İşgalci İsrail'in katliamlarına kayıtsız kalarak uluslararası insanlık suçu işleyen İngiltere bir skandala daha imza attı.
İngiltere İçişleri Bakanı Braverman, emniyet müdürlerine yazdığı mektupta, kamu düzenine aykırı eylem ve sloganlara örnek göstererek polisin Hamas destekçisi ya da Yahudi vatandaşlara tehdit olabilecek eylemlere karşı yasanın verdiği tüm yetkiyi kullanmaları gerektiğini söyledi.
Braverman, İsrail karşıtı eylemlerde kullanılan sembollerin bağlamına da dikkat edilmesi gerektiğini belirterek, "Bazı durumlarda meşru olan davranışlar, mesela Filistin bayrağı sallamak, terör eylemlerini yüceltme amacı taşıdığında yasal olmayabilir" dedi.
Bakan Braverman, agresif şekilde Filistin marşları söyleyip sembolleri sallamak ya da Yahudilerin yoğunlukla yaşadığı mahallede konvoy yapmanın da bu kapsama girebileceğini kaydetti.
Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, 7 Ekim sabahı İsrail'e "Aksa Tufanı" adıyla kapsamlı operasyon başlatmıştı.
Gazze'den İsrail yönüne binlerce roket atılırken, Filistinli silahlı gruplar Gazze-İsrail sınırındaki Beyt Hanun-Erez Sınır Kapısı'na baskın düzenleyerek burayı ele geçirmişti.
Silahlı gruplar daha sonra buradan İsrail içindeki yerleşim yerlerine girmiş, İsrail ordusu da onlarca savaş uçağıyla Gazze Şeridi'ne saldırı başlatmıştı.
Gazze'den düzenlenen saldırılarda 1200 İsraillinin hayatını kaybettiği, 106'sı ağır 2 bin 806 kişinin yaralandığı aktarılmıştı.
İsrail'in Gazze'ye düzenlediği saldırılarda da 950 kişinin yaşamını yitirdiği, 5 bin kişinin yaralandığı bildirilmişti.
İşgal altındaki Batı Şeria'da ise İsrail askerlerinin saldırılarında 21 kişi hayatını kaybetti, yaklaşık 130 kişi yaralandı.