Ocak ayında resmen göreve başlayan, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun başını çektiği ve İsrail’deki aşırı sağcı siyasi aktörleri bünyesinde toplayan yeni koalisyon, 1 ay gibi kısa bir sürede bölgeyi tekrar şiddet sarmalına soktu. Aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’in 3 Ocak’ta polis korumasında işgal altındaki Mescid-i Aksa’ya baskın düzenlemesiyle yükselmeye başlayan tansiyon, işgalci gücün Batı Şeria’nın kuzeyindeki Cenin Mülteci Kampı’nda 10 Filistinliyi şehit etmesiyle zirve noktaya ulaştı. Katliamdan iki gün sonra Doğu Kudüs’teki yasa dışı bir yerleşim biriminde sinagoga düzenlenen silahlı saldırıda en az 7 İsrailli hayatını kaybetti. Netanyahu ve şimdi koalisyonda birlikte olduğu isimler geçen sene mayıs ayında da başta Doğu Kudüs olmak üzere ortaya koydukları provokasyonlarla bölgeyi uçurum eşiğine taşımışlardı.
İsrail 2022 yılından itibaren Filistinlilere karşı şiddetin dozunu iyice artırdı. Birleşmiş Milletler’in verilerine göre 2022 yılı, BM’nin 2005’te bölgede kayıt tutmaya başlamasından sonra Batı Şeria’da en kanlı yıl olarak kayıtlara geçti. Geçen yıl 168’i Batı Şeria’da, 52’si Gazze Şeridi’nde olmak üzere işgalci güç, aralarında 48 çocuğun da bulunduğu 220 Filistinliyi katletti. Ancak Filistinliler için Netanyahu önderliğindeki aşırı sağcı hükümetin kurulması daha da kötü bir dönemi başlattı. Özellikle Ben-Gvir gibi ırkçı aktörlerin bakanlık almasıyla İsrail askerleri katliamlarına daha da hız verdi. Batı Şeria’daki İsrail baskınları sonucu yıl başından bu yana aralarında çocukların da olduğu en az 30 Filistinli katledildi. Ayrıca işgal altındaki Batı Şeria’da sadece bu ay içinde Filistinlilere ait 38 yapı yıkıldı. Netanyahu yönetiminin başa gelmesiyle başta Batı Şeria olmak üzere tüm işgal altındaki Filistin topraklarında işgalci gücün şiddetinin zirveye taşındığı görüldü.
İsrail hükümetinin Filistinlilere karşı katliamları hızlandırması, İsrail’de Netanyahu’nun koalisyonuna karşı ülke tarihinin en geniş kapsamlı protestolarının yapıldığı zamana denk geldi. Ocak ayında, sivil toplum kuruluşları, hukukçular ve ülke ihracatının yarısını sağlayan yüksek teknoloji sektöründen bazı grupların çağrısıyla birçok protesto gerçekleşti. 22 Ocak’ta gerçekleşen kitlesel gösterilere İsrail kaynaklarına göre 9 milyon nüfuslu ülkede yaklaşık 150 bin kişi katıldı. “Diktatörlüğe hayır” ve “Demokrasi” sloganı atan göstericiler Netanyahu hükümetinin yargı reformunu protesto etti.
Doğu Kudüs’te cuma günü yapılan saldırının ardından olay yerine gelen ırkçı Ulusal Güvenlik Bakanı Ben-Gvir çevredeki Yahudi yerleşimcilerin yoğun tepkisi ardından polis kontrolünde bölgeden ayrılmak zorunda kaldı. İsrail basınındaki haberlere ve sosyal medyaya yansıyan görüntülere göre yerleşimciler, Ben-Gvir’e saldırı için “Senin döneminde gerçekleşti” diyerek tepki gösterirken, aşırı sağcı bakanın bir yerleşimciyle sert tartışmaya girdiği görülüyor. İsrail toplumunun en radikal kesimi olarak gösterilen yerleşimcilerin tepkisi, aşırı sağcı Ben-Gvir’in yöntemlerini dâhi yeterince sert bulmadıkları şeklinde yorumlandı.