Çin’in Türkistan hamlesi

04:0020/06/2025, Cuma
G: 20/06/2025, Cuma
Yeni Şafak
Aşriv.
Aşriv.

Prof. Dr. Ainur Nogayeva / Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi

Dünyanın gözü-kulağı Orta Doğu’ya kilitlenmiş iken, Avrasya’nın kalbinde başka bir hareketlilik var. Orta Doğu’da silahlar konuşurken, Çin Türkistan’da ticaret peşinde. Kazakistan’ın başkenti Astana’da 16-17 Haziran’da ikincisi düzenlenen Çin-Orta Asya (Türkistan) zirvesi, Çin’in bölgedeki artan etkisine bir kez daha vurgu yaptı. Zira geleneksel olarak Rusya’nın önemli bir rol oynadığı Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) aracılığıyla Orta Asya devletleriyle ilişki kuran Pekin, bağımsız “Çin-Orta Asya” mekanizmasının oluşmasıyla bölgedeki artan iddialılığına işaret ediyor.

Bu zirve her ne kadar önceden planlanmışsa da, halihazırda Orta Doğu’da süren sıcak çatışmalar bağlamında ayrı bir önem taşıyor. İstikrarsız bir jeopolitik ortama vurgu yapılan ve komşularıyla “Ebedi İyi Komşuluk, Dostluk ve İşbirliği Anlaşması”nı imzalayan ve aynı zamanda geleneksel petrol ve gaz tedarikin yanında yeni fırsatlar kollayan Çin, yeni nükleer santralin inşası ile ‘yeni petrol’ olarak tanımlanan nadir metaller konularındaki müzakereler başta olmak üzere bölge ülkeleriyle de birçok anlaşmaya vardı.

Diğer yandan toplam nüfusu 80 milyonu aşan Türkistan ülkeleri uluslararası arenada aktif bir aktör ve tek bir gövde olarak birçok büyük oyuncu ile olduğu gibi Çin ile de “Orta Asya+” formatında hareket etmek istemektedir.

YENİ BİR MİLAT

Sian (Xian)’daki ilk Çin-Orta Asya Zirvesi, Çin-Türkistan ilişkilerinde yeni bir aşamaya imza attı, Çin lideri Xi, bunu “yeni bir milat” olarak nitelendirmişti. İlk zirve sırasında Xi, Orta Asya bölgesinin “Avrasya’nın önemli bir bağlantı merkezi haline gelmek ve dünyada mal ticareti, medeniyetler arası etkileşim ile bilim ve teknolojinin gelişmesine eşsiz katkılar sağlamak için doğru temele, koşullara ve fırsatlara sahip” olduğunu kayderek ilişkilerin kurumsallaşması gerektiğini söylemişti.

2023 zirvesinde Çin-Orta Asya zirvelerinin her iki yılda bir düzenlenmesi için Çin’de daimi bir sekretarya kurulması kararlaştırılmıştır. Xi, Çin’in bilim ve teknoloji yoluyla yoksulluğu azaltmak için bir iş birliği programı geliştireceğini söylemiş, Çinli şirketlerin bölgede iş imkanları teşvik etmeleri için Orta Asya ülkelerine yaklaşık 3,7 milyar dolar mali destek ve hibe sağlayacağını da açıklamıştı.

2025’e gelindiğinde duyurulan bu planların çoğu forumlar, eğitim seminerleri, dijital ve tarımsal teknoloji altyapısı aracılığıyla hayata geçirildiği görüldü. Ülkesinde yoksullukla mücadele konusunda çığır açan Çin, bileşim teknolojileri (BT) alanında da dünya lideri haline gelmiş durumda. Bu tecrübelerini komşularıyla paylaşan Çin’in katkılarıyla özellikle BT sektöründe on binlerce iş imkanı yaratılmış, finansmanın çoğu dijital merkezlerden tarımsal teknoloji parklarına kadar çeşitli projelere harcanmıştı.

BÖLGENİN EN BÜYÜK YATIRIMCISI

Çin, Türkistan bölgesinin en büyük yatırımcısı (26 milyar dolar) ve ticaret ortağıdır (44 milyar dolar). Sermayesi, özellikle enerji, altyapı ve madencilik sektöründe bölgenin ekonomik dönüşümünün temeli haline gelmiştir. Çin, “Tek Kuşak Tek Yol” projesini dünyaya 2013 yılında yine Kazakistan’dan duyurmuştur. Halihazırda 150’den fazla ülkeyi kapsayan projede Türkistan kilit role sahiptir.

Günümüzde ise özellikle Rusya’nın meşguliyetinden istifade eden Pekin, Çin ve Avrupa arasında ŞİÖ, BRICS+ ve bu yeni “OA+” formatı çerçevesinde Türkistan’da stratejik varlığını güçlendiriyor ve bölgeyi Çin ile Avrupa arasında bir ulaşım ve enerji merkezi haline getiriyor.

Son zirvede ilişkileri değerlendiren evsahibi Tokayev, Çin-Türkistan ekonomik ilişkilerini şu cümlelerle özetledi: Çin, geçen yıl bölgenin dış ticaretinin neredeyse yüzde 40’ını oluşturuyordu, bu 95 milyar dolar gibi rekor bir rakam. Ki bu hacmin neredeyse yarısı (yüzde 46’sı) Kazakistan’a aittir.

Zirve kapsamında düzenlenen Orta Asya-Çin İş Konseyi’nin ikinci toplantısında ise 17 milyar dolar değerinde 35’ten fazla anlaşma imzalanmıştır.

YEŞİL GÜNDEMDE DE ÖNDE

Avrupa’da nükleer enerji yeşil mi, değil mi tartışmaları sürerken, Çin icraat yolunu tuttu ve yeşil gündemini hayata geçiriyor. Çin, bölgedeki yeşil ekonomi yatırımları açısından ilk sırada yer alıyor.

Bölge ülkelerinin ise çok yönlü/denge siyaseti gütmeye çalıştığını görüyoruz. Nükleer enerji kullanımına odaklanan Kazakistan, ülkede planlanan nükleer santralinin inşasını Rus şirketi Rosatom’a vereceğini birkaç gün önce duyurmuştu. Birkaç ay önce ise Kazak yetkililer Çin tarafıyla nükleer santral için teknoloji, yer ve ortak yatırım modelleri görüşmüş, Çin liderinin bölge ziyareti öncesinde ise ikinci santralini Çin’in yapabileceği bilgisi medyada geniş yer tutmuştu.

Tokayev, “Kazakistan’da en az iki veya üç nükleer santral inşa etmeye karar verdik. Bu önemli projeye büyük şirketleri dahil etmek için ilgili çalışmalar devam ediyor, ülkede Atom Enerjisi Ajansı kuruldu. Özellikle Çin şirketi CNNC’yi nükleer santral inşa projesinde güvenilir bir stratejik ortak olarak gördüğümüzü belirtmek isterim” diyerek denge politikası gereği, “temiz enerji” konusunda Rusya’dan sonra Çin ile iş birliği yapacağı sinyallerini verdi.

Nadir metallerin “yeni petrol” olarak sayılan stratejik kaynaklara yatırım çağrısı yapılan son zirvede ise yine bölge ülkelerinin bu sektörün lideri Çin ile birlikte çalışmanın yanı sıra AB, Hindistan’la da çalışarak denge arayışında olduğunu görüyoruz. İkinci Çin-Orta Asya Zirvesi sonrasında yayımlanan Astana Bildirgesi’nde ise Çin ve Orta Asya ülkelerinin Dünya Ticaret Örgütü kurallarına dayalı çoktaraflı ticaret sistemini güçlendirme yönündeki kararlılıklarını dile getirdikleri görülmekte.



#Çin
#Türkmenistan
#Diplomasi
#Politika