İngiliz asıllı Avustralyalı Brenton Tarrant, Yeni Zelanda’daki iki ayrı camide cuma namazı için bulunanları soğukkanlı bir biçimde katletti. Ülkenin ‘Christchurch’ kentinde 5 adet otomatik silahla bindiği otomobilinde, Bosna katliamı sırasında Sırp çetelerinin dinlediği Çetnik marşını dinleyerek camiye yanaşan 28 yaşındaki katil, mabeddeki Müslümanları şehit ederken sosyal medyada ‘canlı yayın’ yaptı. Dünyayı şoke eden vahşet, İslam düşmanlığının geldiği boyutu bir kez daha gözler önüne serdi. Saldırıda 49 kişi şehit oldu; aralarında 3 Türk vatandaşının da bulunduğu 48 kişi yaralandı. İzleyenleri gözyaşına boğan görüntülere göre, eli kanlı cani, aracından inerek caminin kapısından girdiği anda ateş etmeye başlıyor. Camide defalarca kez şarjör değiştiren Tarrant, birkaç kez de cami yanında bıraktığı aracına dönerek bagajdan öteki silahlarını alıp vahşete devam ediyor.
Teröristin katliamda kullandığı silah ve şarjörlerin üzerine yazdıkları ise İslam ve Müslüman nefretiyle yüklenmiş olduğunu gözler önüne serdi. Silahların dış yüzeyine yazılan notlar, tarih boyunca Müslümanlara saldıran figürlerin geçit resmi gibi. Osmanlı ve Türk nefretinin yoğun olarak gözlendiği mesajların uzun bir süredir özenle hazırlandığı anlaşılıyor. Katliam öncesi internet üzerinden 74 sayfalık bir de manifesto yayınladığı ortaya çıkan katil, Ayasofya’nın minarelerini yıkacaklarını iddia ederek başta İstanbul’u ve ‘Türkleri’ şöyle tehdit ediyor: “Topraklarınızda huzur içinde yaşayabilirsiniz, size zarar gelmeyecek. Boğaz’ın Doğu yakasında. Ama Boğaz’ın Batı yakasında bir yerde yaşamayı denerseniz, Avrupa’ya gelirseniz sizi öldüreceğiz. Konstantinopolis’e gelir, tüm cami ve minareleri yıkarız. Ayasofya minarelerden kurtulacak ve Konstantinapol hak edildiği gibi tekrar Hristiyan şehri olacak.”
Normandiyalıların 844 yılında Endülüs sahillerine saldırıp Lizbon’u yağmalaması, sonrasında İşbiliyye şehrine ulaşıp burada camiye sığınmış Müslümanları öldürmesi olayı, 2019 yılında Yeni Zelanda katilinin dikkatinden kaçmamış.
21 Ekim 2015’te İsveç’te 2 göçmen çocuğu kılıçla keserek öldüren psikopat. İsmi Anton Lundin Pettersson. Cinayeti işlediğinde 21 yaşındaydı.
Katilin silahı üzerine yazdığı ‘732-Battle of Tours’ ibaresi, Endülüslerin 732 yılında Fransa’yı yöneten Franklara karşı kaybettiği savaşı hatırlatıyor. Endülüs Emevileri, ‘Puvatya Muharebesi’ olarak bilinen savaşı kaybedince, Müslümanların Avrupa içlerine ilerlemeleri bir müddet yavaşladı.
Alexandre Bissonnette, 2017 yılında Kanada’da bir camiyi basıp 6 Müslüman’ı öldüren, 8’ini de yaralayan katil.
Antonio Bragadin, Osmanlı’nın Kıbrıs’ı kuşatması sırasında, daha önceki anlaşmaya ihanet ederek Magosa’daki Türk esirleri katleden Venedikli komutan. 1571’de Kıbrıs’ın fethi sonrası Bragadin’in derisi yüzülüp içi samanla dolduruldu ve Magosa’da uzun süre ibret-i alem olsun diye teşhir edildi.
Padişah 2. Murad döneminde sarayda ‘iç oğlanı’ yetişen ve daha sonra Arnavut topraklarına kaçıp Osmanlı’ya başkaldıran İskender Bey de (Skanderberg) katil Brenton Tarrant’ın mesajları arasındaydı.
Camide silahla katliam yapan Brenton Tarrant, silahına yazdığı mesajlar arasına ‘Refugees welcome to hell’ cümlesini de ekledi. ‘Mülteciler, cehenneme hoş geldiniz’ anlamındaki mesaj Tarrant’ın yabancı nefretinin yansımalarından biri.
Toulouse Savaşı’nda 721 yılında Emevileri yenilgiye uğratan Aquitaine Dükü. Katil silahına onun adını yazdı.
Endülüslerin 732 yılında yenilgiye uğradığı Puvatya Savaşı’nda Frankların komutanı olarak görev yapan Charles Martel, Yeni Zelanda katilinin hayranlık duyduğu kişiler arasında.
Sultan 2. Selim döneminde Osmanlı’nın denizlerde aldığı en büyük yenilgi. 1571 yılında İnehbahtı’da Haçlı donanmasına karşı alınan mağlubiyet, Osmanlı’nın Akdeniz’deki hakimiyetine zarar vermişti. Katil, silahında bu olayı ‘Lepanto 1571’ mesajıyla andı.
Hitler’in ‘Kavgam’ adlı kitabında kullandığı cümlenin 14 kelimesini ifade ediyor: “We must secure the existance of our people and a future for white children.” (Halkımızın ve beyaz çocuklarımızın varlığını korumalıyız.) Sözkonusu cümle, günümüzde başta NeoNazi çeteleri olmak üzere aşırı sağcı akımların doktrini durumunda.
Birinci Dünya Savaşı öncesi ve sonrasında katliamcı Yunan çeteleri kendilerini ‘Turcofagos’ diye tanımlıyordu. ‘Türkyiyici’ anlamına gelen ifade, özellikle Trakya’da Müslüman Türklerin yok edilme amacını sembolize ediyordu.
Hunyadi Yanoş ismiyle bilinen Macar komutanı, 1440’larda Osmanlı Padişahı 2. Murad liderliğindeki Türk ordusuyla çatışmış ve bazı muharebeleri kazanmıştı. Yeni Zelanda’daki katil, 1441 ve 1442’de Yanoş’un kazandığı iki savaşı hatırlatıyor.
Saldırı sırasında Nur Camisi'nde bulunan 39 yaşıdaki Penangite Rahimi Ahmed, ölü taklidi yaparak canını kurtardı.
Saldırıda hayatını kaybeden ve yaralananlar arasında Bangladeş, Ürdün, Endonezya, Pakistan, Malezya, Suudi Arabistan ve Türk vatandaşları bulunuyor.