Batı Şeria'nın askeri açıdan en kısıtlayıcı bölgesi ve çok sayıda Filistinlinin hayatını kaybettiği ya da yaralandığı bir bölge olduğu için Filistinliler burayı "ölüm kavşağı" olarak isimlendiriyor.
İşgalci İsrail, Beyt Feccar beldesinden 27 yaşındaki Emel Takataka'nın bir askere bıçakla saldırı girişiminde bulunduğu iddiasıyla vurulduğunu ileri sürdü.
Vurulduktan sonra kan kaybederken yaklaşık bir saat ambulansın gelmesini bekleyen Emel, daha sonra İsrail'e ait ambulansla Kudüs'teki bir hastaneye sevk edildi. Genç kadın, yaklaşık bir ay hastanede hem tedavi gördü hem de sorgulandı.
Emel, 7 yıl hapis hayatının ardından 30 Kasım'da Batı Şeria'nın kuzeyindeki El-Cümle kontrol noktasında serbest bırakıldı. Aynı günün akşam saatlerinde köyüne ulaşan Emel, bölge sakinleri tarafından sevinç gösterileriyle karşılandı.
Şu anda 27 yaşında olan Filistinli Emel, yaptığı açıklamada, özgürlüğüne yeniden kavuştuğu için mutluluk duyduğunu ancak arkasında İsrail'in Damon Hapishanesinde 31 kadın tutuklu bıraktığı için mutluluğunun buruk olduğunu ifade etti.
İşgalci İsrail askerleri tarafından vurulduğu ve yaralandığı; Yahudi yerleşimciler ve askerlerin saldırısına uğradığı o anları anımsayan Emel, "İşgalci İsrail, üzerime pek çok kez ateş etti; gaz ve ses bombası attı. Vücudumun değişik yerlerine 6 kurşun isabet etti." dedi.
Yahudi yerleşimciler daha sonra askerler tarafından darp edildiğini, o anların çok zor olduğunu, kendisini müdafaa edemediğini aktaran Emel şunları söyledi:
"Yahudi yerleşimciler, yaralı iken beni acımızca darbetti, daha sonra işgal güçlerinin askerleri yerleşimcileri uzaklaştırdı bu sefer de kendileri şiddet uygulamaya başladı. Tüm olanları hissediyor ancak hiçbir şey yapamıyordum."
Sol ayağında hala ses bombasının bir parçasının olduğuna işaret eden Emel, "şeref nişanı" olarak addettiği bu parçanın çıkarılmasını istemediğini aktardı.
Kudüs'te İşgalci İsrail'e ait Hadassah Hastanesinde yaklaşık 1 ay tedavi gördüğünü belirten Emel, "İsrail istihbaratı sağlığım için değil, benden bilgi almak için hayatta kalmamı istedikleri ve bu nedenle beni tedavi ettikleri yönünde açık ve saygısızca bir mesaj iletti." dedi.
Emel kendisine uygulanan baskı araçlarının ordu ve istihbaratla sınırlı olmadığını, hastanedeki doktorların kendisine acımasız ve ırkçı bir tutumla yaklaştığını; ne kadar gizlemeye çalışsalar da acı çekmesinden zevk aldıklarını kaydetti.
Sorgunun, daha hastanede baygın halinden çıkar çıkmaz başladığını ifade eden Filistinli genç kadın, "Hastanede istihbarat görevlileri ve polisler her gün sorguya çekiyordu. Henüz yaralı iken çok kötü şartlar altında soruşturma için 2 günlüğüne Kudüs'teki El-Meskubiyye hapishanesindeki sorgu merkezine götürüldüm." ifadelerini kullandı.
Yaralarına rağmen hapishanedeki kadın tutuklular tarafından karşılanmanın kendisine iyi geldiğini, adeta yaralarına merhem olduğunu aktaran Emel, "Kadın tutuklular, orada birbirlerine destek oluyor. Benim için ikinci bir aile ve büyük bir destekti." dedi.
Emel bu duruma İsrail cezaevi yetkililerinin tutuklulara yönelik uygulamalarını reddederek hapishane koşullarının iyileştirilmesini talep etmek için düzenlenen açlık grevine destek verdiklerini örnek olarak gösterdi.
Hapishane sürecinde de baskıların devam ettiğine dikkati çeken Emel, mahkumların tutulduğu yerlerin günde 4-5 kere arandığını aktardı.
Emel, pek çok kadın tutuklunun fiziksel ve psikolojik eziyete maruz kaldığını, mahremiyet alanlarının olmadığını; duş alınan yerlerin bile kameralarla gözetlendiğini belirtti.
Özgürlüğün kısıtlanmasının en ağır mahrumiyet olduğunu kaydeden Emel, kadın tutukluların en azından asgari yaşam ihtiyaçlarının karşılanmasını istediğini vurguladı.
Emel, özellikle eylül ayında İsrail'in yüksek güvenlikli Gilboa Hapishanesi'nden 6 Filistinli tutuklunun firar etmesinden ve yakalanmasından sonra kadın tutuklular da dahil olmak üzere tüm mahkumların acımasız saldırılara maruz kaldığını; pek çok haklarının ellerinden alındığını söyledi.
Hapishanede kalan Filistinli kadın tutukluların, "Ulusal safların birleştirilmesi, Filistin'in özgürleştirilmesi ve kadın tutukluların desteklenmesine" ilişkin mesajını ileten Emel, yapılacak bir esir takası anlaşmasının istisnasız tüm kadın tutukluları kapsamasını umut ettiğini dile getirdi.
Filistinli genç kadın, hapishanenin kendisi için bir okul olduğunu; orada pek çok şey öğrendiğini belirtti.
İsrail hapishanesinde ömrünün 7 yılını kaybeden Emel, ülkesine karşı sevgisinden ve kararlılığından hiçbir şey kaybetmediğini ifade etti.