Alman istihbaratının Türkiye’deki yeni faaliyetleri

Yeni Şafak
04:0027/02/2015, Cuma
G: 26/02/2015, Perşembe
Diğer
Gündem
Gündem

Gezi olayları sırasında Alman istihbaratının etkinliğinin ardından Alman sivil toplum kuruluşları farklı şekillerde sahayı kontrol etmeye yöneldiler. Bu konuda en aktif çalışanı ise WHH olarak bilinen Welt hunger hilfe (German for World Hunger Aid). İlk etapta Türkiye üzerinden Suriye’de bir yapılanma kuran WHH ardından Türkiye’nin sınır bölgelerinde ve toplumsal olarak hassas olan alanlarda faaliyet göstermeye başlamıştır. Düzenli olarak Türkiye’deki kriz alanlarının demografik, siyasi ve toplumsal haritasını çıkartmaya çalışan WHH yetkilileri elde ettikleri bilgileri, her hafta Alman Büyükelçisi ile Ankara)da görüşerek Alman hükümetinin politikalarına gerekli bilgiyi sağlamaya çalışmaktadır.

ÇETİNER ÇETİN - YENİ ŞAFAK MUHABİRİ

Bir bölgede çatışma başladığında çatışma bölgesine ilk ulaşan kesimlerin başında istihbarat örgütleri ve silah tüccarlarının olduğu bilinmektedir. Krizi bazen yönetmek bazen de krizdeki aktörleri etkilemek isteyen istihbarat örgütleri bu yönde oldukça farklı taktikler ve stratejiler geliştirdikleri görülmektedir. İstihbarat örgütleri günümüzde ya doğrudan ya da kendilerine bağlı bazı kuruluşlar üzerinden çatışma bölgelerinde rahat hareket etme imkanı elde etmektedirler. İnsani yardım çalışması adı altında bölgelerdeki yerel gruplar, devlet yetkilileri ve diğer kurumlarla doğrudan ilişki kurmayı başaran örgütler uzun dönemde ülkelerinin politikalarına uygun siyasal zeminler de oluşturmaktadırlar. 


Ayrıca insani yardım kuruluşları yerinden edinmiş gruplar veya mültecilerle çalışken, bunların yerel toplumla ilişkilerini, yerel toplum içindeki karar vericilerin ve kanaat önderlerinin profilini, olası istikrarsızlık unsurlarını ve bunların yönetilebilinirliğini ülkelerinin uzmanlarıyla istişare ederek ortaya çıkartmaktadırlar. Böylelikle bazı insani yardım kuruluşları oryantalist çalışmanın modern dönemdeki temsilcileri haline gelmektedirler.

 İstihbarat Çalışması

Bu kapsamda Suriye’deki çatışmalar üzerinden devam edecek olursak, çatışmanın başlamasıyla birlikte onlarca Batılı insani yardım kuruluşunun Türkiye’de yöneldiği dikkat çekmektedir. Bunlar arasında Alman örgütlerinin de varlığı dikkat çekmekteydi. Böylelikle ilk kez Osmanlı sonrası dönemde Alman kuruluşları doğrudan Hatay’dan başlayıp tüm Güneydoğu'da aktif bir sahaya yerleşme stratejisini hayata geçirmiş oldular.

Bu konuda öne çıkan ülkelerin başında ABD, Fransa ve Almanya gelmektedir. Söz konusu ülkelerin sivil toplum kuruluşlarının faaliyet alanları da önemlidir. Önemli bir kısmının doğrudan sınır bölgelerinde faaliyet göstermesi dikkat çekicidir. 

Örneğin, Türkiye’nin İŞID’in kontrolündeki bölgelere açılan Şanlıurfa/Akçakale’de faaliyet gösteren Concern, Worldwide ve MSF’nin faaliyetlerinde insani yardımı hedeflediklerini ifade etmektedirler. Ancak, MSF’nin Türkiye’de kayıtlı olmamasına rağmen sınır bölgesinde ne tür faaliyet gösterdiği hakkında devletin bir bilgisi bulunmuyor. Buna karşın devletin sınır bölgesi olması dolayısıyla daha dikkatli davrandığı ve söz konusu grupların faaliyetlerine odaklandığı düşünülse de, kişisel olarak bölgede bulunduğum dönemlerde devletin yabancı STK’ları kontrolünü sağlamakta zorlandığını söyleyebilirim. Nitekim Hatay’daki faaliyetlerden kuşkulanan yetkililer bazı insani yardım kuruluşlarında görev alanların sınır dışı ederken, gerekçe de istihbarat çalışması olarak sunulmuştu.

Almanlar Etkin  Sahaya Yerleşiyor

Gezi olayları sırasında Alman istihbaratının etkinliğinin ardından Alman sivil toplum kuruluşları farklı şekillerde sahayı kontrol etmeye yöneldiler. Bu konuda en aktif çalışanı ise WHH olarak bilinen Welt hunger hilfe (German for World Hunger Aid). İlk etapta Türkiye üzerinden Suriye’de bir yapılanma kuran WHH ardından Türkiye’nin sınır bölgelerinde ve toplumsal olarak hassas olan alanlarda faaliyet göstermeye başlamıştır. Düzenli olarak Türkiye’deki kriz alanlarının demografik, siyasi ve toplumsal haritasını çıkartmaya çalışan WHH yetkilileri elde ettikleri bilgileri, her hafta Alman Büyükelçisi ile Ankara'da görüşerek Alman hükümetinin politikalarına gerekli bilgiyi sağlamaya çalışmaktadır. Görüştüğümüz ve derneğin binasını denetlemeye giden yetkililerden bazıları, çalışma ofisinde koliler içinde İncil gördüklerinde buna anlam veremediklerini ifade etmesi, misyonerlik çalışmasını akla getirmektedir. Yetkililerle gerçekleşen görüşmede WHH projelerinin önemli bir kısmının devlet yetkilileriyle paylaşılmadığı ifade edilmiştir. 

Suriye ve Türkiye’de harcanan paraların nasıl harcandığı sorusuna hibe verildiği açıklamaları ile kapatılırken, hibenin kime verildiği ve neden verildiği sorularına ise cevap alınamadığı dikkat çekmiştir. Türkiye içinde de hibe adı altında farklı kesimlere para aktarılması, insani bir yardım kuruluşunun amaçları dışında faaliyetlerde bulunduğu izlenimi vermektedir. 

Öte yandan Almanya’dan düzenli olarak gelen bazı kesimlerin sürekli sınır bölgelerinde insani durum adı altında bilgi toplaması ise, bazı yetkililerin dikkatini çekmiş ve kendilerine izinsiz bir şekilde sınır bölgelerinde faaliyette bulunmamaları konusunda uyarılarda bulunulmuştur. Ancak buna rağmen dernek sınır bölgelerindeki faaliyetlerini sürdürme kararlılığında olmuştur. Bu kapsamda insani yardım kuruluşlarının faaliyetlerini ve istihbarat örgütlerinin durumu incelediğimizde şöyle öneriler sunmakta yarar vardır.

Öneriler

1. Yabancı STK’ların kontrol mekanizmaları oldukça zayıftır. Türkiye’de AFAD başta olmak üzere söz konusu örgütlerin faaliyet alanlarını, çalışanların hedeflerinin belirlenmesi gibi konularda daha iyi bir takip sistemi oluşturulmalıdır.

2.  Yabancı NGO’ların Suriye içerisinde hangi bölgelerde ve hangi fonlarla hareket ettiğine dair Türkiye kökenli STK’larla daha iyi bir işbirliği oluşturulmalıdır.

3.  Türkiye’nin aynı Avrupa Birliğinde olduğu gibi Türkiye’de faaliyet gösterecek STK’lara yerel bir STK ile işbirliği şartı getirmesi yerinde olacaktır. Yerel işbirliği çerçevesinde yabancı STK’ların insani yardım dışında faaliyette bulunmamaları sağlanmalıdır.

4.  Türkiye’nin yabancı STK’lar konusundaki devlet aklı, insani yardım kuruluşlarındaki STK’ları kapsamamaktadır. Bu konuda devlet içinde yeni bir düzenleme oluşturulmalıdır.

5.  İlgili birimlerin başta WHH olmak üzere Alman STK’larının bölgedeki faaliyetlerini ciddi şekilde kontrol altına alması, derneğin tüm belgelerinin, elde ettiği projelerin asli ile birlikte mali ve güvenlik boyutuyla ivedi olarak denetlemesi gerekir.
#İstihbarat
#mülteci
#Suriye