuşacakları günü hayal eden Ukraynalı kadınlar, en zor “Kadınlar Günü”nü yaşıyor.
Saldırıların başlamasının ardından Dnipro şehrinden kaçan Yana, eşinin topraklarını korumak için savaştığını kendisinin ise ailesini korumak için göç etmek zorunda kaldığını söyledi.
Rusya-Ukrayna Savaşı’nın göçe zorladığı kadınlar, çocuklarına hem analık hem babalık yapıyor. Eşlerini Ukrayna’da bırakarak çocuklarıyla Türkiye’ye sığınan kadınlar, yaşadıkları üzüntüyü evlatlarına yansıtmamaya çalışıyor. Edirne ve Kırklareli’ndeki yurtlarda misafir edilen Ukraynalı kadınların aklı geride bıraktıkları eşlerinde.
Savaşın en çok çocukları ve kadınları etkilediğini anlatan Osmanova, “Savaşın en mağdurları her zaman çocuklar ve kadınlar oluyor. Biz de evlerimizden binlerce kilometre uzakta başka bir ülkede eşlerimizden ayrı, çocuklarımıza bir yandan annelik diğer yandan babalık yapıyoruz” dedi. Kırım Tatar Türklerinden biri 3 aylık 3 çocuk annesi 38 yaşındaki Mukadde Seyidhalilova ise “Çocuklarına bir şey olacak” diye çok endişelendiğini belirtti.
Suriye’de 11 yıldır süren savaşın en büyük mağdurları kadınlar... Hayatları ve gelecek hayalleri yarım kalan kadınlar, insanca bir yaşam için Türkiye’ye sığındı. Zulümden kaçan bazı kadınlar da Hatay Reyhanlı’da İHH İnsani Yardım Vakfı’nın kurduğu dikiş atölyesinde çalışmaya başladı. Eşlerini kaybetmiş, yetim büyüyen 24 savaş mağduru Suriyeli kadın, burada ihtiyaç sahipleri için kıyafet dikiyor. Savaşın yıkımını geride bırakmaya çalışan kadınlar, umutla her sabah dikiş makinesinin başına oturuyor.
Eşi ve çocuğuyla Suriye’de huzurlu bir hayatı varken savaşın acı yüzüyle karşılaşan 37 yaşındaki Şirin El Avat da, atölyede dikiş dikiyor. El Avat, “6 yıl önce orada yaşayamayınca çocuğumla Türkiye’ye sığındım. Biz şanslıydık. O cehennemden çıkabildik. Şimdi tek amacım geride kalanlar için çalışmak. Suriye’de soğuk çok. Belki diktiğim bir pantolon bir çocuğu donmaktan kurtarır” dedi.