Avrupa Birliği (AB), iç savaşın başlamasıyla kaçtığı ve darbeci Hafter’e destek verdiği Libya’ya dönüş kararı aldı. Brüksel merkezli EUobserver sitesinin haberine göre AB, ülkede siyasi ve askeri iş birliğini her geçen gün ilerleten Türkiye’nin artan etkisini kırmak için bölgeye kara ve hava gücü göndermeye hazırlanıyor. 2. Berlin Konferansı’nda, ülkedeki tüm paralı askerlerin geri çekilmesi ve seçim çağrısı yapılmıştı.
Türkiye’nin aktif olarak sahaya inmesi ile Akdeniz ülkesi Libya’da inisiyatif kaybeden Avrupa Birliği (AB), yeniden oyuna dönmek için yeni bir adım atmaya hazırlanıyor.
AB’nin Libya’ya askeri misyon gönderme planı üzerinde çalıştığı bildirildi. Brüksel merkezli EUobserver sitesinin haberine göre AB, söz konusu misyon vasıtasıyla Libya’daki diğer güçlerle rekabet ederek nüfuz sahibi olabilmeyi amaçlıyor.
Sitenin ulaştığı 1 Temmuz tarihli AB raporunda, “Libya’da barış sürecinin, savaşçıların geniş çaplı silahsızlanması, tasfiyesi ve yeniden entegre edilmesinin yanı sıra güvenlik sektörü reformu gerektirdiği” ifade edildi. Belgede, ülkedeki durumun endişe verici olduğu aktarılarak petrol, silah ve insan kaçakçılığının hız kesmeden devam ettiği vurgulandı.
ÜÇÜNCÜ ÜLKELER TASFİYE EDİLECEK
Haberde AB’nin gelecek aylarda Kuzey Afrika’da büyük çapta operasyonlar için yaptığı planları nihayetlendirmek üzere olduğu, planların bölgede insan ve silah ticaretini bitirmeyi de hedeflediği aktarıldı. Ulaşılan raporda
, “Bu kapsamda, askeri faaliyet alanının tümünün üçüncü ülkelere bırakılmaması için bir AB Askeri Ortak Güvenlik ve Savunma Politikası angajmanı değerlendirilmeli”
ifadesi kullanıldı. Belgede üçüncü devletlerin hangi devletler olduğu açıkça ifade edilmese de Türkiye, Mısır, Ürdün, Çad, Rusya, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin ülkede bir şekilde varlığını sürdürdüğü biliniyor. Türkiye’nin Libya’daki güçlü askeri varlığına dikkat çekilen raporda,
“Libya’nın batısındaki seçilmiş silahlı kuvvetlere, sahil güvenlik ve donanmasına eğitim sağlıyor”
denildiği görüldü.
Libyalı yetkililerin “sınırlarında AB’nin desteğine ihtiyaç olduğunu belirttiğine” de değinilen raporda
, “Bu, Libya makamları kabul ederse söz konusu ülke toprakları üzerinde AB’nin havadan gözetleme araçları için uçuş hakkı elde etme imkânını doğurabilir”
değerlendirmesinde bulunuldu. Haberde, AB’li diplomatların planı kısa süre içinde görüşeceği ancak komisyonun söz konusu planları henüz resmî teklif olarak sunmadığı kaydedildi.
TÜRKİYE’Yİ ÇIKARMAK İSTİYOR
Türkiye, Trablus merkezli meşru hükûmetin davetiyle bir yıldan uzun süredir Batı Libya’da resmî askerî güç bulunduruyor. İki ülke arasında imzalanan mutabakatlarla birlikte ilerleyen iş birliği ise bazı ülkeleri rahatsız ediyor.
Birleşmiş Milletler ve Almanya’nın himayesinde 23 Haziran’da düzenlenen İkinci Berlin Konferansı’nda, Türkiye’yi bölgeden uzaklaştırmak adına, ülkedeki tüm paralı askerlerin geri çekilmesi ve ülke genelinde seçimler yapılması çağrısında bulunulmuştu.
Ancak Ankara, resmî hükûmetin davetlisi olarak yabancı asker ve savaşçıların ülkeden “derhal çekilmesi” çağrısına muhalefet şerhi düşmüştü.
Türkiye’yi elimine etme girişimi
Ortadoğu, Avrasya ve Asya-Pasifik Platformu (ODAP) Direktörü Ali Semin, AB’nin Türkiye’yi Libya’da elimine etme çabalarını gazetemize değerlendirdi. Fransa, İtalya, Almanya gibi pek çok Avrupa ülkesinin Libya’da bir güç mücadelesi içerisine girdiğini söyleyen Semin,
“Ancak bu ülkeler tek tek girdikleri için ABD, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve Mısır gibi pek çok aktörle karşı karşıya kaldılar. Şimdi ise AB üzerinden güçlü bir şekilde gitmek istiyorlar”
değerlendirmesinde bulundu. Semin, Türkiye’nin Libya’da kara ve hava üssü olduğunu, bu üslerin ortadan kaldırılması için Türkiye’ye baskı kurulmak istendiğini söyledi. ODAP Direktörü Semin sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’yi Libya’dan çıkarmak isteyen Avrupa ülkeleri, AB üzerinden Libya’yı bu şekilde kontrol edebileceklerini düşünüyorlar. AB bunu meşru hükûmet üzerinden yapmak istiyor.
Çünkü Türkiye’nin elinin güçlü olmasının sebebi, meşru hükûmetle hareket ediyor olması, meşru hükûmetin davetiyle orada bulunması. AB de bunun farkında. Öte yandan Libya’nın da AB’nin desteğine ihtiyacı var. AB üyesi ülkelerin Libya meşru hükûmetini tanıması, uluslararası meşruiyet açısından önemli bir şey. Trablus hükûmetinin böyle bir davette bulunması demek, kendi meşruiyetini artırması ve elini güçlendirmesi demektir. Böylece Hafter’e karşı da tek temsilci olarak görülecek
. Meşru hükûmetin daveti olması durumunda ise büyük ihtimalle AB de kendi şartlarını sunacak. ‘Paralı askerlerle yabancı güçlerin ülkeden tamamen çıkmasını sağlayın. Zira biz size sadece fon sağlamayacağız, askeri anlamda da destek vereceğiz’ gibi bir şart sunup, bunun üzerinde ısrarla duracağını düşünüyorum.
AB işin içine girerse Türkiye’nin Libya’da işi biraz zorlaşabilir.
#Avrupa Birliği
#Hafter
#Libya
#EUobserver
#2. Berlin Konferansı
#Türkiye