
Büyük toplumsal, çevresel ve jeopolitik çalkantıların damgasını vurduğu bir dönemde, aktivist gazetecilik hem meşru hem de gerekli bir gazetecilik biçimi olarak öne çıkıyor. Bu gazetecilik yalnızca olayları aktarmakla yetinmez; onları yorumlar, daha geniş bağlamlara yerleştirir ve bilinçli şekilde toplumsal dönüşüm dinamiklerinin parçası olur.
SAHTE TARAFSIZLIKTAN UZAK: ŞEFFAF GAZETECİLİK
Geleneksel medyanın sıkça öne sürdüğü tarafsızlık iddialarının aksine, aktivist gazetecilik kendi duruşunu açıkça ortaya koyar. Bu ideolojik netlik bir kusur değil, aksine metodolojik titizlik, sağlam araştırmalar ve gerçeklikten kopmayan bir yaklaşım eşliğinde büyük bir güçtür.
Fransız medya kuruluşu Mediapart, bu anlamda hem eleştirel hem şeffaf hem de olgulara dayalı bir gazeteciliğin gerekliliğini yansıtan önemli bir örnektir. Kurum, eleştirel bir editoryal çizgi benimsemesine rağmen, özellikle Fransız siyasi hayatına dair büyük yankı uyandıran ifşalarıyla tanınan bir araştırma titizliği ortaya koymuştur.
UNUTULANLARA VE TOPLUMSAL MÜCADELELERE SÖZ HAKKI VERMEK
Aktivist gazetecilik, hâkim medyanın görmezden geldiği veya karikatürize ettiği unutulmuşlara, marjinalleştirilmişlere, sesini duyuramayanlara söz hakkı tanıma gücüyle de öne çıkar. Toplumsal mücadelelerin içine girer, eylemlerin içinde yer alır ve ana akım basının sunduğu anlatılara alternatif hikâyeler sunar. Sahaya olan bu yakınlık, bilgi akışında dengeyi yeniden sağlayarak demokrasinin değerli bir aktörü hâline getirir.
GAZZE KARŞISINDA HAYATİ BİR KARŞI-ENFORMASYON
Bu dinamiğin çarpıcı bir örneği, İsrail’in Gazze’deki katliamlarına karşı yükselen aktivist ve duyarlı basındır. Batılı bazı büyük medya kuruluşlarının, İsrail hükümetinin veya müttefiklerinin sorumluluklarını açıkça dile getirmekte zorlandığı, Filistin halkının sesini yansıtmadığı durumlarda, Arap dünyasında, Avrupa’da veya Amerika’da çok sayıda bağımsız gazeteci, basın kolektifi ve alternatif medya devreye girmiştir. Bu aktörler, şiddeti belgeler, tanıklıkları arşivler, iletişim stratejilerini analiz eder ve siyasi körlüğe katkıda bulunan medya önyargılarını ifşa eder.
Kimi diaspora kökenli kimi sahadan gelen bu sesler, hayati bir karşı-enformasyon sağlar ve soykırıma dönüşen bir savaşın gerçekliği hakkında uluslararası farkındalığın oluşmasına katkıda bulunur.
SHAHİN HAZAMY OLAYI
Aktivist gazetecilik tehlikelerden azade değildir. Filistin yanlısı Fransız gazeteci ve aktivist Shahin Hazamy’nin başına gelenler bunun trajik bir örneğidir.
22 Nisan 2025’te, Paris’teki evine yapılan baskında, beş aylık hamile eşi ve 1 ile 3 yaşındaki küçük çocuklarının gözü önünde, şiddetle gözaltına alınmış, kelepçelenmiş ve evinde arama yapılmıştır. İki yıl önce attığı bir mesaj nedeniyle “terörü övmek” ile suçlanmış, gazetecilik ekipmanlarına el konulmuş ve ev hapsine mahkûm edilmiştir.
Bu hafta ise, Fransa İçişleri ve Maliye bakanlıklarının ortak kararıyla banka hesapları dondurulmuştur. Bu olağanüstü olay, basın özgürlüğü ve temel hakların korunmasına dair ciddi kaygılar yaratmaktadır.
MÜCADELE AZMİ VE TİTİZLİK
Acil durumlar, duygular ama aynı zamanda profesyonellikten beslenen bu gazetecilik, mücadele azminin hakikate engel olmadığını; aksine, çoğu zaman göz ardı edilen veya gizlenen boyutları ortaya çıkardığını gösterir. Objektifliğe tehdit değil, bilginin etik, tarihî ve insani bağlamına yerleştirilmesiyle onun gerekli bir tamamlayıcısıdır.
ADALETİN HİZMETİNDE ÖZGÜR BİR BASIN
Medya tekelleşmesi, güvenlikçi söylemlerin yükselişi ve kâr mantığının basın özgürlüğünü zayıflatması karşısında, aktivist gazetecilik yeni bir soluk sunar. Direnişin, yaratıcılığın ve entelektüel özgürleşmenin alanıdır. Bilginin asla tamamen “tarafsız” olmadığını; esas meselenin, önyargıları yok etmekten ziyade onları görünür, tartışılabilir ve adalet ile hakikatin hizmetinde savunulabilir kılmak olduğunu hatırlatır.