Rusya, Ukrayna'ya askeri operasyonları nedeniyle Batı'dan ağır ekonomik yaptırımlarla karşı karşıya kaldı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e yakın iş insanlarından Rus bankalarına kadar birçok alanda ambargolar uygulanıyor. ABD, Kanada, Avrupa Birliği ve İngiltere Moskova'yı bu şekilde baskı altına almayı planlarken, Batı bu kez yükselişe geçen fiyatları konuşuyor.
İngiltere Başbakanı Boris Johnson, enerji kaynakları konusunda ülkesinin kendi ayakları üzerinde durabilmesi gerektiğini ifade etmişti. Litvanya'nın başkenti Vilnius'ta ABD'li mevkidaşı Antony Blinken'ı ağırlayan Gabrielius Landsbergis, artan fiyatlara dikkat çekerek, "Ukrayna'nın kanıyla petrol ve doğalgazı ödeyemeyiz." dedi.
City gazetesi de petrol fiyatlarındaki sert yükselişi aktarırken, Avrupalı liderlerin Rus enerji kaynaklarına yönelik yaptırım fikrine karşı çıktığı kaydedildi. Brent petrol, dün varil başına 139 dolara yükseldi ve son 14 yılın en yüksek düzeyini gördü. Sonrasında 123 dolara kadar geriledi.
Petrol fiyatlarındaki hareketlilik, ABD Dışişleri Bakanı Blinken'ın Batı'nın Rus petrol ve gazına yaptırımlar uygulayabileceği yönündeki önerisinin ardından geldi.
Beyaz Saray Sözcüsü Jen Psaki, "Rusya'dan gelen petrole ithalat yasağı getirilmesi konusunda henüz karar vermedik. Bu konuda, hem kendi içimizde hem de Avrupalı ortaklarımızla istişarelerimiz sürüyor." demişti.
Rus petrol arzı şimdiye kadar İngiltere, ABD ve AB tarafından uygulanan yaptırımlardan muaf tutuldu. Bunun yerine Rusya Merkez Bankası ve ülkeyle ilişkili finans kurumları hedef alındı.
Almanya Başbakanı Olaf Scholz, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, Rusya'ya enerji yaptırımları olasılığını reddederek, "Federal hükümet aylardır Avrupa Birliği ve ötesindeki ortaklarıyla Rus enerjisine alternatifler geliştirmek için çalışıyor. Bu bir gecede yapılamaz." diye konuşmuştu.