Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik 24 Şubat’ta başlattığı işgal girişimi sonrası Batılı ülkeler bir yandan Moskova’ya yaptırım uyguladığını iddia ederken diğer yandan Rus şirketlerle çalışmayı sürdürüyor. Fransa’nın en büyük gazetelerinden Le Monde’un önceki gün yayımladığı rapor, yeni bir skandalı ortaya çıkardı. Gazetenin haberine göre, Fransa’nın en büyük enerji şirketi TotalEnergies, savaşın başından beri Rus jetlerine yakıt sağlıyor. Haberde, söz konusu jetlerin, Mariupol’deki tiyatronun bombalanması da dahil olmak üzere Ukrayna’nın sivil nüfusunu vurmakla suçlandığı bilgisine yer verildi.
Yine önceki gün İngiliz The Guardian gazetesinde yayımlanan haber de ABD ve İngiltere merkezli pek çok yatırım fonunun, savaşta Rusya’nın en büyük desteği olan petrol sektörüne milyarlarca dolar yatırım yaptığını gözler önüne sermişti. Aralarında JPMorgan Chase ve HSBC gibi dev bankaların bulunduğu 400 yabancı finans kurumunun, fosil yakıt (petrol ve doğal gaz) sektöründe faaliyet gösteren Rus enerji devlerine 130 milyar dolar fon aktardığı ortaya çıkmıştı.
Haberde, doğal gaz kondensatlarının (gaz çıkarılırken geri kazanılan sıvı hidrokarbon) önce işlenmek üzere boru hattıyla Purovsky’deki Novatek tesisine gönderildiği, daha sonra da jet yakıtı olarak rafine edilmek üzere demir yolu ile Güney Sibirya’nın Omsk şehrine gönderildiği belirtildi. Haberini finansal bilgi şirketi Refinitiv’in verilerine dayandıran gazete, yakıtların 2022’nin başından bu yana Ukrayna sınırına yakın hava üslerine ulaştırıldığını bildirdi. Raporda derlenen verilere göre, savaşın başladığı şubat ayı sonundan temmuz sonuna kadar Morozovsk ve Malshevo’daki hava üslerine 42 bin 700 ton yakıt sevk edildi. Le Monde’un iddialarını yorumlayan Global Witness araştırma ekibi, bu miktarda bir yakıtın, 3 bin 400 Suhoy Su-34 bombardıman uçağının yakıt tankını doldurmak için yeterli olduğunu ifade etti.
Fransa Ulaştırma Bakanı Clement Beaune, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, iddiaların tüm yönüyle soruşturulacağını belirtti. France 2 kanalına verdiği demeçte Beaune, konunun son derece ciddi olduğuna işaret ederek, “İsteyerek ya da istemeyerek, Fransız veya başka bir şirketin yaptırımları delmesine müsaade edilemez” dedi.