Son dönemde Avrupa genelinde giderek güçlenen aşırı sağ ve İslam karşıtlığı, Almanya'da yargı alanında kurumsallaşıyor. Ülkede İslam karşıtı nefret suçlarının sayısı her yıl öncekini katlarken hakimler ön yargılı kararlar veriyor.
Almanya'da Müslümanlara karşı işlenen suçlarda, polis teşkilatı ve bazı yargı üyelerinin taraflı davranarak İslam karşıtlığını kurumsal düzeye yükselttiği belirtiliyor. Ülkede 2022 yılında işlenen 142 İslam karşıtı suçun 2023 yılında 258'e ulaştığını belirten Berlin Humboldt Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Mehmet Osman Gülyeşil, Müslüman karşıtı bazı saldırıların Alman polis teşkilatındaki ırkçı yapılanmalar tarafından "bile isteye örtbas edildiğine" dikkati çekti. Aşırı sağcı çevrelerin "ülkeyi ele geçirecekler" mottosuyla Müslümanlara karşı toplumsal bir kin oluşturmaya çalıştığını dile getiren Gülyeşil, Almanya'da İslam karşıtı niteliğindeki eylemlerin kurumsal düzeyde korunduğunu ve hakimlerin Müslümanların davalarına karşı ön yargıyla yaklaştığını söyledi.
SUÇLAR ÖRTBAS EDİLİYOR
Gülyeşil, Müslümanları hedef alan suçların resmi rakamların çok üzerinde olabileceğine vurgu yaptığı açıklamasında, bazı suçların aşırı sağ bağlantılı polis ve yargı mensupları tarafından örtbas edildiğini kaydetti. Aşırı sağın en önemli stratejilerinden birinin polis, adli merciler ve askeriye gibi devletin hassas güvenlik kurumlarına sızmaları olduğuna vurgu yapan Gülyeşil, "Kriminal vakaların gizlenmesinde emniyet raporları kullanılıyor ve burada şüpheliler, Neonazi gruplar değilmiş, Türklerin ve Müslümanların kendi kavgalarıymış gibi yansıtılmaya çalışılıyor. Bu da polis teşkilatında ırkçı ve Müslüman karşıtı yapılar var mı sorusunu akıllara getiriyor" dedi.
YARGIDA GİDEREK GÖRÜNÜR OLUYOR
Gülyeşil, hukuk alanında da Müslümanların inanç ve özgürlüklerinin tehdit altında olduğuna dikkati çekerek, "Müslümanların dahil olduğu bazı davaların karar gerekçelerinde hakimlerin İslamiyet ile ilgili sordukları sorulardan, vardıkları neticelere kadar skandal tavırlar yaşandığını ifade etti. Hakimlerin kişilerin Müslüman kimliğine göre davalara ön yargılı yaklaştığını belirten Gülyeşil, Baden-Württemberg eyaletinde hakimlerin 2020 yılında Lübnanlı bir müslüman bir doktorun vatandaşlık başvurusuyla ilgili verdikleri bir karar öncesinde sorgulama aşamasında Lübnanlı doktora cihat, kadının statüsü, ifade özgürlüğü ve gayrimüslimlerin durumu ile ilgili sorular yönelterek yetkisi dışına çıkabildiğini kaydetti.
MÜSLÜMANLARA RESMİ TEMSİLCİ LAZIM
Gülyeşil, Alman toplumunda Müslümanların çatı örgütü olarak sayılabilecek bir kurumun eksikliği nedeniyle bu olayların artarak devam ettiğini kaydederek, sözlerini şöyle tamamladı: "İslamiyet Almanya'da en büyük dini azınlık olduğu halde, federal devlet seviyesinde İslamofobi'ye karşı mücadele eden ve gerekli tedbirleri teklif eden bir özel temsilci henüz yok. Antisemitizm, Roman ve Sinti düşmanlığına karşı ise böyle temsilciler var. Fakat genel olarak Müslümanları temsil eden bir kurumun olmaması büyük bir sorun."