Suriye'de Beşşar Esed rejiminin zindanlarında yaklaşık 7 yıl boyunca en ağır işkencelere maruz kalan Avukat ve Suriye Milli Ordusu (SMO) komutanlarından Ali Hatip, "Kimseye hissettirmeden gözlerimle namaz kılardım. Fark edilirsem işkenceye maruz kalırdım. En aciz olduğum anlarda bile intihar etmeyi düşünmedim. Allah'a imanım, acılarımı unutturup beni diri tuttu." dedi.
Suriye'deki iç savaşta pek çok sayıda sivili katleden Esed rejimi, cezaevleri ve sorgu merkezlerinde yüz binlerce kişiyi alıkoyuyor.
İdlibli Avukat ve SMO komutanlarından Ali Hatip de rejim zindanlarında hayatı kararan kişilerden sadece birisi. 7 Eylül 2012'de başkent Şam'da alıkonulan Hatip, yaklaşık 7 yıl tutsak kaldıktan sonra Nisan 2019'da özgürlüğüne kavuştu.
Hatip’in sorgu merkezleri ve zindanlarda işkencelere maruz kaldığı sürede, rejim ve destekçileri, ailesi ve yakın akrabalarından 50 kişiyi öldürdü.
Hatip, esareti sırasında maruz kaldığı ve tanıklık ettiği işkenceleri anlattı.
İdlib'in Cebel Zaviye bölgesinde akrabalarından bir kişinin ayaklanmalara katılması nedeniyle rejim güçlerince alıkonduğunu belirten Hatip, Şam'ın Deyr Şümeyyil bölgesinde bir sorgu merkezinde 15 gün tutulduktan sonra sırasıyla Hama Havalimanı'nda 90 gün, Halep il merkezindeki Cemiliyye semtindeki bir yer altı cezaevinde 3 yıl, en sonunda da ise başkent Şam'daki Adra Hapishanesi'nde yaklaşık 4 yıl alıkonduğunu söyledi.
Hatip, sorgu için tutulduğu Hama Havalimanı'nı "kesimhaneye" benzeterek, "Orada uçak hangarlarını hapishaneye dönüştürmüşlerdi. Alıkoyduklarına her türlü işkence yöntemlerini deniyorlardı. Burada 90 gün kaldım. Bu sürede günde bir zeytin ve her iki günde bir verilen suyla hayatta kaldım." dedi.
Hama'da yaşadıklarını asla unutmayacağını söyleyen Hatip, bu sürede maruz kaldığı işkencelerle ilgili şu ifadeleri kullandı:
Hatip, "Kimseye hissettirmeden gözlerimle namaz kılardım. Fark edilirsem işkenceye maruz kalırdım. En aciz olduğum anlarda bile intihar etmeyi düşünmedim. Allah'a imanım acılarımı unutturdu, beni diri tuttu." diye konuştu.
Hama Havalimanı'nda 11 yaşında doğuştan fiziksel engelli bir çocuğun da tutuklu olduğunu kaydeden Hatip, Esed rejiminin kadın, çocuk fark etmeksizin her yaştan sivilleri suçsuz yere alıkoyduğunu aktardı.
Hatip, tanıklık ettiği ve unutmadığı bir işkence sahnesini şöyle anlattı:
"Tutuklulara gözümüzün önünde işkence ederlerdi. Bir arkadaşımı öldürürcesine darbettiler. Kaburga kemikleri, göğüsün dışına çıktı. Manzara korkunçtu. 4 gün öyle yerinde kaldı. Kimse gelip ona müdahale etmedi. Acıdan çıkardığı feryatlar, hangar dışına kadar giderdi. Onu unutamam."
Serbest kalmasının ardından tutulduğu süre boyunca yaşadıklarının hafızasında derin izler bıraktığını vurgulayan Hatip, psikolojik sorunlar yaşadığını dile getirdi.
Hatip, 2014'te "Sezar" kod adlı askeri polis tarafından sızdırılan, Esed rejiminin muhalifleri tuttuğu hapishanelerde işkenceyle öldürülen 11 bin tutukluya ait fotoğraflara ilişkin ise "Sezar’daki fotoğrafları görünce hiç şok olmadım. Bunları canlı, diri gördüm. İşkenceyle öldürülenlere ait fotoğrafların arasında ben de yer alabilirdim. Bu kadar şehitten sonra sivil bir devlet hayalimiz var. Askerle siyasi otorite bağımsız olmalı." diye konuştu.
Avukat Hatip, serbest kaldıktan sonra SMO saflarına katıldı.