Türkiye ile Yunanistan'ı savaşın eşiğine getiren ve mevcut anlaşmazlıklar çerçevesinde sık sık atıf yapılan bir harita var: Sevilla.. Yunanistan hukuki hiçbir dayanağı olmayan bu harita üzerinden Türkiye'yi adeta Anadolu kıyılarına sıkıştırmaya çalışıyor.
İspanya'daki Navarra Üniversitesi'nden uzmanlığı Orta Doğu ve Kuzey Afrika olan Prof. Michael Tanchum, Foreign Policy dergisine yazdığı makalesinde Türkiye'nin Sevilla Haritası'na karşı çıkmakta haklı olduğunu kaleme aldı.
Ancak Tanchum, Türkiye'nin Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi (UNCLOS) imzacısı olmadığı için Yunanistan'a ve Güney Kıbrıs'a karşı dava açamadığını, bu yüzden de iddiasına yasal bir zemin kazandıramadığını söylüyor.
Türkiye'de Dışişleri Bakanlığı'na göre şu anda ne Türkiye ne de Yunanistan, Ege'de 6 deniz mili mesafesindeki karasularınının ötesinde sınırlandırılmış bir deniz yetki alanına sahip değil.
4 Ekim 2004 tarihinde Sevilla Üniversitesi'nin Coğrafya anabilim adlı öğretim üyeleri olan Prof. Juan Luis Juarez de Vivro ile Prof. Juan Carlos Rodriguez Mateo tarafından bir makale yayınlandı.
"Denizci Avrupa ve AB Genişlemesi: Bir Jeopolitik Perspektif" isimli bu makalede, ilk kez Türkiye’nin Anadolu’ya sıkıştırıldığı bu harita yayınlanmış oldu.
Makale 'Elsevier' isimli İngiliz/Hollanda sahipli dünyaca ünlü bilgi analiz firmasının yayını olarak, 2006 yılında baskıya girinceye kadar, AB ajansları ve resmi makamlar bu haritayı çoktan kullanmaya başlamışlardı. Her iki öğretim üyesi de deniz hukukçusu değildi.
Haritanın üniversite tarafından genişlemiş AB vizyonu içinde hazırlatılması aslında basit bir nedenden ortaya çıkmıştı. AB, 2004 genişlemesinden önce Deniz Alanları Planlaması (Maritime Spatial Planning) yapmak istiyordu.
Yani, gelecekte kıyısı olan AB ülkeleri nerelerde rüzgâr enerji alanları, balık çiftlikleri, turizm geliştirme alanları, merkezi limanlar, tersane alanları ve benzeri tesisler kuracak; hangi bölgeleri çevre koruma alanı ilan edecek, gibi deniz ve çevresi ile ilgili sorulara cevap veren bir planlama istiyordu. Bu konuda Avrupa’da en ileri durumda olan Seville Üniversitesi ve alanında büyük şöhrete sahip Prof. Suarez seçilmişti.
AB fonları ile desteklenen bu proje için Suarez çalışırken üye ülkelerden müstakbel deniz yetki alanlarının haritalarını talep etti. Yunanistan ve Güney Kıbrıs bu süreçte kendilerine azami pay Türkiye’ye ise neredeyse hiç pay vermeyen haritaları gönderdi. Bu haritalar internette 2000’li yılların başından itibaren dolaşıma giren ABD kaynaklı haritalar ile de örtüşüyordu.
Yunanistan’ın Ege’deki sözde yetki alanları zaten 1976 Kıta Sahanlığı krizinden itibaren ileri sürdüğü tüm Ege’yi kapayan tezleri ile uyumluydu. Ancak bu kez Akdeniz için de inanılmaz boyutlarda maksimalist tezler sunuyordu.
2007 yılında bu kez aynı harita Barselona’da basılan 'Atlas of Maritime Europe: Jurisdictions, Uses and Management'ta karşımıza çıktı. Bu atlas da İspanyol Ulusal Araştırma Merkezi tarafından desteklenen bir AB projesi idi. Bu haritada deniz alanları ve sınırları için kullanılan bilgi bankası İngiliz GEBCO bilgi bankası tarafından geliştirilmişti. İddia edildiğine göre bu çalışmada Akdeniz’de adaların durumu hukuki olarak ele alınmamış, ortay hat kullanılmıştı.
Türkiye ve Yunanistan arasındaki karasuyu sınırlandırmasının da “teorik” olduğu yayında açıkça belirtildi. Bu çalışma Prof. Suarez’in Akdeniz yetki alanları konusundaki son çalışması oldu.
Kısacası Suarez, 2004 yılındaki çalışmasında Yunanistan ve Kıbrıslı Rumların gönderdiği sınırlandırma haritalarını kullanarak bir nevi tuzağa düşmüş.
2010 yılı çalışmasında bu hatayı tekrar etmemiş, ancak atı alan Üsküdar’ı geçmişti.