ABD Başkanı Donald Trump’ın CIA’in başına profesyonel işkenceci Gina Haspel’i ataması, “kara delik” denilen işkence merkezlerini, hayalet gemileri, Ebu Gureyb Hapishanesi'ni, korku adası Guantanamo’yu ve ölüm kamplarını yeniden dünya gündemine taşıdı. ABD’nin 2001’de Afganistan’ı, 2003’te Irak’ı işgaliyle işkence yasallaşarak insanlık hafızasında derin iz bıraktı. Binlerce insanın ortadan kaybolduğu sistematik programlar yürütülerek insanlık için utanç verici bir tarih yaşandı. Terörle savaş adı altında yürütülen işgal projesinin doğurduğu güvenlik paranoyası hukuk ve adaleti, temel insan haklarını yok etti.
İnsanların kimileri evinden, sokağından, okulundan, işyerinden kimileri camilerden alınıp kimsenin bilmediği yerlere götürüldü. İşkence ve devlet terörünü meşrulaştıranlar, adam kaçırmayı da yasallaştırdı. İşkence kurumsallaştığı gibi devlet eliyle korsanlık ve adam kaçırma da kurumsallaştı. Bunun için istihbarat birimleri kurularak Gina Haspel gibi isimlerin de aralarında bulunduğu kadrolar yetiştirildi. Paris ve Berlin’den Tayland’ın yağmur ormanlarına, Okyanus’ta dolaşan hayalet gemilerden, Kuzey Afrika’nın çöllerine kadar, sayısız esir ve işkence kampında yaşananlar İnsan bedenine, ruhuna, onuruna yönelik en çirkin saldırılar olarak anılıyor.
Haklarında resmi hiçbir suçlama bulunmayan binlerce insan “işkence turları” adıyla Mısır, Pakistan, Özbekistan, Ürdün, Fas, Tayland ve daha bir çok ülkeye götürüldü. Endonezya’dan alınan bir kişi, Afganistan’a, oradan Mısır’a, Tunus’a, Almanya’ya, Ukrayna’ya ya da bir başka yere; Afganistan’dan alınan bir kişi Türkiye, Bulgaristan, Romanya, Gürcistan ya da Doğu Avrupa’da bir yerlere; Yemen’den alınan biri İtalya’ya, İspanya’ya, İngiltere’ye, Almanya’ya ya da Kuzey Afrika ülkelerine götürülüyordu. Yüzlerce kişinin bu sorgulamalar sırasında öldüğü belirtiliyor.
Guantanamo’dan daha vahim olan yerlerden biri de Hint Okyanusu’ndaki korku adası Diago Garcia’ydı. Afganistan ve Irak’a bomba yağdıran B-52’lerin kalktığı adaya “Adalet Adası” denildi. İngiltere’ye ait olan, ABD’ye kiralanan ada hayalet gemilerin bağlı olduğu, kayıp insanların tutulduğu bir işkence adasına, korku adasıydı. Buraya götürülen kaç kişinin sağ kurtulduğu bilinmiyor. Guantanamo ve Ebu Gureyb’in burada yaşananlara göre buzdağının sadece görünen yüzü olduğu, ABD savaş gemilerinin sürekli buraya esir taşıdığı, adanın sayısı bilinmeyen offshore işkence merkezlerinin en önemlisi olduğu belirtiliyor.
Hint Okyanusu'nda, Güney Çin Denizi'nde her hafta bir yük gemisi kaçırıldı. Kaçırılan gemilerden bir daha haber alınamazken korsanlık bir anda yok oldu. CIA’in emrinde okyanuslarda dolaşan, esir ticaretinde kullanılan, hiçbir ülke siciline kayıtlı olmayan kimliksiz işkence gemilerinin korsanlık adı altında kaçırılan gemiler olduğuna inanılıyor.
ABD yönetimi inkar etse de CIA yönetimindeki çok uluslu işkence, esir ticareti, gizli cezaevi ve işkence uçuşları, Uluslararası Af Örgütü’’nün ve ardından Avrupa Konseyi’’nin 67 sayfalık raporu ile belgelendi. CIA uçaklarının yüzlerce uçuşu, kullandığı havaalanları, ortaklık yapılan ülkeler, kullanılan uçakların özellikleri, bu amaçla kurulan veya kullanılan paravan şirketlerin listesini içeren raporlar yayımlandı. Norveç gibi İnsan hakları söylemini kimseye kaptırmayanlar dahil birçok ülke, CIA’in hava sahasını kullanmasını ya da kendi topraklarında gizli cezaevi kurmasını gizlemeye çalıştı.
Profesyonel işkenceci Gina Haspel’in Dışişleri Bakanlığı'na atanan Mike Pompeo’dan boşalan CIA Direktörülüğüne atanması ABD’de tartışma başlattı. Gina Haspel, CIA Direktörülüğüne getirilen ilk kadın olmasının yanısıra 11 Eylül 2001 saldırıları sonrası ‘terör zanlılarının’ kaçırılması, ‘kara delik’ denilen merkezlerde esir alınması ve işkenceden geçirilmesi programının kilit ismi olduğu belirtildi. Haspel’in 2002 yılında Cumhuriyetçi Başkan George W. Bush yönetiminde Tayland’da “Kedi Gözü” adlı gizli hapishaneden sorumlu olduğu vurgulandı. Demokratların tamamının Cumhuriyetçilerin ise bazılarının Haspel’in, CIA başkanlığına olumsuz oy kullanacağı belirtiliyor. Öte yandan Avrupa Anayasa ve İnsan Hakları Merkezi (ECCHR), terör zanlılarına işkence davasıyla ilgili Haspel’in gözaltına alınması için izin talep etmişti.
Afganistan işgalinden sonra ülkedeki ABD üsleri sorgu ve işkence merkezlerine dönüştürüldü. Ülkeden toplu katliam, toplu mezar ve toplama kampları manzaraları saçılırken Irak işgalinden sonra güneyde Ummul Kasr’dan kuzeyde Türkiye sınırına kadar bir çok bölgede de esir kampları ve işkence merkezleri kuruldu. Buralarda kadın ve çocukların bulunduğu özel bölümler hatta özel merkezler dahi oluşturuldu. Ebu Gureyb’ten yükselen çığlığı dünya duysa da sesini duyuramayan onlarca ölüm kampı gözlerden uzak kaldı.