Gaziantep Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ali Gür, üniversiteye bağlı Şahinbey Eğitim ve Araştırma Hastanesinde bir basın toplantısı düzenleyerek yeni yöntemi anlattı. Prof. Dr. Gür, yeni tedavi yöntemi ile ilgili Doç. Dr. Umut Elboğa’nın da yoğun çaba sarf ettiğini vurgulayarak dünyada ilk kez Japonya’nın gerçekleştirdiği uygulamanın ABD’nin de gündeminde olduğunu kaydetti.
GAÜN Rektörü Gür, "Dünyada kullanılan diğer yöntemlerden farklı olarak kanda yer alan çeşitli virüs, bakteri ve parazitlerin patojen yükünü yok ederek transfüzyonla bulaşan hastalık riskini sıfırlamayı hedefliyoruz. Kan bileşenlerinde bulunan beyaz kan hücrelerinin kalıntıları inaktive edilerek plazma nakli esnasında oluşabilecek istenmeyen reaksiyonlar en aza indirilebilecek. Bu tedavi yöntemiyle antikor aktarımı sağlayan plazma nakli ile hastalığı geçirmiş ve iyileşmiş Covid-19 hastalarından alınan kan şekilli elemanları uzaklaştırılarak, ayrıca virüs, bakteri ve parazit gibi patojenlerden arındırılarak plazmasına ayrıştırılacak. Bu plazma yeni Covid-19 hastalarına tedavi veya sağlık çalışanları gibi yüksek risk grubundaki kişilere hastalıktan korunma amaçlı güvenli olarak verilebilecek" dedi.
Korona virüs ile mücadele kapsamında Gaziantep Üniversitesi olarak çok önemli bir projeyi hayata geçirmek üzere çalışma başlattıklarını vurgulayan Rektör Prof. Dr. Gür, şu şekilde açıklamada bulundu:
“Covid-19 tedavisi için iyileşen hastalardan alınan kandan elde edilen plazma nakli yakın zamanda ilk olarak Çinli doktorlar tarafından yapıldı. Şimdilerde ABD’li uzmanlar tarihsel kanıtları cesaret verici olan plazma nakliyle daha kapsamlı çalışmalar yürütmek için FDA’nın onayını aldılar. Gaziantep Üniversitesi olarak biz de plazma esaslı oldukça etkin bu tedavi hizmetini en geç Nisan ayı sonunda halkımızın hizmetine sunmayı planlıyoruz.
Ama diğer plazma nakil tedavilerinden çok önemli bir farkımız olacak. Biz, kanda yer alan çeşitli virüs, bakteri ve parazitlerin patojen yükünü yok ederek transfüzyonla bulaşan hastalık riskini sıfırlamayı hedefliyor olacağız. Bu bizi dünyada bu tedaviyi uygulayan çoğu merkezden ayrıştıracak. Ayrıca kan bileşenlerinde bulunan beyaz kan hücrelerinin kalıntılarını inaktive eden sistemimiz sayesinde plazma nakli esnasında oluşabilecek istenmeyen reaksiyonları en aza indirgeyecektir. Gerek geçmişte gerekse günümüzde bu tedavinin en çok korkulan yan etkisi olan hastayı yeniden aynı ya da yeni bir patojenle enfekte etme riski kuracağımız bu özel sistemle imkansızlaşacaktır."
Patojenden Arındırılmış Plazma Tedavisi ile ilgili detaylı bilgiler de veren Prof. Dr. Ali Gür, açıklamasını şu şekilde sürdürdü:
“Bir insan belli bir virüs nedeniyle enfekte olduğunda vücut enfeksiyonla savaşmak için antikor adı verilen özel olarak tasarlanmış proteinler üretmeye başlıyor. Bu antikorlar, kişi iyileştikten sonra kanın özellikle plazma kısmında aylarca, hatta yıllarca barınabiliyor. Gaziantep Üniversitesinde bilimsel araştırmalar projeler birimine Doç. Dr. Umut Elboga’nın verdiği ‘Patojenden Arındırılmış Plazma Tedavisi’ başlıklı proje kapsamanda hastalığı iyileşen kişinin antikor bakımından zengin plazmasının yeni Covid-19 hastalarına verilmesi sonrası vücutlarının virüsle savaşma kapasitesi test edilecek. Yöntem başarılı olursa hastaların hayatta kalma şansının yükselmesi ve solunum cihazlarına daha az ihtiyaç duyulmasını bekliyoruz. Plazma nakli, bir çeşit aşı görevi üstleniyor. Ancak aşıdan farklı olarak yalnızca geçici bir koruma sağlayabiliyor.
Aşı, bağışıklık sistemini vücudun belli bir virüse karşı kendi antikorlarını üretmesi için eğitiyor. Plazma nakli yaklaşımında ise vücuda kısa ömürlü ve tekrarlanması gereken dozlarla başkasının antikorları enjekte ediliyor. Bu sayede iyileşmiş kişilerin kanında virüse karşı geliştirilmiş antikorlar (füzeler) hasta olan kişinin vücudundaki virüse karşı aktif hale getirilmiş oluyor. Virüsün zırhındaki proteine bağlanan bu antikorlar (füzeler) bir kilitle anahtar gibi virüse yapışarak virüsün hücre içine girmesini engelliyor. Çünkü hücrede virüsün vücuda geçmesine neden olan bir reseptör var ve virüsün yüzeyindeki bu zırh proteini antikorla(füzeyle) kapatıldığından bu reseptöre bağlanamayan proteinler nedeniyle antikorlar( füzeler) virüsü bloke etmiş oluyorlar. Bu sayede virüsün replikasyonu yani çoğalması da önlenmiş oluyor.”
Tedavinin devamında Gaziantep Üniversitesinin kuracağı sisteme enfekte olan hastaların iyileştikten sonra kan vermelerinin sağlanacağını açıklayan Prof. Dr. Gür, açıklamalarına şu ifadeleri ekledi:
"İyileşen hastaların bu kanları toplanacak ve plazmanın içinde virüse karşı olan antikorlar var mı yok mu önce test edilecek. Bunlar belirlendikten sonra bu kanların başka enfeksiyon hastalığı açısından da güvenli olup olmadığı sadece Gaziantep Üniversitemizde kuracağımız bu sistemle test edilebilecek ve güvenlik sorunu oluşturan tüm patojenler Türkiye’de ilk defa üniversitemizde kurulacak özel bir sistemle inaktif hale getirilebilir olacaktır. Özellikle durumu kritik hastalara verilecek bu plazma nakli tedavisinin bu patojen arındırma sistemi sayesinde yan etkileri olmaksızın güvenli bir şekilde uygulanması mümkün olacaktır. Özellikle ağır ya da ölümcül seyredebilen vakalarda gerçekten plazma nakli tedavisi hayat kurtarıcı olarak kullanılabilecektir."
Tedavi ile ilgili çalışmalar yürüten Gaziantep Üniversitesi Bilimsel Araştırmalar Projeler Biriminden Doç. Dr. Umut Elboga ise şu şekilde konuştu:
"Bu tedaviyi uygulamaya aldığımızda hem hastaların tedavi süreçlerini hem yoğun bakımda kalış sürelerini kısaltmış olacağız. Sistem çalışma şekli ise donörlerden 200 mililitre kan toplanıyor. Toplanan kan sistemimizde çoğaltılıyor. Bu kanlar çoğaltıldıktan sonra iki ayrı teknik işlemden geçiriliyor. İşlemlerden sonra kandaki potojenler, bakteriyel, viraller ve virüsler enfeksiyonlardan arındırılıyor. Şu an buna benzer pek çok tedavi şekli var ama bunların hiçbiri viral enfeksiyonları arındıramıyor. Biz bu tedavi yöntemi ile bunu başaracağız, yani virüsün RNA’larını temizleyip güvenli hala getireceğiz. Bu sayede hastanın yoğun bakım süresi kısalıp hızlı bir şekilde taburcu olmuş olacak.”