Türkiye ile Libya arasında imzalanan 'deniz yetki sınırlandırma anlaşmasının' ardından Doğu Akdeniz'de yeni bir sayfa açıldı. Anlaşmayı boşa çıkarmak isteyen Yunanistan, Güney Kıbrıs, İsrail ve Körfez ülkeleri Libya'da meşru hükümeti devirmeye çalışan darbeci Hafter güçlerine açık destek vermeye başladı. Anlaşmanın ardından "Libya'da süreç nasıl ilerleyecek? Trablus hükümetinin meşruiyetini yitirmesine yönelik girişimler artabilir mi?" soruları önem kazandı. Libya'da meşru hükümeti devirmek için Hafter'e olan desteğin artacağına dikkat çeken uzmanlar, "Bu anlaşmayı geçersiz kılmak için AB, NATO ve BM gibi organizasyonlar devreye sokmaya çalışılacaklardır" değerlendirmesinde bulundu.
Kaddafi'nin 2011 yılında devrilmesinin ardından uzun bir istikrarsızlık dönemi yaşayan Libya'da kritik bir döneme girildi.
Libya'daki meşru Trablus yönetimini devirmeye çalışan darbeci Hafter güçleri uzun süredir Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve Rusya gibi ülkelerce açıkça destekleniyordu.
- Peki bu anlaşma Libya'daki süreci nasıl etkileyecek? Libya hükümetinin meşruiyetinin yitirilmesine yönelik girişimler artabilir mi? Akdeniz'deki kilit ülkelerden biri olan Mısır'ın bu anlaşmaya yaklaşımları nasıl? yenisafak.com bu soruların yanıtını Ortadoğu uzmanı Gökhan Bozbaş'a sordu.
- "Libya'nın uluslararası kamuoyunca kabul gören Trablus merkezli hükümetinin böyle bir anlaşma yapmış olması uluslararası hukuk açısından hiçbir sorgulanabilir bir pozisyonu yok iken Yunanistan'ın bu tepkisi zuhur eden en basit bir üslup olarak görmek gerekmektedir. Zira bu anlaşma sonrasında Trablus hükümetine karşı hem sahada hem de uluslararası arenada çok ciddi adımların atılacağı aşikardır.SahadaHafter desteklenerek yıkılmaya çalışılacak dışarıda ise yapılan bu anlaşmanın butlan kılmak için AB, NATO ve BM gibi organizasyonlar devreye sokulmaya çalışılacaktır."
LİBYA İÇERİSİNDE ÇATIŞMALAR ARTACAK
MISIR'DAN KARŞI BİR HAMLE GELEBİLİR
- "Türkiye Libya ile vardığı anlaşma ile kendi aralarındaki münhasır ekonomik bölgeleri bir şekle sokarken bölgedeki diğer ülkeler aslında bunu Türkiye’ye rağmen yıllar önce yapmaya başlamışlardır. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve Mısır ve İsrail bizim Libya ile yaptığımız anlaşmayı 2000’li yılların başında yapmış ve Doğu Akdeniz havzasını 13 parsele ayırarak bizim tüm muhalefetimize rağmen bu bölgede gaz arama çalışmalarını başlatmışlardı. Bizim Libya ile yaptığımız anlaşma ise bu üç devletin yaptığı anlaşmanın batı sınırını şekillendirmektedir. Bu durumdan en çok zarar görecek ülke Mısır’dır. Zira bulunan gazların geçiş güzergahında Libya Mısır’ın en büyük alternatifi olarak ön plana çıkmaktadır. Türkiye’nin bu hamlesine karşı Mısır’dan gelecek en büyük hamle Mısır’ın Güney Kıbrıs Rum kesimi ile yapabileceği bir benzer anlaşmadır"