Türkiye’yi hedef alan ABD’nin tehdit ve yaptırım politikasını başka ülkeler söz konusu olduğunda rafa kaldırması, “Bu nasıl müttefik?” sorusuna sebep oluyor. Başta S-400 olmak üzere Doğu Akdeniz, Suriye, Kıbrıs, terör örgütleri PKK/YPG ve FETÖ gibi öne çıkan meselelerde Washington’un Türkiye’nin çıkarlarını ve tezlerini gözardı eden politikasının farklı ülkeler söz konusu olduğunda değişime uğradığı ve esnediği görülüyor. Sadece Almanya gibi müttefik ülkelerle değil, Hindistan ve hatta İran gibi düşmanlık güttüğü ülkelerle dahi masaya oturan, hatta muafiyet uygulayan ABD yönetiminin ve Kongresinin, aynı kıstasları Türkiye’ye uygulamaktan imtina ettiği görülüyor. Washington’un ikiyüzlü politikasının ardında Türkiye’ye yönelik hasmane tutumun etkili olduğu görülüyor.
ABD yönetimlerinin Türkiye’nin ulusal güvenliğini yakından ilgilendiren konularda adeta kör ve sağır olduğu, hatta hasımlık politikası izlediği görülüyor. Terör örgütleri PKK/YPG ve FETÖ’ye lojistik ve mali destek sağlayan Washington, Türkiye’nin terörle ortak mücadele çağrısına ise cevap vermiyor. Washington’un, Rus S-400 hava savunma sistemi konusunda da Türkiye’nin haklı tezlerini görmezden geldiği, hatta ulusal güvenliğini tehdit eden bir politika izlediği görülüyor.
Buna karşın Washington’un, Almanya’nın ve Avrupa’nın Rusya’ya bağımlılığını artıracak Kuzey Akım-2 projesinde farklı bir tutum sergilediği görülüyor. Uzun süredir Berlin’e proje konusunda baskı uygulayan ABD, Joe Biden yönetimiyle birlikte bu tutumunda değişikliğe gitti. Biden yönetimi geçen ay aldığı bir kararla Rus gazını Avrupa’ya iletecek Kuzey Akım projesine uyguladığı yaptırımlardan Almanya ayağını muaf tutma kararı aldı. ABD bu karar için Berlin’le masaya oturma ihtiyacı dahi hissetmedi.
ABD’nin, S-400 meselesinde ikiyüzlü politikasının en iyi görüldüğü örnek ise ittifak ilişkisine sahip olmadığı Hindistan. Yeni Delhi yönetiminin Rusya ile yaptığı S-400 anlaşmasında da Türkiye’ye uyguladığı yaptırım politikasının tam aksi bir tarife uyguladı ve Hindistan’a yakın zamanda 2,5 milyar dolarlık silah satışına onay verdi. Yine Biden yönetiminin Hindistan’la ilişkileri tehlikeye atmamak adına, bu ülkeye S-400 alımında muafiyet sağlamanın yollarını aradığı biliniyor.
Eski ABD Başkanı Donald Trump döneminde İran ile 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşmadan çekilen Washington, Joe Biden’ın görevi devralmasıyla masaya tekrar oturdu. ABD’de yeni yönetimin “düşman” olarak konumlandırdığı İran rejimiyle haftalardır Avusturya’nın başkenti Viyana’da nükleer anlaşmaya ilişkin müzakereler yürüttüğü biliniyor. Yine nükleer anlaşmayla belirlenen sınırlamaları aştığı açıklanmasına rağmen ABD’nin Tahran’a uyguladığı bazı yaptırımları adım adım kaldırmaya başladığı görülüyor.
14 Haziran’da Brüksel’de gerçekleşecek ABD Başkanı Joe Biden ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasında kritik görüşme öncesi, ABD Kongresi’nden üst üste iki hamle geldi. Senato’nun Demokrat ve Cumhuriyetçi kanadının verdiği ortak yasa tasarısıyla Türkiye’nin parasını ödediği F-35 savaş uçaklarının Yunanistan’a satılması istendi. ABD’li Demokrat Senatör ve Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Bob Menendez’in, Cumhuriyetçi Senatör Marco Rubio’nun desteğiyle sunduğu tasarıda, Türkiye’nin Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi alması sebebiyle F-35 programından çıkarılmasına dikkat çekiliyor ve Yunanistan’a, Türkiye’ye teslim edilmeyen bu uçakların da dahil olduğu bir satışın yapılması çağrısı yapılıyor. Yine geçtiğimiz günlerde Bob Menendez, Dış İlişkiler Komitesi’nde, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’a soru sorma kılıfı altında Türkiye’nin Doğu Akdeniz, Azerbaycan, Libya ve Kıbrıs politikalarını düşmanca bir tavırla yine hedef tahtasına koymuştu.