İsrail askerleri, işgal ettikleri Gazze'de Filistinli bir kadının iç çamaşırını mizah malzemesi yapıyor (2024)
Terör devletindeki askeri bir başsavcının İsrail hapishanelerinde Filistinli mahkumlara tecavüz edildiğini kanıtlayan görüntüleri ifşa etmesinin ardından Siyonistler birbirine girdi. Adalet kavramının en aza indirgendiği dünya ülkelerinde dahi "Savcı işini yaptı" denilecek olayda İsrail yargısı, "gizli görüntüleri kamuya yaymak" suçlamasıyla başsavcıyı hatalı buldu. Yaşananların ardından başsavcı intiharın eşiğine gelirken, Filistinli tutsaklara tecavüz eden işgal askerleri ise kahramanlaştırıldı. İsrail basını artık bir 'öz eleştiri' yaparak "Biz hasta mıyız?" sorusunu soruyor.
İsrail ordusunun Başsavcısı Tümgeneral
Yifat Tomer-Yerushalmi,
hapishanelerdeki Filistinli mahkumlara
'kötü muamelede'
bulunan işgal askerlerine
soruşturma
açtı.
Kamuya yansıyan soruşturma kısa sürede işgal yanlısı Siyonistlerin tepkisini çekince, Başsavcı Yifat, söz konusu
'kötü muamele' görüntülerini medyaya sızdırdı.
İsrail Ordusu Askeri Başsavcısı Tümgeneral Yifat Tomer-Yeruşalmi
Dünyayı bir anda bu
sapık işkenceye
kilitleyen görüntülerde, İsrail askerlerinin
Filistinli erkek mahkumlara tecavüz
ettiği anlar yer alıyordu.
İsraillilerin büyük bir çoğunluğu
soruşturmayı başlatan ve tecavüz görüntülerini medyaya sızdıran
başsavcıyı suçlu buldu.
Sapkın suçu işleyen İsrail askerleri ise
"İsrail'in kahramanları"
oldu.
Yükselen
kamuoyu ve hükümet
baskısının akabinde
başsavcıya gözaltı kararı çıkarıldı.
Yifat, arkasında bir intihar notu bırakarak, telefonunu Akdeniz'e atıp ortadan
kaybolmaya çalışsa da yakalandı.
İsrail medyası: Biz hasta mıyız?
Tüm bu yaşananların ardından İsrail'de yayın yapan The Jerusalem Post,
"İsrail ordusunda, siyasetinde ve yargısında yaşanan skandallar şu soruyu gündeme getiriyor: Biz hasta mıyız?"
başlıklı bir görüş yazısı yayımladı.
İşgal hapishanelerindeki
Filistinli tutsaklara yönelik tecavüz saldırılarını
görmezden gelerek asıl problemi skandalı ortaya çıkaran başsavcıda gören yazıda, Yifat için
"Muhtemelen kendince bir adalet arayışı içerisindeydi, ama görüntüleri medyaya sızdırmak onun görevi değildi"
ifadeleri kullanıldı.
İşte söz konusu yazıdan öne çıkan satırlar:
"Tomer-Yeruşalmi, herkesin kabul ettiği üzere yetenekli bir hukukçuydu ve orduya bağlı olmakla birlikte ondan ayrı çalışan profesyonel bir birimin başındaydı. Komutanı savunma bakanı tarafından atanır, çalışmaları askerî değil hukukidir ve personeli üniforma giymiş hukukçulardan oluşur."
JP bu ifadelerle, İsrail ordusunun üniformasını giyen ve tamamıyla asker statüsündeki başsavcıyı,
"O bir hukukçu, altında görevli çalışanlar da birer hukukçular ordusu"
diyerek "asker" oluşundan koparmak istedi.
"İşte bu yüzden bu skandal İsrail ordusu hakkında değil, yargı sistemi hakkında ve yargı bu olaydan ciddi şekilde yaralanmış olarak çıkıyor. İddiaya göre, başsavcı sızıntı kararını dönemin baş askerî savcısı Albay Matan Solomeş ile istişare içinde aldı; kendisi de tutuklandı."
Ardı arkası kesilmeyen skandallar böylelikle İsrail ordusuna değil,
"ordu içerisinde görevli, asker üniforması giyen ama asker olmayan hukukçulara"
yüklendi.
"Yargı sisteminde bir şeylerin bozuk olduğu açıkça görülüyor. Hayır, Tomer-Yeruşalmi ve meslektaşları satın alınmadı, ahlaksız bir amaca da hizmet etmediler. Aslında adalete hizmet ettiklerini düşünüyorlardı. Yine de bazı politikacılar gibi, en yüksek güce ve en düşük denetime sahip olmanın getirdiği bir yanılgıyla kendilerini yasanın üzerinde gördükleri anlaşılıyor."
Sonuç olarak
İsrail ordusunu eleştiren,
İsrail ordusundaki
tecavüzcü soykırımcılara
atfedilen
tek bir suçlama dahi
kalmamış oldu.
Yazıdaki bu paragraflarda,
işgalci İsrail'deki insani geri kalmışlığın
askeriyede değil, yargı sisteminde olduğu
ince ince işlenerek
anlatılmaya çalışıldı. Zira onlar için IDF yani
İsrail ordusunun böyle bir skandalla dünya gündemine gelmesi büyük risk.
Bu tehlike,
ordunun üzerinden atılıp yargıya
bulaştırıldı. Ne de olsa dünyanın gözleri
İsrail yargısının değil, ordusunun üzerinde
ve orduları,
"sütten çıkmış ak kaşık"
olmalı.
İsrail askerleri Gazzeli erkekleri şehit etmeden hemen önce (2024)