AİHM’in şımarık çocuğu Yunanistan

04:0026/02/2025, Çarşamba
G: 26/02/2025, Çarşamba
Yeni Şafak
İllsutrasyon: Cemile Ağaç Yıldırım.
İllsutrasyon: Cemile Ağaç Yıldırım.

İnsan haklarına ilişkin bir Avrupa konsensüsü oluşturmak ve uygulamak amacını da taşıyan AİHM’in Yunanistan’ı ısrarla istisnai bir konumda tutması, bölgesel ve küresel olarak insan haklarına ilişkin önemli bir tehdit oluşturmaktadır.

Cemil Caca Arslan / Doktorant– Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi

Batı Trakya Türkleri, Osmanlı İmparator-luğu’nun Avrupa’da bıraktığı bakiyenin bir parçasıdır. Osmanlı İmparatorluğu’nun bölgeden çekilmesiyle birlikte bir dizi uluslararası antlaşma neticesinde azınlık konumuna düşen Batı Trakya Türkleri günümüzde Yunan hükümeti tarafından gerçekleştirilen çok sayıda ihlalle karşı karşıyadır.

HUKUKSUZLUĞUN PENÇESİNDEKİ DİNİ ÖZGÜRLÜKLER

Batı Trakya Türkleri dışında Rodos, İstanköy ve Onikiadalar da yaşayan Türk nüfus da aynı şekilde Yunan hükümeti tarafından gerçekleştirilen sistematik ihlallere maruz kalmaktadır. Söz konusu ihlallerin bilhassa dini özgürlükler ile Türk kimliğine ilişkin hususlarda yoğunlaştığı gözlemlenmektedir. Batı Trakya Türklerinin azınlık statüsünü ve haklarını hüküm altına alan uluslararası antlaşmalar gereğince azınlık, kendi müftüsünü seçecektir. Bununla birlikte mezkur hakkın Yunan iç hukukunda uygulanmasına imkan tanıyan kanun, 1991 yılında Yunanistan tarafından ilga edilmiştir. Böylelikle müftüler, Yunan makamları tarafından atanmaya başlamıştır. Yunanistan’ın uluslararası antlaşmalar vasıtasıyla altına girdiği yükümlülükleri yok saymak suretiyle Batı Trakya Türk toplumunun azınlık statüsüne halel getirecek uygulamaları sürdürmesi dikkat çekmektedir. Dini özgürlüklere yönelik yapılan hukuksuz müdahale aynı zamanda Batı Trakya Türk toplumunun kimlik haklarına yönelik bir saldırı niteliği taşımaktadır. Zira Müslüman kimliğiyle perçinlenmiş Türk toplumunun temsilcilerinin Yunan devleti tarafından atanması, Türk toplumunun yok edilmesine yönelik bir amacı ima etmektedir.

TÜRK KİMLİĞİ ALERJİSİ

Yunanistan aynı zamanda bölgede Türk kimliğini hatırlatacak bütün unsurlara yönelik sistematik baskı politikasını da sürdürmektedir. Türk adıyla kurulan sivil toplum kuruluşlarının yanında bölgenin azınlıklara ilişkin statüsünü hatırlatan sivil toplum kuruluşları dahi Yunan makamları tarafından hukuksuzca kapatılmaktadır. Söz gelimi, 2023 yılında “Batı Trakya Fenerbahçe Taraftarları Spor Kültür Derneği” isminde Batı Trakya ifadesi geçtiği için kapatılmıştır. Karara yönelik itiraz süreci Yunan yargısı nezdinde devam ediyor olsa dahi 1983 yılında kapatılan ve AİHM kararlarına rağmen hâlâ açılmayan İskeçe Türk Birliği’ne benzer şekilde derneğin Yunan yargısı tarafından siyasi motivasyonlarla kapalı tutulmaya devam edileceği tahmin edilebilir.

Yunan hükümetinin gerçekleştirdiği ihlallerin bir başka boyutu ise, azınlık statüsü uluslararası antlaşmalar tarafından korunan Batı Trakya Türklerini ısrarla “Yunan çocukları” yahut başka etnisitelerle nitelemesidir. Batı Trakya’daki Türk varlığını inkar anlamına gelen bu söylem, bölgedeki azınlık okullarına yönelik çıkartılan bürokratik zorluklarla da pekiştirilmektedir. Nitekim 2025’in Ocak ayında Yunan ırkçılarının Batı Trakya’da Türk kökenli bir çocuğu darp etmek suretiyle zorla Yunan ırkçısı liderlere yönelik övgülerin söylettirilmesi; buna karşılık Yunan hükümetinin bu fiili gerçekleştiren örgütü açığa çıkarmaktaki isteksizliği de yine resmi Yunan duruşunun bir emaresi olarak kabul edilmektedir.

MAHKEME İNSAN HAKLARI KONUSUNDAKİ SAMİMİYETİNİ İSPATLAMALI

Yunanistan’ın Batı Trakya Türk toplumuna karşı gerçekleştirdiği ihlallerin birçoğu AİHM tarafından tespit edilmiştir. Hak ihlalleri, dini özgürlükler ile dernek kurma özgürlüğü bağlamında nitelenmesine rağmen incelemeler eksik kalmaktadır. Yunanistan; AİHS ve BM sözleşmeleri tarafından da korunan mezkur özgürlükleri, azınlık statüsünü, tarafı olduğu uluslararası antlaşmaları defaatle ve ısrarla ihlal etmektedir. Söz konusu ihlaller büyük boyutlu hukuk monografilerine konu olabilecek niceliği haizdir. Bununla birlikte hak ihlallerinin doğasına yönelik inceleme AİHM tarafından ısrarla yüzeysel surette gerçekleştirilmektedir.

İfade edildiği üzere Yunanistan, Batı Trakya Türk toplumuna yönelik sistematik bir baskı uygulamaktadır. Türk toplumu, kimliğinin temel unsuru olan dini özgürlükleri başta olmak üzere dernek kurma özgürlüğü, eğitim hakkı, adil yargılanma hakkı gibi birçok hakkından mahrum bırakılmaktadır. Söz konusu mahrumiyet Yunan hükümetinin istisnai kabiliyetsizliğine değil, Yunan hükümetinin siyaset-üstü iradesine dayanmaktadır. Bu itibarla anlaşılmaktadır ki Yunanistan’ın Batı Trakya Türk toplumuna yönelik kısıtlamalarının altında yatan sebep, AİHS yahut herhangi bir uluslararası hukuk belgesinin sunduğu gerekçeler değil, Batı Trakya Türk toplumunu asimile ederek yok oluşa sürüklemektir. Nitekim Yunan hükümetinin, kendi aleyhindeki AİHM kararlarını uygulamaktan imtina etmesi de AİHM’in Yunan hükümeti tarafından sürdürülen bu vurdumduymazlığı gündemine almaması da ilgi çekicidir.

Yunanistan’ın sistematik ihlal politikalarıyla kronik hâle gelen sorun karşısında, Yunan hükümetinin egemenlik yetkisini kötüye kullandığını ortaya koyan gizli amacının ayan olmasına imkan tanıyacak şekilde, AİHS 18. maddenin öne sürülmesi zaruri gözükmektedir. Batı Trakya Türk toplumunun yahut hak savunucularının bu minvalde başvurularının, gerçekleştirilen ihlallerin son bulması açısından azami önemi haiz olduğu düşünülmektedir. İnsan haklarına ilişkin bir Avrupa konsensüsü oluşturmak ve uygulamak amacını da taşıyan AİHM’in Yunanistan’ı ısrarla istisnai bir konumda tutması, bölgesel ve küresel olarak insan haklarına ilişkin önemli bir tehdit oluşturmaktadır. Söz konusu tehdidin ortadan kaldırılması ve insan haklarına ilişkin samimi bir koruma mekanizması olduğunun ispatı açısından AİHM’in de Yunanistan’ı madde 18 bağlamında mahkum etmesi bir zaruridir.



#Yunanistan
#Avrupa
#Toplum
#Tarih