Açıklamada, "Ada'daki Türk varlığına tahammülü olmayan Rum zihniyetinin hiçbir şekilde değişmediğini ve değişmeyeceğini gösteren Başpiskoposun çağdışı açıklamaları, Kıbrıs Rum elitlerinin Kıbrıs Türk Halkını 'azınlık' olarak görmeye devam ettiğini açıkça göstermektedir" değerlendirmesinde bulunuldu.
"Kıbrıslı Türkler, Rum çoğunlukla aynı haklara sahip olamaz" sözlerinin, 1960 Ortaklık Cumhuriyeti'nin yıkılması ile Ada'da halen karşılıklı kabul edilebilir bir anlaşmaya varılamamasının nedenlerini izah ettiği kaydedilen açıklamada, "Başpiskoposun, Kıbrıs Rum halkının beynini yıkamaya çalışması ve ırkçılık aşılaması, Kıbrıs Türk halkına karşı önyargı ve düşmanlığın boyutunu da anlatmaktadır" görüşü paylaşıldı.
Açıklamada, Kıbrıs Türk halkına "azınlık haklarını" uygun gören Rum Başpiskoposun, bir din adamı olarak, ülkenin nüfusuna ilişkin kendi siyasi amacı uğruna yanıltıcı bilgi vermekten ve insanları "iyi ve kötü" olarak ayırmaktan kaçınmadığı dile getirildi.
Kıbrıs'ı Helenizmin bir parçası olarak gören Hrisostomos'un, Ada'daki mevcut gerçeklerden kopuk yaşadığına dikkat çekilen açıklamada, KKTC'nin ortaya koyduğu yeni vizyonla birlikte, Kıbrıs konusunda geriye dönüşü olmayan bir yola girildiğini halen idrak edemediği de vurgulandı.
"Ada'da bir Rum bir de Türk devleti olmak üzere iki devlet olduğu bir olgudur. KKTC, bu olgu ve değişen koşulları dikkate alarak, yeni vizyonunu belirlemiştir. Gerçekler ışığında kararlaştırılan yeni vizyonumuz, garantör ülke Türkiye ile de paylaşılmış ve her zaman olduğu gibi tam desteği alınmıştır. Ana vatanın sarsılmaz desteği, Kıbrıs Türk halkına güven vermektedir. Kıbrıs meselesinde kabul edilebilir bir anlaşmaya varılmasının temel koşulu gerçeklerin kabulünden geçmektedir. İyi komşuluk ilişkileri çerçevesinde iki halkın kendi ayrı devletleri içerisinde yaşamalarının, en iyi ve gerçekçi yol olduğunu bu vesileyle hatırlatmak isteriz."