Uluslararası Af Örgütü, Suudi Arabistan'ın 21-22 Kasım'da gerçekleşecek G20 Zirvesi'ne ev sahipliği yapacağına dikkati çekerek, tüm liderlere konuşmalarında ve ikili görüşmelerinde Suudi kadın hak savunucularının durumunu gündeme getirme çağrısı yaptı.
Uluslararası Af Örgütünün Suudi Arabistan'da kadın hakları için mücadele ettiği gerekçesiyle 2018'den beri tutuklu bulunan Nesime el-Seda için başlattığı moral kampanyasına ilgi artarken, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Kampanyalar Sorumlusu Damla Uğantaş, ülkedeki kadın haklarına ilişkin genel durum hakkında açıklamalarda bulundu.
Öncelikli olarak Nesime'nin Suudi Arabistan'ın doğusunda faaliyet gösteren bir kadın hakları savunucusu olduğunu anımsatan Uğantaş, Nesime'nin çalışmalarında, kadınların araç kullanmasına izin verilmesi ve baskıcı vasilik (yanında bir erkek olmaksızın ev dışı gündelik işlerini gerçekleştirememe) yasalarının değiştirilmesine odaklamış bir isim olduğunun altını çizdi.
Nesime'nin 2015'te bu çalışmalarını görünür kılmak amacıyla aday olduğu belediye seçimlerine katılmasının yasaklandığını, bu nedenle Suudi kamuoyunda da tanınan biri olduğunu belirten Uğantaş, Nesime'nin 31 Temmuz 2018'de kadınlara özgürlük isteyen bu faaliyetleri nedeniyle tutuklandığını ve uzun süre hücre hapsinde tutulduğunu söyledi.
Uğantaş, "Ayrıca bu sırada kötü muameleye de maruz kaldı. Tutuklandığı tarihten bu yana çocukları dahil ailesinden hiçbir üye ve avukatıyla görüşmesine izin verilmedi. Nesime için en ironik durum ise Nesime’nin çalışma alanları olan kadınların araç kullanmasına izin verilmiş ve vasilik sisteminde bazı değişiklikler yapılmış olmasına rağmen Nesime’nin tutukluluk halinin devam etmesi." ifadelerini kullanarak, Uluslararası Af Örgütünün kadın hak savunucularının üzerindeki baskılara dikkat çekmek amacıyla çalışmalar yürüttüğünü anlattı.
Bu konuda yüksek kamuoyu baskısı oluşturmanın önemine inandıklarını aktaran Uğantaş, Nesime'nin kampanyasına destek çağrısında bulundu.
Uğantaş, Suudi Arabistan'daki kadın haklarına ilişkin genel duruma dair ise Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman’ın göreve gelmesinin ardından hükümetin daha sık dile getirdiği reform söylemlerinin ülkedeki fiili durum ile tam bir tezat oluşturduğunun altını çizdi.
"Ülkede insan hakları savunucuları, yazarlar ve din görevlileri de dahil olmak üzere neredeyse tüm bağımsız sesler, barışçıl ifade veya aktivizmle bağlantılı suçlamalarla karşı karşıya kalıyor." vurgusunu yapan Uğantaş, Suudi Arabistanlı yetkililerin, Özel Ceza Mahkemesini sistematik olarak muhalefeti susturmak için kullandığına dikkati çekti.
Kadın haklarıyla ilgili birtakım olumlu değişikliklerin yapıldığı bir dönemde kadın hakları savunucularının üstündeki baskıların aynı sertlikle devam ettiğinin altını çizen Uğantaş, "İfade özgürlüğü, toplanma özgürlüğü ve örgütlenme özgürlüğü konularındaki baskılar ise giderek tırmanıyor." dedi.
Uğantaş, 2018'den itibaren kadınların, hayati birtakım kararlar almasında babaları, erkek kardeş veya çocukları ya da eşleri gibi erkek bir vasinin onayına ihtiyaç duymasını gerektiren bir sistem olan vasilik yasalarında değişiklik yapılacağı yönündeki söylemlerin ardından 2019 ortasında vasilik sisteminde bir dizi değişiklik yapıldığını anımsattı.
Bu değişiklikler arasında 21 yaş üstündeki kadınların pasaport alarak tek başlarına ülkeden ayrılmalarını, 18 yaş üstü kadınların ise doğum, ölüm, evlilik gibi hukuki değişiklik durumlarını kaydettirebilmelerinin ayrıca gerekli durumlarda evin reisi gibi davranabilmelerinin önünü açtığını belirten Uğantaş, ayrıca kadınların araç kullanabilmesine de izin verildiğini hatırlattı.
Uğantaş, bu değişiklikler bazı sınırlı alanlarda kadınları erkeklerle eşit yasal statüye taşısa da vasilik sistemini ortadan kaldırmadığına dikkati çekerek, "Kadınlara yönelik hukuki ve sistematik ayrımcılık devam ediyor ve kadınlar cinsel şiddet de dahil şiddet biçimlerine karşı korumasız bırakılıyor." vurgusunu yaptı.
Uğantaş, Nesime'nin durumunda birçok kadın aktivist bulunduğuna işaret ederek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Mayıs 2018’den beri kadın hakları alanında faaliyet gösteren en az 15 aktivist kendilerine yöneltilen kanıtlanmış bir suçlama olmamasına rağmen tutuklandı. Güncel durumda 13 kadın hakları savunucu hakkında yargılama devam ediyor. Uluslararası Af Örgütünün Kasım 2018’de yayımladığı raporda yer verdiği üç ayrı ifadeye göre, gözaltına alınan kişiler işkence ve kötü muameleye maruz kaldı. Elektroşok, kırbaçlama gibi işkence yöntemleri uygulandı, bir kadın aktivist, sorgulama yapan maskeli kişilerce cinsel tacize uğradığını bildirdi."
Uğantaş, Suudi Arabistan'da durumun iyileştirilmesi için atılması gereken adımlar hakkında ise yalnızca barışçıl insan hakları faaliyetleri nedeniyle tutuklanan kadın hak savunucularının serbest bırakılmaları ve bu kişilere yöneltilen suçlamaların düşürülmesi gerektiğini kaydetti.
Uğantaş, "Suudi Arabistan’ın bu yıl 21-22 Kasım'da gerçekleşecek G20 Zirvesi’ne ev sahipliği yapıyor olmasını ülkedeki kadın hakları savunucularının durumuna dikkat çekmek için önemli fırsat olarak görüyoruz. Bu kapsamda G20 Zirvesi’ne katılacak olan tüm liderlere konuşmalarında ve ikili görüşmelerinde Suudi kadın hak savunucularının durumunu gündeme getirme çağrısında bulunuyoruz. Kadın haklarının teminat altına alınması için uluslararası baskının artırılması gerekiyor zira Suudi Arabistan yetkilileri yapılan küçük değişikler ile büyük insan hakkı ihlallerinin üstünü örtüyor." mesajını verdi.
Yalnızca liderlerin değil, insan haklarını önemseyen herkesin Suudi otoritelere mektuplar yazarak, imza kampanyalarına destek vererek mahkeme süreçleri ile karşı karşıya kalan 13 kadın hak savunucusu hakkındaki suçlamaların düşmesini talep edebileceğine dikkati çeken Uğantaş, şunları söyledi: